Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni yasama yılının açılışıyla birlikte, bir anlamıyla 20 yıldır süren ama artık kabak tadı verdiği herkes tarafından kabul edilen dönemin son perdesi kurumsal siyaset anlamında da açılmış oldu. Beklenen seçimin yaklaşmasıyla ısınmaya devam eden siyasetin aktörleri de sahip oldukları toplumsal desteği artırmak veya güçlerini korumak için kendi gündemlerinde öne çıkan başlıkları kanun teklifi olarak Meclis Başkanlığı’na sunuyorlar.
Üç siyaset, üç teklif…
AKP - MHP ittifakı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) birer kanun teklifi ile bir bakıma kendi gündemlerini de Meclis’e sunmuş oldular.
AKP ve MHP’nin uzun süre üzerinde çalıştığı, kamuoyunda ‘sosyal medya düzenlemesi’ olarak bilinen ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), kamuoyunda “başörtüsü teklifi” olarak anılan, “Kadınların yürüttükleri mesleğin icrası kapsamındaki kılık ve kıyafeti giymek dışında herhangi bir zorlamaya tabi tutulmaması hakkında kanun teklifi”ni Meclis Başkanlığı’na sundu.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) ise okullarda bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su dağıtılması için kanun teklifi verdi. TİP Milletvekili Sera Kadıgil, "Ağır ekonomik kriz ve derinleşen yoksulluk nedeniyle çocuklar ne yeterli beslenebiliyor ne de okula gidebiliyor. Çocuklar ne sofrada ne okulda. Hem aç hem eğitimsiz” dedi.
Geçtiğimiz hafta “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılını Hangi Fikirlerle İnşa Edeceğiz?” diye sormuş ve Türkiye siyasetinin toplumsal sorun, talep ve ihtiyaçları karşılayabilecek fikirlerle sürdürülmesi gerektiğine işaret etmiştik.
AKP-MHP İttifakının toplumun baskılanması, sindirilmesi ve susturulması amacıyla basını ve sosyal medyayı tahakküm altına almaya çalışması elbette anlaşılır bir durum. Sorunlarını çözemedikleri ve ihtiyaçlarını karşılayamadıkları toplum gerçeklerden uzak olsun, hak talep etmesin istiyorlar. İstibdatın bekası sansür ile tahkim edilmeye çalışılıyor.
Diğer yandan ise CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “helalleşme” pratiği toplumun farklı kesimlerine yayılarak, Erdoğan sonrası dönemde artık farklılıkların insanları birbirine düşmanlaştırmadığı bir toplumsal barışı örmeye çalışıyor. Bunun bir uzantısı olarak CHP’nin Meclis’e sunduğu “Başörtüsü” teklifi, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme kararlılığının tüm toplumsal gerilim başlıklarında cesaretle süreceğini kanıtlıyor. Belki herkesten kabul görmüyor, destek almıyor ya da bazılarımız tarafından anlaşılamıyor ama yeni bir siyaset pratiği gelişmeye devam ediyor.
Diğer yandan TİP’in sunduğu teklif ise belki de en yakıcı sorunlardan yoksulluk, gıda krizi ve eğitim başlıklarına değinen acil bir müdahale önerisini ve talebini teşkil ediyor. Ancak, eğitim gören çocukların en azından bir öğün ücretsiz yemeğe erişimini talep eden bu teklif bu haliyle sadece soruna işaret eden ve “devletten bekleyen” bir niteliğe sahip.
Toplumsal sorunların ve taleplerin toplumsal fikirlerle karşılanması şeklinde tartışmaya başladığımız yaklaşımı bir adım daha öteye götürerek bir toplumsal siyaset pratiği önermenin mümkün olduğunu düşünüyorum.
Evet, varsın AKP-MHP ittifakı sorumlusu oldukları sorunların üzerini kapatma hevesiyle istibdatın bekasını sansürle tahkimata uğraşsınlar…Toplumsal helalleşmeyi siyasi hesaplaşmayla birleştirebilen bir muhalefet, sokakta kaynattığı tencerelerle okullardaki öğrencilerin tabaklarını yemekle doldurabilirse; işte o gün verilen kanun tekliflerinin arkasındaki toplumcu fikirler devlet politikasının en tepesinde yer bulacaktır.