Rusya ile komşu sayılırız, bunu dışında pek çok da ekonomik ilişkimiz var. Tarihten beri Rusya ile sürekli çıkar farklılıklarımız olmuştur. Türkiye sürekli Rusya’nın etki alanında olan bir coğrafyadadır.   Atatürk’ün dış politika temel kuramları çerçevesinde, Türkiye yıllarca Rusya ile ne yakınlaşmış ne de çok fazla uzaklaşmış, barışcıl bir politika sürdürmüştü. 

Bilhare Yeni Türkiye yönetimi tecrübeli diplomat “monşer”leri dış politikadan uzaklaştırmış, dış işlerini  lisan bile bilmeyen kadrolarla doldurmuştur. Bu “Yeni Türkiye” dış politikası Rusya ile mevcut dengeli ilişkileri zaman zaman “Arkadaşım Putin” düzeyine, zaman zaman ise “Rus Savaş uçağını vurun emrini ben verdim” dalgalı politikalarına bıraktı. Suriye meselesi nedeni ile papaz olduğumuz “Dostum Putin” Cumhurbaşkanını Kremlin Sarayı giriş salonunda, Türkiye düşmanı Rus Çaricesi Katarina-2’nin heykeli önünde dakikalarca bekletmişti. Yani Rusya ile ilişkiler destabilize bir süreç içinde, ne zaman iyi, ne zaman kötü olacağımız belli olmayan bir havada..… 

Rusya’nın Ukrayna’ya savaş başlatmasıyla bağlantılı yeni bir krizin kapısındayız. Rusya ile “Katolik Nikah” niteliği taşıyan ve aramızdaki kriz artınca ülkemizi çok ciddi sıkıntıya sokacak çok önemli ekonomik ilişkilerimiz var. İran “doğal gaz contası” bozuldu diye 3 gün doğal gaz sevkiyatını durdurdu, Türkiye sanayisi stop etti. Doğal gazımızın en önemli kısmı ise Rusya’dan gelmekte. Gaz sevkiyatındaki yüzde 10-20’lik bir kesinti bile tüm Türkiye’nin krize girmesine neden olur. 

Sayın Cumhurbaşkanın “Ne Ukrayna’dan vazgeçeriz, ne Rusya’dan, ne de NATO’dan” gibi dalgalı konjonkturel, oportunist bir denge arayışı çözüm değildir. En son olarak “Askeri operasyonu kabul edilemez buluyoruz ve reddediyoruz” dedik. Son söylem Rusya’ya kafa tutmak anlamına geliyor. Türkiye’nin Ukrayna’ya sattığı ve doğu Ukrayna bölgesinde kullanıldığı iddia edilen İHA’lar – SİHA’lar yüzünden Rusya zaten küplere binmiş durumda. Rusya’dan aldığımız ve nerede oldukları bile bilinmeyen, ateşleme butonu Rusya’da olan S-400’lerle ilgili gerilim yüzünden ABD ve NATO ile de papaz durumundayız. 

EKONOMİK İLİŞKİLER

Geçen yıl Rusya'dan 29 milyar dolarlık ithalat, 5,8 Milyar dolarlık ihracat yaptık. Ağırlıklı olarak Rusya’dan doğal gaz, petrol, tahıl ve çelik alıyoruz. Rusya ile 23,2 milyar dolar dış ticaret açığı var. Doğal gazımızın yüzde 40'ı Rusya'dan geliyor. Bu arada Türkiye’nin, Dünyanın en pahalı doğalgazını aldığına dair de iddialar var. İhtiyacımız olan tahılın yüzde 64,6'ü Rusya, yüzde 13,4'ü ise Ukrayna'dan satın alıyoruz. Rusya'ya ihraç ettiğimiz ürünler ise meyve-sebze, makine ve aksamlarıdır. Kriz durumunda tüm bu dengeler bozulacak, zaten sıkıntıda olan meyve-sebze üreticisi üretimini tamamen durdurmak zorunda kalacaktır.  

FATURA BİZE KESİLECEK 

Rusya ve Ukrayna krizi sadece enerji değil, gıda teminatına da çok ağır darbe vuracak.  Tahıl fiyatları son 10 yılın zirvesindeydi zaten. Türkiye diğer dünya ülkeleri gibi buğday, mısır, ayçicek yağı, soya fasulyesi, gibi ürünleri Rusya ve Ukrayna'dan ithal ediyor. Türkiye gıda ihracatının da (makarna, unlu mamuller) temel hammaddeleri bu ülkelerden ithal ediliyor.   

Uzun süren bir savaş tedarik zincirinde kırılmalar yaratacak, döviz bazında ithalat fiyatları astronomik şekilde yükselecektir. Sonuçta Türkiye’de temel gıda ekmek ve ayçicek yağının fiyatları halkın satın alamayacağı bir hale gelecektir. Gıda ihracatı da sekteye uğrayacak, bu sektörlerde binlerce işçi işsiz kalacaktır. 

YERLİ TARIM VE ÇİFTÇİYİ YOK ETMENİN SONUÇLARI, 

“Yeni Türkiye” yönetimi Türkiye’de tarımı ve çiftçiyi yok saydı, köylünün elindeki tarım arazilerini betonlaştırdı, üretim desteği vermedi, köyleri boşalttı, gıda ithalatına dayalı politikalar sürdürdü.

Türkiye’nin yıllık ortalama 20-21 milyon tonluk buğday üretimi bu yıl 17.7 milyon tona düştü. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) depolarında yeterli miktarda buğday, sanayicilerde un yok.

Türkiye, Rusya- Ukrayna'dan ithal ettiği buğday ve diğer gıda ürünlerini Çin, Hindistan, Amerika, Avustralya, Kanada ve Kazakistan gibi ülkelerden fahiş fiyatlarla almak zorunda kalacak. Bu fiyatlara bir de 5-6 kat artan navlun masrafları eklenince Türkiye’nin gıda temininde ciddi sıkıntılar yaşayacağı daha şimdiden çok açık. 

TURİZM GELİRLERİ NE OLACAK?

Pandemi krizi dolayısı ile Türkiye’nin 2020’de turizm gelirlerinden 45 milyar dolarlık beklentisi gerçekleşmedi. 2021 de ise Rus ve Ukraynalı turistler nispeten Türkiye’nin turizm gelir beklentisinin bir kısmını karşılamıştı. Bu savaş ile Türkiye’nin turizmde beklenti ve planlarının altüst olmasına neden olacak. Rusya’nın Türk turizminde büyük ekonomik payı var. Hatırlarsanız Türkiye, 2015 yılı sonunda Rus uçağını düşürmüştü ve 2016’da turizm dibe vurmuştu. Türkiye turizmde Rusya olmayınca dibe vuruyor, Rusya ile zirve yapıyor.

Rusya’yı kızdırmama siyaseti, Dünya’daki başka her gücü kızdırmamıza neden oldu. Bu dış politikalar gerçekçi ve sürdürülebilir değil. “Hem Rusya’yı, hem de Ukrayna’yı kızdırmayalım, iki tarafı, aynı anda idare edelim” politikası sonuçta her iki tarafı da memnun edemez. 

Sonuçta yanlış dış politika, yanlış yerli tarım politikaları, daha doğrusu politikasızlık, Türkiye’nin turizm gelirlerine, tarımsal ürün ve enerji ithalat faturasının yükseltmesine neden olacak. Bu süreç 2022'de Türkiye'nin cari dengesini alt üst edecek bir boyuta gelebilir. 

Sebepsiz savaş ile otokratik yerini sağlama alan diktatör Putin Vakası'nın Türkiye'ye maliyeti ağır olacaktır.