Yani bu kadar şakacı bir söylem daha olabilir mi? “İzmir’e Toz Kondurmuyoruz!” Bir de ilçe ilçe eyleme dökülmez mi?..
Demir çelik fabrikalarının yüz binlerce ton tehlikeli atık sınıfındaki ağır metal içerikli elektrikli ark ocağı tozlarını ne yapıyorlar? Verimli tarım arazilerine depoluyorlar. Yetmiyor, kilit taşı yapıp yollara döşetiyorlar! Bu tozların içeriğini demir, çinko, kurşun ve benzeri ağır metaller oluşturuyor; kanserojen ağır metaller! Tıpkı Efemçukuru’nda altın madeninin tehlikeli atıklar sınıfındaki, İzmir’in tepesine yığılmış yüz binlerce ton ağır metal pasaları gibi. Doğal olarak bu pasalardan havamız, yeraltı ve yerüstü sularımız ve özellikle içme sularımız etkileniyor. Bu nedenle Çamlı Barajı’nın yapımı engellendi ki, kanserojen ve ölümcül gerçek kısa vadede ortaya çıkmasın.
Tehlikeli atıkların da yakıldığı çimento fabrikalarının tozları ne oluyor? Naldökenliler’e, Pınarbaşılı ve Altındağlılar’a bir sorun bakalım toz konuyor mu konmuyor mu?
Merkez Bankası, Efes Oteli, Sümerbank, vb.leri yıkılırken asbest ölçümleri yapıldı mı, cinsleri tespit edildi mi? Asbest kanserojen olduğu için tüm dünyada yasaklanmış ve yıkımı da belirli önlemlerle kurallara bağlanmış kimin umurunda? Yık gitsin… Kimler solursa solusun asbest liflerini, yeterki İzmir’e toz kondurmayalım.
Gaziemir’de, kentin ortasında radyoaktif bulaşıklı atıklar ve daha niceleri varken biz İzmir’e toz kondurmamaktan söz ediyoruz. Yoksa belediyeler; üstelik vergisini de aldıkları, çevre temizliğine bakmıyorlar mı?
Dostlar alışverişte görsünler işte…
Çözüm önerilerimizi söylüyoruz dinleyen de yok!