Bu bahar, Anemonların açtığını tesadüfen telefonuma düşen fotoğraftan öğrendim. Yaşadığım mahalleye leyleklerin geldiğini mecburi toplu taşıma seyahatimde gördüm. Hepimiz gibi sevdiklerim için kaygılanmanın, baharı kaçırmaktan daha ağır bastığı günler yaşıyorum.
Birbirini tanımayan milyonlarca insan olarak herhalde hiç bu kadar yakın olmamıştık. Koronavirüse karşı çeşitli önlemler almaya çalışmak, Sağlık Bakanı’nın açıklamalarını takip etmek hepimizin rutini oldu.
Gündemimiz buyken şaşılacak iki konu sessizce gerçekleşti; Korunan Alanlar Yönetmeliği değişti ve Kanal İstanbul Projesi için iki tarihi köprünün taşınması ihalesi açıldı.
Korunan Alanlar Yönetmeliği’nde yapılan değişikliğe göre Nitelikli Doğal Koruma Alanları’nda yapılabilecek faaliyetler yönetmelik değişikliği öncesinde, örtü altı tarım uygulamaları hariç tarım, kültür balıkçılığı hariç balıkçılık faaliyetleri ve alanın doğal yapısı ile uyumlu çadırlı kamp alanı, bungalov ve günübirlik faaliyetler şeklinde tanımlanmışken yönetmelik değişikliği ile bu faaliyetlere, tıbbi ve aromatik bitki uygulamaları, hayvancılık, balıkçı barınağı, iskele, doğal kaynak suyu kullanımına yönelik uygulamalar, içme suyu amaçlı baraj ve göletler, kültür balıkçılığı hariç balıkçılık faaliyetleri doğal göl ve denizler hariç kültür balıkçılığı faaliyetleri, zorunlu teknik altyapı uygulamaları eklendi. Sürdürülebilir Koruma ve Kullanma Alanlarında ise artık entegre tesis, turizm ve yerleşim alanlarına izin veriliyor.
Kanal İstanbul Projesi için iki tarihi köprüyü taşıma fikrinin çılgınlığı da Allianoi ile başladı, en son Hasankeyf ile devam etti. Tarihi alanlar için sözde koruma projeleri üretmek son yıllarda şaşkınlıkla izlediğim işler. Taşınacak köprüyü birleştirdiği iki kara parçası ve üzerinden geçtiği dereden, etrafındaki ormandan, kuşlardan ayrı görmek nasıl mümkün olabilir?
“Köprüyü biz taşırız” diyen firma yetkilileri de maskeleri ile ihale toplantısına katılmışlar. Korona günlerinde ihalecilik... Gülelim mi ağlayalım mı? Neresinden tutalım?
Millet can derdindeyken, önümüzdeki aylarda ekonominin daha da kötüleşeceği ortadayken kaynakların bu işlere ayrılması haksızlık. Sana, bana, kurda, kuşa...
Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın Koronavirüs nedeniyle aldığı önlemleri yakından takip ediyorum. Dünya kadar iş yapılıyor, görmemek mümkün değil. Eksiği, eleştirilecek yerleri vardır. Ama bir şeyler yapılıyor. Ancak bu yoğunluğun içine yani milletin sağlığını, cebini, sosyal hayatını, kültürel değerlerini sonuna kadar etkileyen olağanüstü durum varken ihale ve yönetmelik değişikliği nasıl akla gelir ve nasıl zaman ayrılır? Kanal İstanbul Projesi ve yönetmeliğin neden olacaklarını şimdilik kenara koydum (haftaya yazacağım), zamanlama tuhaf. Akla deli sorular geliyor...