Muhakkak ki sağda, solda duymuşsunuzdur. Ülkemiz tarımsal ham madde dış ticaretinde satan değil net alan konumunda. ürünlerini kendi ihtiyacımızı karşılayabilecek kadar üretemiyoruz. Bu sebeple hayvan besleyen üreticilerimize, yem satacak olan sanayicimiz Ham maddeyi bu ürünleri üreten ülkelerin ihtiyaç fazlası ürünlerini satın alıyor. Tarıma, toprağa, suya yeterli değeri veremediğimiz için kendi ithalat batağına batmış durumdayız. İşin en trajik yanı üretemediğimiz için değerini kaybeden milli paramızın karşısında değer kazanan yabancı paralar ile alışveriş yapıyoruz.
Bizler bu ülkenin tarım alanlarını, meraları, ormanlarını, derelerini, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını ve bizler için üreten, emek veren çiftçilerini her geçen gün büyük beton bloklarına feda ederken her yıl yaklaşık olarak Tarım ve Köy İşleri Bakanlığımızın bütçesi kadar olan bir parayı, yurt dışındaki yabancı ülke çiftçilerine gönderiyoruz.
Biz her ne kadar kur oyunları ile gayri safi milli hasılada tarımın yerini dev aynasında görsek de işin özü sadece son on yılda yaklaşık 20 milyar dolar geriye gitmişiz.
Bu gidiş pek hayra alamet olmadığından bir an evvel ulusal kalkınma planlarımızda bilim adamlarımızın ve bu işe kafa yoran mühendislerimizin zaten sayfalarca raporlayıp, sunduğu ve devletin kendi teşkilatı tarafından defalarca yayınlanan tavsiyeleri eyleme geçirmeliyiz.
Kuraklık gölgesinde geçen hububat yılının ürün fiyatlarının açıklanacağı bu günlerde üreticilerimize bol ve bereketli hasatlar ve kazançlar dilerim. Umarım emeklerinin hakkını, çocuklarının rızkını yeterince alırlar. Aksi takdirde; zaten iklim şartlarının vermiş olduğu zarar ile kötü durumda olan birçok üreticinin de üretimden soğuması ile gelecek yıllarda bir değil iki tarım bakanlığı bütçesini yurt dışındaki çiftçilere göndersek bizi doyurmaya yetmez. Saygı ve sevgilerimle.