Kültürpark, Çeşme Yarımadası ve Akbelen sermayenin çıkarı için talan ediliyorlar! Ne Uluslararası Anlaşmalar ne de Anayasa dikkate alınmıyorlar. Varsa yoksa sermayenin çıkarı gözetiliyor. Halk direniyormuş, uzman kurumlar, ekolojistler, çevreciler uyarıyorlarmış, dinleyen yok. Sermaye ve iktidar hırsları gözlerini kör etmiş.
Gerçekleri, yaşananları görmüyorlar. Biliyorlar da görmek istemiyorlar. Sermayeleri kadar düşünüyorlar. Yaşam umurlarında değil. İzmir için çok büyük şans olan Kültürpark onlar için kâr getirim alanıdır. Yaklaşık yüz yılda oluşmuş ekolojik varlığının kent için önemi ortadadır. Betona boğdukları kentsel alanın ortasında bir vahadır Kültürpark. Artık ekolojik alan olmuştur. Ama sermayenin yatırım alanı olarak görülmektedir. Bu nedenle itibarsızlaştırılmaktadır. Kötü hem de çok kötü kullanılmaktadır. Böylece kentliye unutturulmak istenmektedir. Böylece kolaylıkla “ham edilebilir” hale getiriliyor…
Çeşme Yarımadası da hedeflerindedir. Kararlılıkla yağma ve talan projelerini adım adım yaşama geçirme gayreti içindedirler. Küresel ısınma nedeniyle de iyice susuzluğa mahkûm olan Yarımada’ da golf sahaları yapma projeleri vardır. Her bir golf sahası, her gün Türkiye’ deki ortalama kasaba kadar su tüketecektir. Halkın ve doğal yaşamın su gereksinimi ne olacaktır? Nasıl karşılanacaktır? Yarımada’daki bu yatırımlar için deniz suyundan su eldesini düşünmektedirler. Bu da bölgede yeni enerji yatırımları demektir… Pahalılıkla, Yarımada’ya ekonomik ve aşılamaz sınır çizilmektedir. Okunuz, gördünüz 50 TL’ ye tuvalet, bir top dondurma 35 TL!..
Artık sahiller gibi Çeşme Yarımadası da sadece parası olan egemenlerin yaşam alanı olacaktır. Pasaport yerine para hem de çok çok para geçerli olacaktır buraya gidebilmek için. Yani fiilen sizin ülkeniz olmayacaktır bu politikalarla. İzmir'den Akbelen'e destek açıklaması: Devletin korumadığı ormanı köylüler koruyor
Akbelen’de orman yok ediliyor. İz Gazete’deki pazartesi günkü haberi okumuşsunuzdur. “İzmir'den Akbelen'e destek açıklaması: Devletin korumadığı ormanı köylüler koruyor… Konak Kent Konseyi ve İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, İkizköy'deki rant projesine karşı tutulan nöbete yönelik saldırıları kınadı ve Akbelen Direnişi’ne destek açıklaması yaptı…” diye.
Limak ve IC Holdinglerin ortaklaşarak, Muğla İkizköy’deki Akbelen Ormanı’ndaki maden sahalarını genişletmek istemeleri nedeniyledir bu halk direnişi. Köylüler, onları destekleyen çevre ve ekoloji örgütleri, Konak Kent Konseyi, İzmir Demokrasi Güçleri yaşamın sürmesi için tepkilerini ortaya koyuyorlar. Akbelen Ormanı’ndaki nöbetlerini iki yıldır sürdürüyorlar.
Anayasa’nın onlara verdiği hak ve görevi gereğince yerine getirmelerine engel olan devlet ne yapıyor? Sabaha karşı 05.30’ da köylülerin ve destekçilerinin üzerlerine TOMA’lar ve jandarmalar sevk ediyor! Yetmiyor biber gazı sıkıyor! Yaşam için, orman için, ekmek kapısı arıları ve kovanları için direnenler, ülkeye çökenlerin istekleri doğrultusunda dağıtılmak isteniyor.
Küresel ısınmayı yaşıyoruz. Bugüne kadar yaşanmadık sıcaklar yaşanıyor tüm yeryüzünde. Her yıl artarak sürecek bu biliniyor; bilimciler feryat edip, uyarıyorlar. Ama egemenler ne yapıyorlar? Küresel ısınmanın nedeni olan fosil yakıtlarla termik santrallerini çalıştırmak için ormanları ve tüm yaşamı yok ediyorlar. Küresel ısınmaya neden olanlar, yaşamın sürmesini isteyenleri şiddetle bastırma gayretindeler.
Nasıl bir dünya oluşturuluyor ki? Sermayenin egemen olduğu dünyada yaşam sürebilir mi? Sorun yalnız İzmirliler’ in ve yalnız Akbelen civarındaki köylerin ve köylülerinin değildir. Sorun yaşamsaldır. Bunun için de topyekûn direnmek gerekir. Birleşmek, karşı çıkmak, yaşamın sürmesini istemek Anayasal görevimiz olduğu kadar hakkımızdır da.