Bir milyon beş yüz kırk dokuz bin altı yüz doksan üç…
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 31 Mart seçimlerinde İzmir’den aldığı oy.
Rakamla da yazayım: 1.549.693…
Ne istiyor bu kadar insan?
Sadece çöplerin toplanmasını falan mı?
Sadece yolların yapılmasını mı?
İzmir’de temizliği sadece CHP’li kadrolar mı yapabilir?
Rahat yaşamak istiyor.
Huzur istiyor.
Geleceğe güven içerisinde bakmak istiyor.
Her şeyin çok güzel olmasını istiyor.
17 yıldır toplumu kutuplaştıran gerilim siyasetinin son bulmasını istiyor.
İzmir’in kazanılacağına emindi zaten herkes.
Heyecanla, Ankara ve İstanbul’u beklemelerinin sebebi budur!
Hem İzmir’de hem de tüm Türkiye’de milyonlarca insan, iktidar değişikliği istiyor.
Tek adamın sözü değil, ‘çok ses, çok renk, çok nefes’ olsun istiyor.
Eğer birileri siyasette aktif rol alıyor ve makam tutuyorsa, buraya odaklansın diye bekliyor.
İstanbul’da seçimleri iki kez kazandıran şekilde, toplumun iktidardan mustarip tüm kesimlerini kucaklayan bir ‘platform’, bir dil, bir birliktelik istiyor.
***
CHP Lideri Kılıçdaroğlu da uzunca bir süredir buna vurgu yapıyor.
Aydınlar, sanatçılar, yazarlar, sendikacılar, hukukçular, kadınlar, gençler, emekliler… Herkese konuşma ve mücadele etme çağrısı yapıyor.
Ancak hep birlikte mücadele edilirse bu iktidardan kurtulabileceğini, artık farklı siyasi görüşlere sahip olsalar dahi, toplumun çok geniş çevreleri de biliyor.
***
Bir dönem önce, İzmir Büyükşehir Belediyesi, sendikalarla, meslek odalarıyla çevre örgütleriyle, gazetecilerle hatta CHP’nin kendisiyle dahi kavga eden, hemen hemen kimsenin fikrini önemsemeyen, İZBAN’da artı para uygulamasında olduğu gibi, ‘İzmirliler 3-5 gün kızar sonra alışır’ diyen bir anlayış tarafından yönetilirken; artık yanan ormanlar için meclis toplantısını ormanlık alanda halkla birlikte yapan, herkesi dinleyen, karar sürecine herkesi katmaya çalışan bir anlayış tarafından yönetiliyor.
Bu anlayış değişikliği, Türkiye’nin ihtiyacı olan mücadele birlikteliğine İzmir’den yapılacak katkı bakımından muazzam bir önem taşıyor.
Yani siyasetin yapılış tarzı, değişmek zorunda olduğu için değişiyor.
Durum böyle olunca, CHP’de kongrelerin yapılış tarzı aynı haliyle kalabilir mi?
Kalabilirse, CHP milyonların kendisinden beklentisine yanıt verebilir mi?
Bu mümkün görünmüyor.
***
Bir Afrika atasözü der ki, ‘Müzik değişince dans da değişir’
Belli ki; siyasetin müziği değiştiği için, sahnedeki aktörler de değişiyor.
Yeni ritme ayak uyduramayacak olanlar için ayrılan süre dolmuşa benziyor.
Yakından izleyeceğiz.
APOLİTİK VE BAŞARISIZ
Geçtiğimiz hafta bu köşede ‘İzmir’e deniz değil, kaptan lazım’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Okumamış olanlar, izgazete.net’ten göz atabilir. Yazıda, Deniz Yücel için “Apolitik ve başarısız” ifadelerini kullanmış, bir daha aday olamayacağını iddia etmiştim. Destekleyen ya da karşı çıkan çok sayıda telefon aldım, önümüzdeki günlerde bu konuyu biraz daha açacağım.