Belgrad Ormanlarına kafa dinlemeye, meditasyon yapmaya giden Orman Mühendisi Ece Gürel 4 günün sonunda sağ salim bulununca ülkece çok sevindik tabii.
Bu yazıyı yazdığım saatlerde hala yoğun bakımdaydı kendisi. Ama doktorlar durumunun iyiye gittiğini belirttiler. Umarım yarın tam olarak kendine gelir de başına neler geldiğini anlatır, tüm merakları giderir.
***
Lokasyon gereği dört gün boyunca bulunamamasını herkes gibi ben de tuhaf buluyorum tabii. Ama bazı fikirlerim de var hani.
Bence Ece bulunmak istemedi!
Bir avuç yerde arama kurtarma ekipleri kendisini bulmasın diye de kaçtı durdu.
Böylece vücut ısısını da korudu tabii.
Neden kaçtı peki derseniz…
Bakın ben de kozmik enerji işlerine merak sarmış ve ilgilenen biri olarak şunu söylemek isterim ki her şeyin fazlası zarar!
Ece de spiritüel akımlarla, tarot ve astrolojiyle yakından ilgileniyormuş.
Hatta kendisinin ki artık yakın ilgiyi geçmiş, biraz kafayı bozmuş.
Eşi diyor ki odalara kapanıp avaz avaz bağırırdı ses terapisi yapıyorum diye.
Böyle bir terapi modeli var mı var.
Ormanda ya da yerleşim olmayan herhangi bir yerde toplanan insanlar avazları çıktıkları kadar bağırıyorlar. Böylece içlerindeki bastırılmış duygulardan arınıyorlar. Ben anladığımı yazdım. Bu konuda bilgili değilim.
Ama bu tür etkinliklere ve kamplara avuç dolusu para verenler çok.
Ece de o gün ormana kendi kendine terapiye gitti herhalde.
***
Dediğim gibi bu işleri çok abartmamak lazım.
Şamanizm, spiritüalizm, kozmik enerji konuları artık o kadar ilgi görüyor ki buna hem memnun olanlar hem de endişe duyanlar var.
Tamam hepimizin üçüncü gözü açılsın, hislerimiz yoğunlaşsın ama bu durumu çok abartanlarla karşılaşmıyor değiliz.
Bazıları evrenle hatta dünya dışı varlıklarla kurdukları “özel iletişim” konusunda kantarın topuzunu biraz kaçırmış durumdalar.
Onlar için bu iletişim o kadar derin ki, eminim evrenin kendisi bile ne dediğini onlar kadar iyi bilmiyordur!
Örneğin, bir kuşun ötüşü, onlar için sıradan bir ses değil, evrenin kendilerine fısıldadığı bir mesajdır. “Kuş bana ‘Bugün kendine zaman ayır’ dedi!” diyerek işten erken ayrılabilirler.
O sırada, kuş aslında sadece “Ben açım, bana yemek ver!” demek istemiş olabilir. Ama spiritüel kaşifler için detaylar önemsizdir. Önemli olan, evrenin onlara “özel olarak” gönderdiği mesajdır.
***
Onlar için hayat, sıradan bir varoluş mücadelesi değil, adeta bir “kozmik dedektiflik” oyunudur.
Ve evet, bu oyunun kurallarını sadece onlar bilir. Çünkü onlar, evrenin “mesaj” atmayı sevdiği seçilmiş kişilerdir.
Rastgele bir taş bile onlar için evrenin bir mesajı... “Bu taş bana niye geldi?” diye düşünürken, taşın aslında 5 bin yıl önce bir Atlantis rahibinin cebinden düştüğünü falan keşfedebilirler!!!
Tabii bu keşif, genellikle bir meditasyon seansı sırasında, üçüncü göz çakrası açılırken olur.
***
Yapmayın kuzum, yapmayın kardeşceğizlerim.
Hiçbir inanç, hiçbir öğreti konusunda ifrata, fanatizme gerek yok.
Bakın Ece’ye, kadıncağız arınmaya gidiyorum diye güle oynaya girdiği ormandan hipotermiden ölmek üzere ambulansla çıktı.
Kendisine acil şifalar diliyorum canı gönülden.
Allah hepimize versin; hem ruh hem beden sağlığı.
Ve öğrendiğimiz yeni bilgileri sindirecek, anlayacak akıl süzgeci.