Gelinen son nokta ile birlikte iktidar bloğunun baro ve meslek odalarına dair yapacağı değişiklik ölü doğar ve meşruiyeti söz konusu olmaz. Aynı meşruiyet sorunu Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu için de geçerlidir. Metin Feyzioğlu’nun Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na dair meşruiyet sorunu, Erdoğan ile diyaloğunun değişiminden bu yana mevcuttu ancak ilk kez bu kadar aleni bir durum söz konusu.
Düşünün ki; Türkiye’nin dört bir yanından gelen Baro Başkanları Ankara girişinde polis tarafından bekletiliyor. Alana 24 saat sonra gelen Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise büyük bir tepki ile karşılanıyordu. Öte yandan bunların yaşandığı saatlerde ise İzmir’de, İzmir Barosu önünde bir hareketlilik yaşanıyor, İzmir Barosu üyeleri oturma eylemi başlatıyordu.
Oturma eylemi ise 7 Mayıs 2019’da Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından iptal edilen İstanbul seçimleri sonrasında İzmir Barosu’nun başlattığı ve tüm Türkiye’ye yayılan Adalet Nöbeti’ne benziyordu. Baro Başkanları’nın yürümesine izin verilmeseydi, İzmir Barosu önünde bulunanların oturma eylemlerini sürdüreceği ortadaydı. İktidar bloğunun, barolara ve meslek odalarına yönelik tutumunda, baroların YSK’nın seçim sonuçlarına gösterdiği refleks ya da LGBTİ+’ların hak arayışına dair duruşu etkili oluyor.
AKP’YE YETMİYOR!
Öte yandan benzer bir değişiklik meslek odaları için de düşünülüyor. Örneğin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” diyen tabipler, iktidar bloğu tarafından yerli ve milli olmamakla itham ediliyor,barolarda da meslek odalarında da “yerli ve milli” odaklar yaratılmak isteniyor. Hukuku zaten yoğun bir biçimde baskı altına alan AKP, hep bir fazlasını istiyor.
Ancak yazının da başında söylediğim gibi, sürecin kazananları barolar olmuştur, kaybedenlerin safına ise iktidar bloğunu ve büyük harflerle Metin Feyzioğlu’nu yazmak gerekecek.