"Sessiz ol duyacaklar" bu sahne üzerinden değil seyircilerden küçük bir çocuk tarafından, sahnede bir oyuncu gece karanlığında, oyun gereği gizli olan bir gerçeği kendi kendine yüksek sesle konuşması üzerine atıldı. Sahnedeki oyuncu yerinde olmak istemezdim. Çocuk kurulmuş olan gerçekliğe kendini ikna etmek için fazlasıyla çaba harcamış belli ki. Işıkçı yeterince uygun bir ortam sağlayarak çocuğun imge dünyasından alkışı almış fakat sahnedeki oyuncu inandırıcılık sınavını geçemeyerek uyarı almış ve tahminimce aynı imge dünyasından suratına domatesi yemiştir.

İnandırıcılık, sizin için geçerli olanların bir başkası içinde geçerli olma ihtimalinden doğar ve mutlaka tutarlılıkla beslenir. Gerçekten çok şiddetli hatta abartı denecek kadar yüksek sesle bir kahkaha atıyor olabilirsiniz. Ama bu sizin için süreklilik arzetmiyorsa benimsenmez ve üzeri çizilip "dikkat çekmeye çalışan" yaftasını yersiniz. İnanmak için karşınıza geçmiş birini eğer çok büyük hatalarla çuvallamazsanız inandırmak dünyanın en kolay işidir. Hele ki bunun için para vermiş zamanını ayırmış sizi izlemek için güzel kıyafetlerini giyip inanmak için orda olan seyirciyse işiniz daha kolay..

****

Gettodakiler 15 Kasım saat: 20:00 'da Nazım Hikmet Kültür Merkezi' de seyircisiyle ilk kez buluşuyor.

Oyuna dair yönetmenin gözünden Gettodakiler;

Bir kuşluk vakti bir mahalleyi yıkarlar! Dere kenarında, bir ray kıvrımında, fabrikaların gölgesinde, örülmüş duvarların arasında bir getto mahallesini…

Mahallenin altından mezarlık çıkar; unutulmuş, son yaşayanı ölmüş, kimsesiz bir mezarlık! Soyunu geçmişine hapsetmiş Sali, gitmek uğruna kendinden geçmiş Abir, erkek ruhu kadın bedenine sıkışmış Sağru, cezası ateşler içinde kavrulmak olan Nahur, işlediği tüm suçlar masum kalan Rau, kadınların en bahtsızı Falik ve tüm acı çekenlerin ruhlarının karası Azar mezarların yiyicileridir artık.

Geçmişteki ataları mıdır mezarlarda yatanlar yoksa; gettonun unutulmuş, isimsiz son kalanları mıdır mezarları kazanlar bilinmemektedir.

Tek gerçek; kimsenin suçsuz olmadığı, herkesinse masum olduğudur!

Geçmişten günümüze, ırk, dil, din baskılamasıyla gettolara hapsedilen, sıkıştırılan, kötü koşullarda yaşamak zorunda bırakılan insanların yaşamlarına soyut ama gerçek bir dille yaklaşıyor.