Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde engellemelerle karşılaştılar.

İstanbul’da Taksim Tünel'de toplanmak isteyen kadınlara polisler müdahale etti.  Diğer bazı noktalarda ise kadınlar gözaltına alındılar.

Ankara’ da da kadınların yürüyüşleri engellenmeye çalışıldı.

Bütün bu engellemeler ve gözaltılara rağmen yaptıkları açıklamalarında, "Kadınlar savaşı en ağır şekilde yaşıyor. Savaş her coğrafyada yaşamlarımızı çalıyor. Biz kadınlar ve LGBTİ+’lar barışta ısrarcıyız" ve "Filistin'de direnen kadınlara bin selam!" dediler.

Kadınlar için önemli bir kazanım ve güvence olan İstanbul Sözleşmesi hakkında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan "Muhalefetin, İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği sanal tartışmaların hiçbir dayanağı yoktur" değerlendirmesini yapmaktadır. Zaten onun buyruğu ile de İstanbul Sözleşmesi bir köşeye atıldı.

AK-MHP’nin, İslamî değer yargılarıyla yaklaşılan aile ve kadın politikaları sonucu ülkemizde “…erkekler, 15 yılda 4 bin 179 kadını öldürdü, 7 bin 221 kadını yaraladı. 1 Ocak 2024 - 18 Kasım 2024 dönemindeki 322 günde en az 263 kadının ölümü basına "şüpheli" olarak yansıdı….”

Kadın cinayetlerinde mahkemelerinin verdiği kararlar da sanki birer ödül! Eş, kardeş, baba, erkek arkadaş gibi yakınlar bu nedenle şiddetlerini daha da artırabilmektedirler.

AK-MHP iktidarıyla birlikte kadın cinayetlerinin artması elbette izlenen politikalar sonucudur. Tıpkı çocuk öldürülmeleri, kayıpları; bebeklerin hastane yoğun bakımlarında infaz edilmeleri gibi.

Yaşam düşmanı olduklarını ülkemizde yaşattıklarından ötürü biliyoruz. Sömürge tipi madencilik, turizm ve benzeri konular için orman yangınları; sularımızın ticarileştirilmesi politikaları; tarım alanlarının yok edilmesi; tehlikeli atıkların yurdumuza ithal edilmeleri; faal nükleer santrali olmayan Türkiye’ de nükleer atık çöplüğünün olması…

Kadının İslam kültüründeki yeri bellidir. Bu lâiklik ile uzlaşmaz çelişkilidir.

Her konuyu İslâmî ve milliyetçi değerlerle örtmeyi becerebilen AK-MHP iktidarı, kadınları toplumsal yaşamdan geri çekmek için bu kadın kıyıcı politikalarını  ısrarla sürdürmektedir.

Kişinin lâfına değil eylemine bakılır!

Siz bu iktidarın kadın politikalarında insanca bir taraf, uygulama, kadınların çıkarına bir hak görebiliyor musunuz?

O zaman bu iktidarın yıkılma zamanı gelmiş de geçmiştir bile!