İnsan oğlu henüz var olmadan, tarih daha icat edilmeden, Ege’nin ismi henüz konmadan, İzmir ve Manisa’nın sınırları çizilmeden de Spil Dağı buradaydı.
İhtişamını ve güzelliğini ve verimliliğini anlayamadı insanlar, böylesi bir ihtişam, böylesi bir bereket kendi kendine var olamazdı, tanrıların eli değmeliydi elbet. Ve hikayesini şöyle anlattılar: Lidya’nın büyük kralı Tantalos’un Niobe adında bir kızı vardı. Niobe’nin yedi güçlü oğlu ve yedi güzel kızı vardı. Niobe bir anne olarak doğurduğu çocuklarla övünüyordu. Ona göre sadece Apollo ve Artemis adında iki çocuğu olan tanrıça Leto’dan daha üstün bir anneydi.
Niobe’nin böbürlenmesi Yamanlar’dan Kemalpaşa’ya kadar duyuldu ve oradan da Leto’nun kulaklarına gitti. Leto bu hadsizliğe karşı öfkeye kapılıp Niobe’nin tüm erkek çocuklarını Apollon’a ve tüm kızlarını da Artemis’e öldürttü. Niobe kendi eline doğan on dört çocuğunun acısına bürünürken, buna tanrılar bile dayanamadılar ve her birini Spil Dağı’nın eteklerine kendi elleriyle gömdüler. Niobe’nin acısı dinecek gibi değildi. Zeus da dayanamayıp Niobe’nin acısını dindirmek için onu Spil Dağı’nda bir taşa çevirdi. Niobe’nin dönüştüğü kayanın ağlaması o gün bugün durmazken Spil Dağı çocuklarını besledi. Kirazlar, zeytinler, ayvalar, incirler eteklerinden taştı. Niobe’nin bereketi Spil’deydi artık.
Spil Dağı bizi binlerce yıl boyunca böyle beslerken, onu parçalamak, yok etmek isteyenleri de çıkarttık aramızdan. Bunlardan biri Ceyhan Okkaoğlu’nun sahibi olduğu, Okka Grup’a bağlı Güven Madencilik oldu. Güven Madencilik, ilk kez 2019 yılında, Spil Dağı’nın Kemalpaşa’ya bakan tarafında olan, geçimini kiraz tarımı ile sağlayan Damlacık Köyü’nün cephesine bir kalker yani kireç taşı ocağı açmak istedi. Damlacık Mahallesi sınırlarında kalan 21,40 hektarlık sahada yılda 1 milyon ton kapasiteli kalker ocağı ve 300 bin ton kapasiteli kırma eleme tesisi inşa etmeyi planlanladı.15 sene efsanevi Spil’i delecekler ve sonra çekip gideceklerdi. Köylüler ÇED toplantısının bile yapılmasına izin vermediler. Neticede Spil bir kültür mirası, dahası da bir milli parktı. Üstelik hammaddenin çıkartılması için kullanılacak 6 milyon ton dinamit, öngörülmeyen sonuçlar doğurabilirdi.
2023 gibi ikinci başvuru yapıldı. Köylüler direndiler ve 2023’ün 10’uncu ayında Bakanlık, projeyi ÇED Yönetmeliğinin 5’inci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti. Bu maddeye göre; projenin gerçekleştirilmesinin ilgili mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, ÇED süreci aşamasına bakılmaksızın sonlandırılıyor.
Fakat Ceyhan Okkaoğlu ve firması Güven Madencilik vazgeçmedi. Binlerce yıldan geçip bize miras kalan Spil Dağı’nı, çocuklarımıza olduğu gibi bırakmamakta kararlı olduklarını gösterircesine 2025 yılında yeniden harekete geçti. İkinci başvuruda ÇED sahasının küçültüldüğü ve ocak kapasitenin azaltıldığı görüldü. Proje alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na göre “Orman” olarak işaretlenmiş alanda kalıyordu. ÇED sahasının etrafında ise tarım alanları yer alıyordu.
Şimdi tekrardan bir ÇED süreci başlayacak, tekrardan köylüler direnecek. Biz de direneceğiz. Çünkü tek bir Spil var. Tanrıların bile Niobe’nin acısına dayanamadığı, Niobe’nin bereketi ile onurlanan Spil’i patlatmalarına, bizim neslimiz buradayken izin vermeyeceğiz. İleriki nesillere hakkımızda “buna nasıl izin vermişler ki” dedirtmeyeceğiz.
Tüm bunların ötesinde bir Ege çocuğu olan Ceyhan Bey’in bu ısrarını anlamak da benim için pek mümkün değil. Elbet ki boğazından Spil’in kirazları, ballı incirleri geçmiştir. Elbet ki bir sabah banmıştır ekmeğini Spil’in zeytinlerinden yapılan yağın içine. Birisi Egeli olur da Spil’in bereketinden azade tutabilir mi ki kendini. Böyle bir hakikat ortadayken, niçin kendi yaşadığı hayatı bizim çocuklarımızdan esirgeme gayretinde? Üstelik bir kez denemiş, istenmediği, izin verilmediği ortaya çıkmışken niçin bu çaba. Vazgeçin Ceyhan Bey. Adınız Niobe’yi yok eden insan olarak geçmesin tarihe.