Tek adam rejimine karşı muhalif olan kesimlerin, seçim kazanılmadan zafer sarhoşluğu yaşadığı ifade ediliyor. Elbette iktidarın içerisine düştüğü çaresizlik, biriken sorunlar, klikler arası şiddetlenen çatışmalar, sosyal-ekonomik ve politik olarak çürümüş tek adam rejiminin psikolojik üstünlüğü sağlaması kolay görünmüyor. Tek adam rejimi ve ondan kurtuluş için psikolojik üstünlüğü sağlamak önemlidir, yeterli değildir. Muhalif cepheyi hantallaştıracak bir rehavet riskine dikkat edilmelidir. Tek adam rejimi ve onun uzantılarının olası hareket alanları ve ne gibi hamleler yapacağı dikkatle takip edilmelidir.
Son haftada yaşanan gelişmelere kısaca bakıldığında;
Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldıklarını açıklarken, 2023 seçimleri öncesi JİTEM davasında istenen beraatler, Hizbullah’ın devamcısı olarak bilinen HÜDA PAR'ın Cumhur İttifakı'nı desteklemesi, Bursaspor tribünlerinde açılan Yeşil pankartlarından Beyaz Toros pankartlarına kadar yaşanan gelişmeler iktidar cephesinin “nasıl bir hazırlık içerisindeler” sorusuna cevap vermektedir.
TESADÜF MÜ?
Oluşturulan ittifakın ve içerisinde bulunan partilerin temel özelliği; Gayrinizami Harp konusunda deneyimli ve tecrübeyle sabit partiler-hareketler olmasıdır. İşçi ve emekçiler, halkın geniş kesimleri; Cumhur İttifakı içerisinde pozisyon aldırılan partileri, tarihi deneyimleriyle de bilmektedir. MHP, BBP ve Doğu Perinçek’in içinde olduğu ekipler devlet tarafından özel dönemler için yetiştirilmiş, iktidar olmaktan ziyade, iktidarı-düzeni koruma görevi verilmiş partiler olduğu hep tartışılagelmiştir.
Cumhur İttifakı içerisinde yer alan partiler, halkın üzerinde korku üretilmesi, gericiliğin korunması için kendisi dışında yer alan herkesi düşman görerek “terör” yaftası yapıştırırken, toplumu terörize edecek faaliyetlerde kullanıldığı da gün gibi ortadır. Genel olarak milliyetçi ve dinci gerici güçler, terör faaliyetini kendisinden bağımsız, karşısında bir olgu olarak göstererek, mevcut düzeni veya rejimi korumak üzere şiddet politikalarını devreye sokar. Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ın kafasında geçebilecek senaryoyu, kimle iş tutacağıyla da görmek pekâlâ mümkündür. Alaattin Çakıcı’nın danışmanın yaptığı görüşmelerin fotoğraflarının ortaya çıkması gibi gelişmeler de tesadüfle açıklanamaz.
Cumhur İttifakı bir yandan ittifak unsurlarını arttırırken, “güçlendirilmiş başkana, güçlendirilmiş yardımcılık” diyebileceğimiz hamleler de düşünmektedir. MİT Başkanı Hakan Fidan’ın, Mehmet Şimşek ve Bayraktar gibi figürlerin isimlerinin tartışılması da bu taktiğe eğilim olduğunu göstermektedir. Cumhur İttifakı daha doğrusu Erdoğan’ın içerisinde olduğu sessizlik yapabilecekleri hafife alınmamalıdır. İkinci yarıya mı hazırlık, 90+3’e mi yoğunlaşacağını ve planının ayrıntılarını önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz.
MUHALEFET…
Milyonlarca işçi ve emekçi, “ne değişmeli?” sorusuna cevap veriyor: Tek adam rejimi ve onun uygulamalarından nefes almak üzere, “gitsin de bi nefes alalım” diyebiliyor. Ancak “nasıl değişmesi” gerektiğine dair kafa karışıklığı devam ediyor. 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşanan süreç gösterdi ki, şiddet ortamının yoğunlaşması seçmen tercihlerinin değişmesinde önemli bir etken de olabiliyor. Muhalif seçmenler içerisinde; farklı ideolojilere sahip partiler arasında yaşanan geçişkenlik bu kafa karışıklığının en büyük göstergesi. Ani ve dönemsel refleksleri hızlı değişen muhalif kesimlerin büyük çoğunluğu artık iktidara angaje olamayacak olgunluğa ulaşmıştır. Ancak iktidarın gitmesi ile sınırlı bir çaba gösterilmiyorsa bu durum yeterli değildir.
Geleceğini güvenceye almak, özgür, eşit, kardeşçe bir ülke için AKP’ye karşı biriken bu öfkeyi emek-demokrasi güçlerinin tutması önümüzdeki yılların gidişatı açısından son derece önemlidir. Emek ve Özgürlük İttifakı, Sosyalist Güç Birliği gibi gerçekten halkın çıkarları ve halkın kendi örgütleri; burjuva muhalefetten farklılıklarını ortaya koyamaz ise kafa karışıklığı ve iktidara tepki, bugüne göre daha geri bir çizgiye savrulma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Unutulmamalıdır ki, Cumhur İttifakı zayıflasa da dağınık kesimlere nazaran daha örgütlüdür. Öfkenin ne kadar örgütleneceği seçim sürecinin esas belirleyeni olacağı gibi hangi güçlerin örgütleyeceği de belirleyici olacaktır. Gayrinizami Harp tedrisatından geçen muhalif görünümlü siyasi aktörlerin, halkın özlemlerini semirmesinin önüne geçmek Millet İttifakı'ndan bağımsız politik hat ile mümkün olacaktır.
Tek adam rejimine kaybettireceğiz. Kaybettirdiğimiz günün ertesi yeniden ve cesaretle hep bir ağızdan haykıracağız: Mücadele bitmedi daha yeni başlıyor!