Karşılık beklemeden, iyiliğe dayalı yük paylaşımı Anadolu’nun başka bir tarifi gibi...
Çocukların bakımı, bayramlık baklavanın hazırlanması, kışlık salçanın yapımı, Kozak Yaylası’nda çam fıstığının ayıklanması imece olmadan olmayacak işler. İmece, derin bir nezaket ve değer vermenin sonucu.
Toplumun yaşadığı döneme göre imecenin yöntemi de değişiyor tabi. Zihnine biz olmayı kazıyanlar, yardımlaşarak üretmeyi çeşitlendiriveriyor.
Şehirlerde kimseciklere ihtiyaç duymadan bir başımıza yaşayabileceğimiz sistem içinde kendi küçük topluluklarında hayatın bir yanını paylaşanlar hala var. O bir yanı gıda üzerinden bir araya gelen İzmir’deki gıda topluluklarında arayıp bulanlar var. Üretimini zehir ya da katkı maddesi kullanmadan yapan üreticinin ürününe arada kimsecikler olmadan ulaşmak isteyenlerin toplulukları bunlar. Gıdanın, doğanın hakkı gözetilerek üretilmiş olması gıda toplulukların en önemli kriterleri.
Malum mutfakta ihtiyaç duyulan her ürünün bu şartlarda üretilmiş olanını bulmak hiç kolay değil. Gıda topluluklarındaki üreticiler, arazisi ve üretim modeli küçük olup konvansiyonel tarıma bilinçli olarak mesafeli olanlar. Tarlada ürünü yetiştirmek için fideyi ekip zamanında sulama, ot yolma gibi işleri yapmak yetmiyor. Bunun bir de zararlılarla mücadelesi var. Tarımsal üretimini yaparken kurdun kuşun hakkını gözetmek, üründen feragat etmeyi ve daha fazla emeği beraberinde getiriyor. Bunun karşılığında beklenen, hasat edilen ürünün satılabilmesi. Üreticinin bu emeğine değer veren İzmir’in gıda toplulukları geçtiğimiz aylarda patates imecesi yaptı. Bunun gıda toplulukları jargonundaki adı; topluluk destekli tarım.
Patates, evde en çok tüketilen sebzelerden olmasına rağmen temiz patatese ulaşmak kolay değil. Hem tarlada hem de kışın da yiyebilelim diye soğuk hava depolarında kimyasallar kullanılıyor (Patates, yıl boyu tezgahlarda olmasına rağmen sezonluk sebzelerden. Yani Temmuz’da hasat ediliyor ve evde korunabildiği süre kadar tüketilebilir). Hal böyle olunca Gediz Ekoloji Topluluğu, Homeros Gıda Topluluğu ve Batı İzmir Gıda Topluluğu, Bayındır’ın kadın çiftçilerinden Nedret Hanım’a alım garantisi vererek patates üretim ricasında bulundu. Topluluk Destekli Tarım, üreticinin üretim sırasında çeşitli yollarla yaşayacağı ürün kayıplarını topluluğun paylaşması anlamına geliyor. Yani don olması ya da fare gibi zararlılar nedeniyle 1 ton ürün bekleyen ve 1 tona yönelik emek veren üretici, 500 kilo ürün hasat etse bile topluluk 1 ton ürün almış gibi davranıyor. Azını çoğunu sorgulamadan... Hatta hiç ürün alamayacağını da baştan kabul ediyor. Hal böyle olunca, üreticinin üretim sırasında ve sonrasında pazar bulma konularında yaşadığı pek çok sorun ortadan kalkıyor. Ürünü alan topluluk üyelerinin kısmetine de o çocukluğumuzda yemelere doyamadığımız patates gibi patatesleri sofraya koymak düşüyor. Topluluk destekli tarımın maksadı da tam bu; üreticiyi desteklemek ve topluluk üyelerinin adil üretilen sağlıklı gıdaya ulaşmasını sağlamak.
Çocukluğumuzda tanık olduğumuz imece yöntemleri bugün şehirde yaşamıyorsa yardımlaşma ve paylaşma da ölmedi! Kendi yaşam alanlarımız içinde nasıl istiyorsak öyle yaşamanın yollarını bulmak mümkün. Bu işin zor yanını kolay yapan, aynı yöne bakanlarla bir araya gelmek.