Örneğin nefes alacağınızı söyleyen, “yaşam alanı” lı sloganları olan, geniş geniş otoyolları, geniş otoparkları olan, kaliteli yaşamın adresi olarak gösterilen, kent içinde bir cennet diye pazarlanan inşaat projelerinde “O”nu sorun. İnşaat şirketlerinin Facebook gönderilerinin altında yazın sorun, attıkları twwetlere reply yaparak sorun. E-mail atıp sorun. “O”nu sorun.
Sizi daha iyi bir gelecek, daha iyi bir ülke vaadeden siyasi partilere sorun. “O nerede?” deyin. “O” nun olmadığı bir geleceğin olmadığını, otomobillere dayalı kent tasarımını, konut politikalarını, otomobillere dayalı ekonomik sistemi, yol, tünel, köprü üçgeninde dünyanın hiç bir yerinde çözülememiş olan ama “çözüm” diye size dayatılan vaadleri sorgulayın. Gelişen ülke kavramının içinde yaşanabilir ülke var mı? Sorun...
Çocuklarımıza vaad ettikleri geleceğin içinde o var mı, varsa nerede onu sorun. Tarfik kazaların öle çocukları sorun. Otomobilleri gasp ettiği sokaklarda çocukların nasıl oyun oynayabileceğini, nasıl sağlıklı nefse alabileceklerini sorun. Çocuklarımıza vaad ettikleri gelecekte “O” nerede? Bunu sorun.
Sağlığın içinden “O” nu sorun. Obezite ile, diyabet ile, kalp damar hastalıkları ile “O”nsuz nasıl mücadele edeceklerini siyasilere sorun. Hareketsiz yaşam ve kalitesiz gıdalar ile sağlığın nasıl gasp edildiğini sorgulayın. Hareket deyince bu işi en iyi “O” nun bildiğini söyleyin. %30'u obez, %30'u fazla kilolu olan çocuklarımız nasıl kurtaracaklarını sorun. “O” nun sağlık harcamalarının düşürdüğünü, devletin yıllık sağlık bütçesine nasıl katkı yaptığını anlatın. “O”na sarılan devletlerin yılda milyar dolar sağlık harcaması tasarrufu elde ettiğini anlatın.
Muasır medeniyet seviyesi üzerinden sorun “O”nu. Avupa ülkelerinde “O”na verilen değerin sizin ülkenizde neden verilmediğini sorun. Hollanda, Danimarka, Almanya, Fransa ve daha niceleri şehirlerinin geleceğini kurtarmak için “O”na sarılırken, yollarını otomobilsizleştiriken ülkemizdeki gözlerin “O”nu neden görmediğini sorun.
Demokrasi üzerinden sorun onu, eşit alan paylaşımı üzerinden sorun. Yüz milyar verip otomobil alanın kentte “O” na sahip olan sizden neden, nasıl ve hangi hakla daha fazla alan kullanabildiğini sorun. Bunun adalet ve eşitliğin , eşit haklara sahip yurttaşlar olarak hangi prensibe oturduğunu sorun. “Hepimiz eşitiz ama otomobil sahipleri bizden daha mı eşit?” diye sorun. “O”nu sorarken sorunun içinde insanın olduğunu unutmayın. “O” nu savunmak demek aynı zamanda yayayı ve engelliyi de savunmaktır. Unutmayın.
“O”nun içinde olmayan her gelecek vaadinin yalan olduğunu söyleyin onlara. Daha ufacık pilleri bile toplayıp çevreye zarar vermelerinin önüne geçemeyen dünyanın elektrikli otomobillere konacak olan kilolarca ağırlığındaki pilleri nasıl çevreye zarar vermeden bertaraf edeceğini sorun. Otomobillerin şehirlere verdikleri zararın sadece atık gaz olmadığını, benzin ile çalışan bir otomobille aynı boyutta olan elektrikli otomobilin kentlerde hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini söyleyin. Elektrikli otomobiller sonucu oluşacak elektrik talebini nasıl karşılayacaklarını sorun.
Otomobiller için yapılan yatırımların nasıl 3-5 sene içinde heba olduğunu anlatın. Yol, köprü, tünel yaparak trafik sorununu çözen bir kent ya da ülke olmadığını söyleyin. Oysa “O”nun için gerekli olan yatırımın sadece bir üst geçit ya da alt geçit bütçesi kadar olduğunu anlatın.
Herkese “O” nu yani BİSİKLET'i sorun.
Bisiklete binen, bisikleti seven aynı zamanda bir bisiklet aktivistidir. Size vaadedilen harika geleceğin içinde bisiklet var mı? Sorun. Varsa doğrudur yoksa yalandır.
- - -