Parsel Parsel, parça parça, çala çırpa 19 yıl geride kalırken bu yıllarda yaşanan tüm yolsuzluklar yoksulluğun en önemli nedeni olarak karşımıza çıkmakta ve ülkemizi hak etmemesine rağmen ekonomik olarak dünya liginin en alt sıralarına itmekte. Eskiden hatırlarsınız, oturduğunuz mahalle veya sokakta herkes dürüst alnının teri ile kazandığını harcarken, yine ayı mahallede veya sokakta bir hırsız, dürüst olmayan kişiyi herkes tanır bilirdi, parmağı ile gösterirdi onunla kimse komşuluk etmezdi. Şimdilerde ise aynı yerlerde bir-iki dürüst, hırsızlık ve yolsuzluk yapmayan var ise onu da herkes bilir, ona da bu adam işini bilmiyor… gibi farklı yakıştırmalar yapılır oldu. 12 Eylül 1980 öncesi koskoca ülkede rahmetli Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in hayali ihracatı ile o dönemde Bakan Tuncay Mataracı’nın yaptığı yolsuzluğu bilirdik. Özal’lı yıllarda ‘benim memurum işini bilir’ ile açılan kapılar bir daha kapatılmadı. 1989 yerel seçimlerinde solun büyük başarısını İZSU skandalında Ergün Göknel’in bugüne kıyasla karşılaştıracak olursak devede pire bile olamayan yolsuzluğu yerelde solu iktidardan etti. 1994 yerel seçimlerinde bu alışkanlıklar kesilmedi. O gün akbil vb. gibi yolsuzluklarını aklayan hakimler bugünlerde çok hatırı sayılır yerlerde mükafatlandırıldılar.
Hatırlarsanız o dönemde Refah Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, şimdiki AKP Genel Başkanı bir resim sergisinde “İşte bütün servetim bu yüzük. İstanbul’a hizmete hazırım”, 1999 yerel seçimlerinde, “Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir!” ve sonraki yıllarda ise “Hırsızlık babadan oğula geçer” demişti. 2002 sonrası yıllarda ise gemicikler, Wikileaks belgelerinde açıklanan bilgiler, Bakan Unakıtan’ın “Babalar gibi satarım” inatlaşması genel siyasette inatlaşa inatlaşa kontrol edilemeyecek ve sayısızca yolsuzluklar ülkemizin geçmiş tarihinde yerini aldı. 17-25 Aralık’ta yaşanan gerçekler kutulardaki açıklanamayan paralar, para kasaları, sıfırlamalar arkasından yolsuzluk yapmadığını hem iddia eden hem de istifa eden bakanlar ve yaşananlar havada kaldı. O dönemde darbe yapma girişiminde bulunmaya teşebbüs eden beraber yürüttüğü FETÖ terör örgütü hak ettiği cezayı aldı ve cezalandırılmaya devam ediyor. Peki o yolsuzlukları yapanlar… Atı alan Üsküdar’ı geçti mi? Yapanın yanına kâr mı kaldı? Önümüzdeki süreçlerde göreceğiz.
Bu kısa hatırlatmalar sonrası yazımızın başlığına gelince; geçtiğimiz günlerde birinci ve ikinci baskısı yapılan PARSEL PARSEL kitabı ve kitabın yazarı Murat Ağırel’den bahsedelim. Bu kitabın isim babası ülkemiz siyasetinin renkli kişiliği ağlayan, küsen, barışan, bazen lafını esirgemeyen Bülent Arınç’tır. Onun Melih Gökçek hakkında sarf ettiği sözlerden kaynaklandığına inanıyorum. Zaten kitabın içeriği de Melih Gökçek ve onun yolsuzluklarını kapsamaktadır. Hatırlayalım, 24 Mart 2015 tarihinde Arınç, kendisini “Paralel Devlet Yapısı PDY” olmakla suçlayan Gökçek’e, “Benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir. Paralel yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır.” diyerek yanıt vermişti. Arkasından da “Gökçek ile ilgili 100 konuyu 8 Haziran’dan itibaren ömrüm vefa ederse konuşmak isterim. O gün gelinceye kadar Ak Parti’yi yıpratacak bir işin içinde olmam. Ben bu cumartesi ve pazar konuşmalarımdan sonra benim aleyhimde yazı yazacak benim aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Kimin nerede havlayacağını kimin neler yazacağı kimin bizi itibarsız hale getirmek için hangi işlerde olacağını biliriz. Biz gözü açık adamız. Seçimlerde oy isterken bu yapının kucağına düşmüş, bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir. Zengin iş adamlarına okullar satmıştır. İmar planlarında değişiklikler yapmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar bu ağzından bu yapıyla ilgili bir tek kötü cümle çıkmamıştır. Çok zor seçimi kazanınca birilerine yaranmak için mücadele ediyor görünmektedir. Kanunun verdiği yerlerin hepsini iptal etme kaygısındadır. Mahkemelerde boğulmaktadır. Biz Ankara ve devletin imkanlarını onların kucağına bırakmadık” şeklinde sözlerini tamamlamıştır.
Murat Ağırel, bugün Yeniçağ gazetesinde köşe yazan Adanalı 42 yaşında bir ülke sevdalısıdır. Hem geçmişte hem de bugünlerde yapmış olduğu araştırmacı gazetecilik, 24 Ocak 1993 Pazar günü arabasına konan bomba sonucu katledilen Uğur Mumcu’nun çalışmalarını hatırlatıyor. Araştırmacı gazetecimiz son iki haftadır birçok kanalda bu kitabın içeriği hakkında çok şeyler anlatarak bu kitabı ülkemizin savcılarına emanet ediyorum dedi. Ülkemizin savcıları, sosyal medyada yazılı her şeyi suç duyurusu kabul ederek cumhurbaşkanına hakaretten on binlerce insanımızı yargı önüne çıkarırken, kitabın içeriğinde belgeleri ile yayınlanan usulsüzlük ve yolsuzluklar için bir tek savcı bile bugüne kadar dava açmış değil.
Bizleri yoldukları, bizleri yoldurmalarına yol veren siyaset yönetimi ve bu yönetimi iktidara getiren seçmen hala buna yol verdiği için bugün yoksuluz. Hanedan halkı ve saray, zengin ve mutlu, hane halkı yoksul ve mutsuz…