Bu yazı sağ eliyle sol kulağını tutan, zihni bulanık, kıssadan hisseciler içindir.
***
Romeo ve Juliet ilk akla gelen isimler oluyor tabii böyle bir başlık olunca. Hakkınız var; zira, arabesk bir söylem olan "senin için ölürüm" 1600'lü yıllarda söyleniyor. Hala bugün bile romantik bir klişe dışına çıkamayıp dillere pelesenk olduysa, birbirleri için gerçekten ölen bu iki realistin adının akla gelmesi kaçınılmaz. Kendi hayatını bir başkasının peşi sıra feda etmek bugünün koşullarında nereden baksan enayilik. Belki de bugün yazılsa içlerinden en az biri ‘hayat devam ediyor’ demişti. Bu arabesk romantizmi nasıl oldu da geride bırakıp bireyin kutsallığına evrildi ilişkiler? Hayret! İkinci bir ismi düşünmeye başlayın tiyatronun aşıkları üzerine; eminim biraz uzun sürecektir bulmanız. O zaman şaşırmamalı günümüz hikayelerinin bir rüzgar esimi kalıcılığında olmasına. Melodramatik bir eserin karakterleri de kendi saplantılı hallerinden çıkamayan rol kişilerinden oluşuyor. Karakter dönüşümleri ya imkansızdır ya da büyük bir yıkımın ardından gelir fakat rivayet olarak anılır yalnızca. Bu tarafıyla bir deliler evrenidir bakıldığında. İyilerin salt iyi, kötülerin ise amansızca kötü olduğu bir evrende tabi ki bir söz varsa tutulur. Senin için ölürüm lafı postdramatik evrende ne kadar akıl dışıysa, melodramatik evrende o kadar "ne bekliyordun ki"dir. Hiçbir şeyin yolunda gitmediği bir evrendir burası. Romeo düşmanının kızına aşık olur, onun akrabasını yanlışlıkla öldürür, sürgün edilir, bur tarafta Juliet’i akrabasıyla evlendirecekler hem de çocuk yaşta -al sana bir de çocuk gelin-, yetmez tabii ki, Romeo sevgilisinin öldüğünü öğrenir, mezarına gelir, -halbuki mektup gönderdi rahip ama gitmez ki o mektup, postdramatik olsa yazarsın paketi bitmemişse gider mesaj ama orda gitmez- mezarının başında zehir içer ölür. Julietin gözleri mi oynadı ne? Bir dakika Jliet yaşıyor. Tabii ya acıları bitti sandınız değil mi? Bitmez. Juliet de sevgilisinin öldüğünü sanar o da kendini öldürür. Soluk soluğa rahip gelir olanları ailelere anlatır. Bin senedir düşman aileler barışır.
Olan iki tane gencecik çocuğa olur.
Düşmanlık etmeseniz, birbirimize aşık olacağız ama öldürüyoruz birbirimizi, düşmanlığınız uğruna. Montegue'ler, Capulet’ler maçanız yiyorsa siz dövüşün. Bizim çocukları bırakın aşık olsunlar.