Türkiye büyükşehirleri arasında İzmir çok göç alan bir kent. Göç sınıflandırmasında ise İzmir daha çok eğitimli, emekli kesim tarafından tercih ediliyor. Genç ve üretim yapan yatırımcı nüfus İzmir’den İstanbul’a gidiyor. İzmir büyük yatırımcıların da hedefinde değil. Ancak serbest yaşam tarzı nedeni ile göç alan İzmir’de emlak fiyatları Avrupa genelinde en ön sırada yükseliyor. Bu nedenle İzmir artık İstanbul’da rant alanı bulamayan vahşi beton sermayenin yeni hedefi olmuş durumda.
Geçtiğimiz dönemde İzmir’i çirkinleştirmek, beton harabesi haline getirmek için elimizden gelen her şeyi yapmışız. Şehrin nefesini kesen Güzelyalı’dan Konağa kadar uzanan Çin Seddi, Karşıyaka apartmanları, 3 metrelik gudubet dar sokaklar, beton ve gecekondu yığınları. Denizi olmasa İzmir Türkiye’nin en çirkin-beton yığını şehirlerinden birisi olabilirdi.
İzmir’i aynı İstanbul gibi yaşanmaz bir şehir haline getirmek isteyen vahşi beton sermayenin bulutlara ulaşan gökdelenleri İzmir’de büyümeye başladı bile. İşyeri ve ofisten daha çok ‘rezildans’ olarak yapılan bu projeler şehrin 50 senedir geliştirilmemiş ana arter ulaşım yolları üzerine inşa ediliyor. Mevcut trafiği bile taşıyamayan saatlerce tıkalı kalan bu yollar bu gökdelenlerin devreye girmesi ile zaten tamamen kilitlenecek. Problem önden planlanmış yani. Bu gökdelenlere izin veren merkezi veya yerel yönetimler topu birbirine atarak siyaseten alan kazanma çabasında. Gerçek sorunu öteleyip duruyorlar.
Bilgimiz dahilinde İzmir’in 2030 ulaşım planlarında tek bir tane yeni bulvar projesi yok. Yani zaten yetersiz olan 40-60 senelik eski yollar ile idare edeceğiz. Üçkuyular’da inşaatı biten İstinye Park açılınca, Levent Marina Kavşağı zaten tamamen kilitlenecek, Narlıdere-Konak yolu şimdiden yükü kaldıramıyor felç olmuş durumda.
Havaalanı yolu ise tam bir fecaat. Bu yolun üzerinde Optimum Alışveriş Merkezi için ek bina inşaatına izin verdiler, trafik yükü ikiye katlandı. Tam bu merkezin karşısındaki 50 bin kişinin çalıştığı ESBAŞ Serbest Bölgesine bir girebilen, bir de çıkabilen mutlu.
İzmir Havaalanı’nın 40 senedir genişletilmeyen, ek arterler açılmayan yoluna yeni inşaatlar ile ek trafik yükü bindiriliyor. Konak-Karabağlar-Havaalanı yoluna çıkmaya yürek ister, uçağa yetişmeniz Allah’a kalmış. Trafik sıkışıklığından Yeşildere Caddesine alışverişe giden yok, dükkanlar kapanmış, esnaf küfür ediyor.
Konak-Bornova-Karşıyaka güzergahları tamamen tıkalı, giren pişman, çıkan pişman, oraları hiç konuşmayalım zaten. Avrupa'da da tarihsel yapıları nedeni ile hiç yol alanı olmayan şehirler var (Paris, Berlin gibi) Bu şehirlerdeki vasıta sayısı bizden 2-3 kat fazla olmasına rağmen trafik akıyor. Beceriksiz, deneyimsiz ve torpilli şehir planlamacılarına ek olarak bu ülkelerden 3-5 trafik uzmanı getirmek akıllarına (veya işlerine) gelmiyor efendilerin. İlla torpilli iş bilmez personel ile İzmir’in trafiğini deneme-yanılma metodu ile yeniden keşfedecekler.
Tramvay hattının konulması muhteşem, ancak tramvay koyduk, normal trafiği bitirdik. Hadi bir babayiğit iş saatlerinde Konak-Alsancak-Basmane taraflarına gitmeye kalksın bakalım, 1-2 saatte kurtulabilecek mi?
Yerel yönetim İzmirliye dokunmalı, trafik sorununu ele almalı, ‘Metro yapıyoruz, toplu taşıma önemli’ gibi klişe laflarla milleti avutmamalı. Metro da yapılacak, toplu taşıma da. Ama bu arada kentin trafik akış ve park problemi unutulmamalı.