Göztepe Avusturya kampından İzmir’e döndü ve İzmir’in PTT 1. Lig’de bu sezon kafaya oynayacak ekibi Altınordu ile geride bıraktığımız akşam dördüncü, İzmir’deki ise ilk hazırlık maçını oynadı.

Atatürk Stadı’ndaki maçta takımını özleyen yaklaşık 15 bin Göz Göz taraftarı vardı. Altınordu’ya ayrılan bölümde ise futbol okullarının oyuncuları ve velileri yer alıyordu. Bu sezon Altınordu play-off’a da kalmadan ilk ikiye girip Süper Lig’e çıkarsa kimse şaşırmasın. Zaten daha önce yazdığım gibi bu sezon dileğim, Göztepe’nin Süper Lig’e tutunması ve 2018-2019 sezonunda Süper Lig’de iki İzmir ekibinin oynaması.

ATATÜRK STADI…

Atatürk Stadı’nda ilk kez bir maç izledim. 1970 Akdeniz Oyunları için inşa edilen zamanın en büyüğü bu yorgun, 47 yıllık statta aslında ikinci maçımı izliyor olabilirdim. 1996’da ikisi de şimdinin Süper Ligi’nde olan Karşıyaka-Altay maçına davet edilmiştim Konak’taki Altay kampını ziyaretimde. Dolaylı olarak Altay’a gelmesinde rolüm olan Ramazan (Kara Tren; şimdi eski Göztepeli şöhretlerden Halil’in damadı) ve teknik direktör Zagor Zafer’le yemek yedikten sonra iyice kararan göğü ve Körfez’i seyrederek biraz sohbetten sonra ertesi gün maçta buluşmak üzere ayrılmıştım. Fakat o gece İzmir büyük bir sel felaketi yaşadı, Çiğli bölgesinde 50 yurttaş hayatını kaybetti. Ertesi gün de ne maç kaldı ne bir şey. Zaten biz de Kordon’da canımızı zor kurtardık karaya taşan denizden.

İstiklal Marşı sonrasında Göztepe taraftarı “Mustafa Kemal’in Askerleri” olduğunu yine haykırdı. Altınordu ise dev bir Türk Bayrağı ve Atatürk portesi asmıştı tribünlere kendi armalarıyla birlikte. Stadın zemini çok iyiydi. Maalesef böyle bir 70 binlik stat varken İzmir’de neden 15 bin kapasiteli statlar için tutturulur? En kötü şöyle olabilir; bu stadın zeminin korunur ve tribünler yıkılarak 50-60 binlik bir stat kolaylıkla inşa edilir.

GÖZTEPE HENÜZ TAKIM DEĞİL

Gelelim maça ve Göztepe’ye… Baştan hemen söyleyeyim; Göztepe kamp döneminde henüz takım olamadığını gösterdi bu akşam. Zaten tam bir takım olması beklenemezdi ama bu kadar da eksik kalacağını düşünmemiştim doğrusu. Kaleci Beto kampta yoktu ve bu kopukluk defansla düştüğü anlaşmazlıklarda kendisini fazlasıyla hissettirdi. Dört hazırlık maçı yepyeni denebilecek bir takımın “takım” olmasına yetmemiş. Üstelik lige de şurada 1 hafta kaldı. İlk üç maçın ikisi FB ve Trabzon’la kendi evinde ama seyircisiz, biri de deplasmanda. Günay, Tanju, Halil, Tayfur, Jahoviç dışındaki tüm oyuncular yeni ve transfer de henüz noktalanmış değil. Lig başlamadan bir sürpriz olmazsa BJK’dan santrfor Ömer, Brezilya Seri A takımı Ponte Preta’dan stoper Kadu ve Udinese’den Iraklı Ali Adnan’la bu hafta mukavele imzalanması bekleniyor. Kadu, İzmir’e geldi. Tamer Tuna, takım kaptanı olarak GS’dan gelen Sabri’yi belirlemiş. Demek ki eski FB’li, GB’nden gelen Selçuk’u bütün maçlarda düşünmüyor. Sporting Lizbon’dan gelen 35’lik Beto birinci kaleci. Latin Amerikalı Eski Kasımpaşalılar Castro ve Scarioni takımın belkemiğini oluşturacak. Scaironi’nin forma numarası zaten “10”. Altınordu maçında bir Castro-Scarioni klasiği yaşandı. Scarioni’nin pasına öyle ani ve güzel vurdu ki Castro, jeneriklik bir beraberlik golü oldu.

Lorient’ten Peynerbes, Bastia’dan Ngando, Gaziantepspor’dan Ghilas, Serkan ve Doğanay; Başakşehir’den Rotman, New Castle’dan Gouffran, FB’li ve geçen sezon Eskişehirspor’da kiralık olan Hakan, BJK’dan Enes de diğer yeni gelenler.

Tamer Hoca, takımın iskeletini aşağı yukarı Altınordu maçında ortaya koydu. On birini ve kulübesini kurdu ama gelecek üç oyuncu sonrasında tercihlerinde oynama yapacak ister istemez.

TAMER HOCA’NIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN NOKTALAR

Kaleci Beto’nun defansla anlaşması, aynı dili konuşması önemli, buna dikkat edilmeli. Scarione, Gouffran, Peynerbes, Ghilas gibi oyuncuların daha fazla sorumluluk almaları sağlanmalı. Jahoviç kaliteli ve güçlü bir oyuncu ama ağır kalıyor. Ona çabukluk ve topu yerden de kullanma yani şut çalışması yaptırmak gerek. Altınordu maçında forvet birbirine yapışıktı ve o yüzden seken topları hep Altınordu defansı topladı. Alan paylaşımı hücumda da önemli.

Halil oyuna girer girmez hareket getirdi. Tanju, gelirse formayı Ali Adnan’a kaptırır. Kadu da Hakan’ı keser. Ömer de gelirse Jahoviç’le  kapışır forma için.

Tamer Hoca’nın lig için kalan bir haftayı çok iyi değerlendirerek “takım”ını kurması gerekiyor. Antrenmanlarda teknik ve taktik yanında “anlaşma”, “yardımlaşma”, “alan paylaşımı”, “özgüven” vb. çalışmalar da yaptırmalı. Tabii hazırlık maçı ölçü olmaz ama oyuncular alınsa da çalışma eksikleri açık seçik ortada. Eksikler gereğinden fazla çalışarak giderilmeli, bu şart. Göztepe, günde çift değil bir de toplantı formatında olmak üzere günde üç olmalı. Motivasyon ve mental hazırlık şart.

Öte yandan, takım oldukça yaşlı. Otuz yaşı geçen ya da otuza yakın oyuncu sayısı ağırlığı oluşturuyor. Bir kısım oyuncu da 35 yaş barajında ya da buraya çok yakın. O yüzden genç oyunculardan da yararlanmak için onları da iyi antrene etmek önemli. Yani, on bir ve külübenin dışında kalanları da unutmamalı. Uzun maratonda onlara da iş düşecek.

MUHTEMEL ON BİR VE KULÜBE

Tamer Hoca Altınordu maçında  geçen sezondan sadece Jahoviç ve solbekte Tanju’ya yer verdi. İkinci yarıda Halil ve Tayfur’u, sonlarda da Leo’yu aldı. On bir belki şöyle şekillenecek son transferler sonrasında:

Kaleci: Beto, Defans: Sabri, Peynerbes, Kadu, Ali Adnan, Orta Saha: Scarioni, Castro, Gouffran, Rotman (Ngando), Forvet: Ghilas, Jahoviç (Ömer).

Kulübede ise şu oyuncuların önceliği olur: Günay, Halil, Tanju, Hakan, Selçuk.

Altınordu’ya 1-3 yenilen Göz Göz, dört maçlık hazırlık serisini bir galibiyet, bir beraberlik ve iki yenilgiyle kapattı ve en büyük sorunu defansta görüldü ki. Ama defans sorunu topu orta alanda tutamamak demek aynı zamanda, oyunu dikine kuramamak demek. 18’lik iskeleti hazırlarken bu noktalara da dikkat etmek gerek.