İsrail-Filistin çatışmaları Ortadoğu'da bitmek bilmeyen savaş ve çatışma ortamının odak noktası olmaya devam ediyor.
Bir taraftan Filistin topraklarına İsraillileri yerleştirme politikalarını sürdüren İsrail'e karşı Filistin halkı yılmadan yıllardır mücadelesini sürdürüyor. Arap-İsrail savaşlarında hep kazanan İsrail her savaştan sonra bölgedeki Arap ülkelerinin topraklarını işgal ederek hedeflediği büyük İsrail devleti hayalini gerçekleştirmek istiyor.
Peki AKP, Filistin-İsrail çatışmalarında nasıl bir politika izliyor?
Bugün İsrail’de yolsuzluklarıyla, antidemokratik uygulamaları yüzünden İsrail halkı tarafından da istenmeyen bir Benjamin Netanyahu var ve iç politikada kendi tabanını konsolide etmek, iktidarını sürdürebilmek için Filistin’e karşı saldırılar düzenliyor.
İsrail’i destekleyen en büyük güç ABD ve AKP iktidarı ABD’nin hamlelerine göre tavır aldığı gözlemleniyor. Erdoğan sert açıklama yapmaktan kaçınıyor. Diplomasi çevreleri Erdoğan’ın 19 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı dönemi, Filistin için çok büyük şansızlık olarak görüyorum. Türkiye'nin Ortadoğu'da özgül ağırlığı kalmadı.
Yapıcı hiçbir girişim yok. 2003 yılında Başbakan olan Erdoğan, 2004 yılında G-8 zirvesinde Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı oldu. Erdoğan BOP Eş Başkanı olduğunu birkaç kere bizzat kendi açıkladı. Bu proje ise ABD ile İsrail’in projesi olduğu biliniyor ve İsrail’in yayılmacı politikalarının bir sonucu olarak görülüyor.
BOP projesi bilindiği gibi Ortadoğu’daki Müslüman ülkelerin küçük küçük devletçikler haline getirilerek İsrail’e karşı risk oluşturmasının önünü kesecek bir projedir. Erdoğan’ın İsrail ile yaptığı anlaşmalarda ise İsrail’in Başkenti Kudüs olarak ortaya konulmuştur. Mavi Marmara anlaşmasından sonra yapılan ikli anlaşmada Ankara ve Kudüs olarak resmi yazışmalara girmiştir.
‘Arap Baharı’ dedikleri ‘Arap Karakışı’ olurken, İsrail’in ise gerçek Baharı anlamına geliyor. 2005’de Sadra ve Şatilla kasabı olarak nam yapmış Ariel Şaron Erdoğan’a, “İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş geldin” demişti. Uzun yıllar parlamento muhabirliği yapmış biri olarak, 2007’de ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi bir İsrail başbakanını konuk etti. O zamanın İsrail Başbakanı Şimon Perez’di ve genel kurulda konuştu. Erdoğan ve AKP’liler ise Perez’i ayakta alkışlamışlar ve bir parlamento muhabiri olarak bunu o zaman haber de yapmıştım.
Rus uçağını hava sahasını 2 dakika ihlal etti diye vuran Türkiye, hava sahasında yüzlerce kilometre uçarak Suriye nükleer santralini vuran İsrail savaş uçaklarını görmezden mi geldi acaba? Yine geçmişte kalan Mavi Marmara olayı ise Türkiye'yi ödün veren ülke durumuna düşürdü.
Erdoğan’ın İsrail Başbakanı Şimon Perez’e, 31 Mayıs 2010’da ‘One Minute’ çıkışı ise emperyalist ülkeler tarafından Arap Baharına rol model olarak gösterildi. Yani Arap ülkelerindeki halklara, ‘İsrail ile ilişkisi olan kendi yönetiminizi değiştirmek için ayaklanın’ mesajı olarak verildi. Sonrasında yine kan ve gözyaşı ile bölünen topraklar. İşte Irak, işte Suriye!
Ortadoğu Müslüman ülkeleri arasında İran dışında İsrail’i askeri yönden zora sokacak hiçbir ülke kalmadı ve Siyonist Netenyahu’nun İsrail’i emperyalist politikalarıyla bu savaşı sürdürmeye devam edecek ve Filistinlileri Gazze’den Küdüs’ten atmaya çalışıyor. Arap alemi ve dünya seyirci kalmaya devam ediyor.
Sözü dinlenmeye Türkiye'nin İsrail’in saldırılarına karış elinde kalan tek silahı ise iki üç bin kişilik protesto eylemleri. Al sana özgül ağırlığı olmayan, tekbirli, bol protestolu Ortadoğu politikası.