21 Nisan 1920’de Heyet-i Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa imzasıyla Kolordulara, bütün valiliklere, bağımsız sancaklara, Müdafaa-i Hukuk Heyetlerine, belediye başkanlarına telgraf çekilip 23 Nisan günü Meclis’in açılış tören programı bildiriliyor ve bunun halka duyurulması istiyorlardı.

Zor olmuştu bugünlere gelmek, ittifaklar yıkmak, yeni dostluklar kurmak gerekmişti, ama yokluklar içinden bir şekilde oldurulmuştu.

Meclis kürsüsü de Ankaralı marangozlar tarafından ücret alınmadan yapılmıştı. Memleketin işçileri onlara güzel günler vaat edenler için çabalıyordu. Yunan’ın Bursa’ya girmesinden sonra bu kürsüye siyah bir örtü serildi ve zafere kadar kaldırılmadı. Kürsünün üzerine “Hakimiyet bila kayd u şart milletindir” levhası asıldı. (Oysa telgrafta saltanatı ve hilafeti kurtarmaktan bahsediliyordu) Kürsünün arka duvarına “Müşaverehüm fi’l-emir” ibaresi ve onun da altına bir halı asıldı. Ki bu halı daha sonra Pierre Loti’ye hediye edilecekti. Ayrıca Meclis duvarına da “Müslümanlar işleri istişareye ehil olanların istişareleri iledir” manasına gelen ayet yazılıydı.

23 Nisan 1920 Cuma günü Ankara’ya 115-120 mebus ulaşmıştı. Alayı Müslümandı, oysa çoğu beş sene evvel vatan için yan yana oturmuşlardı gayri Müslimlerle. Ama işte savaş eski dostlukları yok edip, yenilerinin kurulmasını istemiş olmalı. Velhasıl Ankara’da olanların sekizi İzmir vekiliydi.

Ali Enver Tekand, Rodosluydu. Rodos, tercihini Yunan’dan yana yapınca İzmir’e geldiler diğer macirler gibi. Öğretmendi savaştan evvel ve savaştan sonra Çocuk Esirgeme Kurumunu kuracaktı Cumhuriyet için. En başta İzmir’in yetim ve öksüz çocuklarına sahip çıkacaktı. İzmir’i dert edecekti. Yeni bir memleket bulmuştu kendisine ve o memleketin evladı olacaktı.

Hacı Süleyman Efendi, hocaydı ama düz ova efesiydi. Yarin yanağından gayri her şeyi bölüşmek isterdi. Rumca ve Fransızca bilirdi, Ankara’ya gitmeden evvel Demirci Mehmet Efe’yi yüreklendirmiş, Rum ile Yunanı ayırtmıştı. Hem bir ton suçu yok muydu efelerin? Affedecekti işte yeni devlet. Yunan ne yapacaktı? Egeliye, Egenin dağlarındakilere önce o sahip çıkacaktı.

Mahmut Esat Bozkurt, Kuşadalıydı, (Kuşadası İzmir’dir) garip bir adamdı. Sevmezdi kendine benzemeyeni, ama yine de Adalet Bakanı oldu sonra. Yeni bir İzmir kurulurken onun sorunlarıyla en çok ilgilenenlerden oldu yine de.

Mustafa Bengisu, Ödemişli’ydi. Gülhane’de doktor olmuştu ve Büyük Savaş’ta hak etti Harp Liyakat Madalyasını ve ölene kadar çıkartmadı göğsünden. İzmir’in hastanesi için didindi durdu.

Refet Bele, Selanikliydi. Millî mücadeleyi başlatan beş generalden biriydi. Başında ferman vardı İstanbul’a getirilmesine. Pek bakmadı İzmir’e. Sonra da İstanbul vekili oldu.

Ahmet Reşit Rey, Çankırılıydı aslen ama İzmir Valisi olmuştu 1912’ye kadar. İzmir’i ondan iyi bileni yoktu. Ve iki cumhuriyet çocuğu yetiştirdi, birisi Cemal Reşit Rey, öbürü Ekrem Reşit Rey.

Yunus Nadi, Fethiyeliydi doğuştan. Bilirdi İzmir’i, Ege’yi. Ve herkes bilsin diye olup biteni Halide Edip ile birlikte Anadolu Ajansını kurdular. Daha sonra yine şahsi çabasıyla Cumhuriyet Gazetesi kurulacaktı.

Böyle bir zamanda, böyle bir kavgada bile İzmir vekilleri İzmir’i İzmirlileri düşündü.

Geçtiğimiz hafta bütçe görüşmelerinin gündemi gayri resmi olarak İzmir’di. 28 vekil seçmişti İzmir millet meclisine en son seçimde. AK Partili isimler Körfez üzerinden İzmir’i hedef alırken, savunmak için kürsüye giden vekiller Malatya, Sivas, Zonguldak, Ankara milletvekilleriydi. Sadece Rahmi Aşkın Türeli, tek cümlelik muhalefet etti İzmir vekili olarak.

İzmirlinin İzmir’de doğmuş, İzmir’de öğrenci olmuş, İzmir’de yaşayan insanları sadece İzmirli saydığı yalan. Bu şehri seven, bu şehir için savaşan, bu şehrin insanını seven insanlar İzmirlidir. Ki bu şehir sevilmeyecek, uğrunda savaşılmayacak, insanı sevilmeyecek bir şehir de değildir. İzmir vekillerinin biraz daha sesimize ses olması, İzmir’e saldırıldığında sesini daha gür çıkartması gerek. Hadi iktidarın İzmirlilerinin susmak için nedenleri var. Hadi iktidarın İzmirli vekillerinin İzmir’den çok Gaziantep’te kütüphane açmak için harcayacakları vakit var. Ama bari muhaliflerin İzmir vekilleri susmasın. İzmir sahiplenilmeyi, savunulmayı en çok hak eden şehirlerden. Bunu İzmirliler yapmayacaksa kim yapacak?