Ölmez ağaç zeytin bir kez daha tehdit altında. Türkiye’nin zeytinlikleri, bir kez daha madencilik faaliyetleri için yok edilmek isteniyor. Şu verileri öncelikle paylaşmak istiyorum. Türkiye, 2017-2018 sezonunda meyve veren 151 milyon 347 bin 628 zeytin ağacına karşın meyve vermeyen ağaç sayısı ise 26 milyon 583 bin 103 ve toplamda 177 milyon 930 bin 731 zeytin ağacına sahip bir ülke. Yine ağaç başına ortalama verim 13.4 kilogram, toplam zeytin üretimi ise 2 milyon 31 bin 244 ton. Bu zeytinin 455 bin 772 tonu sofralık zeytin olduğu istatistiklerde belirtiliyor. Türkiye 2020-2021 dönemi için rekolte sıralamasında dünyada 4. sırada yer alıyor. Zeytin ağacının tarihsel sürecine kısaca bakacak olursak, Eski Ahit'e göre zeytin, refahın ve bolluğun sembolüdür. Yalnız eski Ahit değil, tüm kutsal kitaplarda ve dünyada zeytin ağacı; kutsallığın, bolluğun, barışın, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür. Yine Manisa Kırkağaç'ın Bakır Mahallesi'nde bulunan bir zeytin ağacı ile ilgili Hollandalı araştırmacı ve arkeolog Ticia Verveer 2016 yılında ağacın kabuklarından örnekler alarak yapmış olduğu testler sonucunda bu ağacın 2000 yaşında olduğunu ortaya koydu. Arkeolog Verveer, 'Yani neredeyse Hz. İsa ile aynı yaşta bu ağaç" diyor ve resmi makamlardan bir dünya kültür mirası olarak ağacın korunmasını istemiş. Buna yakın birçok ağacın Akdeniz havzasında var olduğunu ve hala zeytin verdikleri bilgisini aktarmış. Zeytin ağaçlarının tarihsel sürecine bakıldığında oldukça ilginç ve ders verir mahiyette olduğunu görüyoruz.
ZEYTİNCİLİĞİN YOK EDİLMESİNE ARACI OLAN TARIM BAKANLIĞI
AKP iktidara geldiği 2002'den bu yana zeytin sahalarının imara, madencilik, sanayi faaliyetlerine açılması için tam 9 kez yasa, yönetmelik değişikliği gündeme getirdi ancak her defasında reddedildi. Anayasa ve de yasalardaki koruyucu hükümlere rağmen 2002 yılından beri sürekli gündeme gelen mevzuat değişiklikleri, doğayı ve tarımı korumaya duyarlı kesimlerin toplumsal mücadelesi ve hukuk mücadelesi ile defalarca yargı tarafından durduruldu. İktidar birkaç yandaş şirket için 'Buraları yok edeceğim' diyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan "Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile maden sahalarına denk gelen zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerinin yapılmasının yolunu açtı. Yasa değişikliği ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı zeytincilik sahaları ile ilgili karar veren bir kurum haline getirildi. Görevi zeytinciliği korumak, zeytin üretimini artırmak olan Tarım ve Orman Bakanlığı ise zeytinciliğin yok edilmesine aracılık yapan bir bakanlık haline getirildi. Her yerde yetişmeyen zeytin ağaçları ve yaşam alanları ne yazık ki rant alanı haline getiriliyor.
2 MİLYONUN EKMEĞİ 3-5 ŞİRKETE PEŞKEŞ
Artık bu talana bütün yurttaşlar "Dur, zeytin ağaçlarıma dokunma" deme zamanı gelmiştir. Öte yandan, zeytincilik sektöründe 500 bine yakın aile geçimini sağlıyor. Ortalama 4’er kişilik aile diye düşünürsek bu rakam 2 milyon kişinin doğrudan geçimi anlamına geliyor ve 2 milyon insanın ekmeği 3-5 maden şirketine peşkeş çekilmek isteniyor. AKP iktidarıyla tarım alanlarını, meraları, zeytinlikleri, ormanları korumak yerine enerji amaçlı kömür ve jeotermal faaliyetlerde belli şirketlere yönelik yeni imtiyazların gündeme getirilmesi halk "yeter artık. Bu kabul edilemez." diye tepki gösteriyor. Ben de toplumun birçok kesimi gibi, kanun değişikliğinde yer alan "‘kamu yararı’' kavramına, geçmişteki olumsuz uygulamaları anımsayacak olursak, zeytinliklerin geleceği adına ciddi bir tehlikedir ve bu yasa değişikliği kabul edilemez diyorum.
Madenciliğin çevreye etkilerini su, toprak, hava kirlenmesi, gürültü ve titreşimler, ekosistemlere verilen zarar ve çevre estetiğinin bozulması olarak özetleyebiliriz. Bir taraftan Antalya'da Rusya-Ukrayna çatışmasını durdurmak için iki ülke Dışişleri Bakanlarına zeytin dalını uzatan iktidar, diğer yandan barış ve huzurun simgesi olan zeytin dalını kesmek için yasa çıkartıyor. Bu ne perhiz? Bu ne lahana turşusu? Her dediğinin tersini yapan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu yüzden köylüsüyle kentlisiyle işçisiyle, bilim insanıyla hep birlikte zeytinliklere, ormanlara, doğasına, ekolojisine, börtü/böceğine kısacası yaşadığınız topraklara sahip çıkmalıyız.
EN GÖRMÜŞ GEÇİRMİŞ CANLI ZEYTİN AĞACI
Çoğu zaman köşe yazılarımda konu ile ilgili özlü sözleri paylaşmayı seviyorum. Çünkü daha önce ele aldığımız konularla ilgili yaşanmışlıkları, tecrübeleri, deneyimleri birkaç sözcük ve cümle ile anlatan bilge kişileri anmak ve anımsatmayı da doğru buluyorum. Köy edebiyatı hareketinin şiirdeki temsilcilerinden biri olan şair, eğitimci ve yazar Mehmet Başaran, yaşadığımız dünyada Roma'yı Bizans'ı yaşamış, en uzun ömürlü olduğu için en görgülü canlının zeytin ağaçları olduğunu da ortaya koyuyor. Ranttan başka bir şey bilmeyen aç, haris ve görgüsüz iktidarlar tarafından kurban edilmek istenmesine inat, yıllar öncesinden bakın nasıl güzel anlatmış zeytin ağaçlarını dizelerinde;
Ağaçların bilgesi, zeytindir kuşkusuz.
En çelimsizi bile kendini kabul ettiren bir ağırbaşlılık, bir suskunluk içinde. Yaşlarını bilen yok. Roma’nın, Bizans’ın izlerini taşıyor bazıları.
Zamanlar geçmiş, sahipler değişmiş, ama onlar gene kendi ölümsüzlüklerinde...
Gene kendi kendilerinin.”