1090 yılında İran’ın kuzeyindeki Alamut Kalesi’ni fetheden Haşhaşilerin kurduğu dini tarikat örgütü ilk terör örgütü olarak kabul ediliyor. Haşhaşilerin amacı Büyük Selçuklu devletini yıkmaktı.
Yıllar içinde terör giderek çeşitlendi. Ulusal (ülke içi) terörizm, uluslararası terörizm, devlet terörizmi, devlet destekli uluslararası terörizm, etnik terörizm gibi birçok alanda yayıldı.
Terör ve terörist algılaması ülkelerin çıkarlarına göre değişiyor. Bazı ülkeler teröriste gerilla diyerek, sanki kurtuluş savaşı vererek devlet kurmayı amaçlayan silahlı gruplara arka çıkıyorlar. Finans desteği, silah yardımı ve askeri eğitim veriyorlar.
Terör demek adam öldürmek demek. Terör örgütlenmesinin 1900’lerin sonlarına doğru daha acımasız olduğunu gözlemliyoruz. Haşhaşiler gibi “sadece” liderleri, devlet temsilcilerini hedef alan Asala, halkı hatta çocukları öldürmekte tereddüt etmeyen PKK bunların iki örneği.
Oysa geçen yüzyıldaki tartışmalarda sivil halkı, özellikle kadın ve çocukları terörün dışında tutan bir yaklaşım vardı. Batılı ülkeler tasarladıkları yeni terör örgütlerinde şiddeti daha yoğunlaştırdılar. El, kol, kafa kesmeler, insan yakmalar olağan işlermiş gibi tüm dünya medyasına servis edildi.
El- Kaide (1988), Taliban (1994) acımasızca halkı öldürdüğü için toprak kazandı, güçlendi. Arap Baharı adlı ABD projesinin 2011’de uygulamaya konmasından sonra, yeni terör örgütleri ortaya çıkarıldı, bazıları geri plana çekildi. Irak ve Şam İslam Devleti, IŞİD (2013) bunların başında gelir.
Süreç içinde IŞİD zayıfladı ama bu arada gerek mezhepsel gerekse ideolojik olarak Suriye’de birçok örgüt peydahlandı. Yerel gözükmekle birlikte, hizmet ettikleri alanlar Batının istediği alanlar. Bu örgütlerin terör girişimlerinde hedef kitleden ne kadar öldürürlerse o kadar güçlü imajı verirlerken, kendi elemanlarının da ölmesinden en ufak şekilde rahatsız olmamaktadırlar.
7 Ekim’de Gazze bölgesinden İsrail’e yöneltilen binlerce füze ile başlayan saldırının tarafları belli. Bir tarafta Hamas, diğer tarafta Netanyahu hükümetinin İsrail’i. Zamanında Yaser Arafat’ın El Fetih teşkilatına karşı Hamas’ı destekleyen kimdi?
Yaser Arafat 1959’da El-Fetih’i, Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi’ni kurdu. Hamas, İslami Direniş Hareketi 1987’de kuruldu ve aldığı desteklerle Filistin Parlamentosunda çoğunluğu ele geçirdi. Daha sonra bölgede sürekli hale getirilen direniş ve çatışmalarla 7 Ekim’e kadar gelindi.
Yaşanan yaklaşık bir haftalık savaş sürecinde Gazze’de neredeyse her bina bombalanıyor ve Netanyahu, “Gazze’de bina değil, çadır olacak” diyor. Bu ne demek; 2 milyondan fazla insan çadıra muhtaç olacak. Amerikanlıların desteğiyle Mısır’a mı sürülecek yoksa Ürdün’e mi?
Kanımca Gazze yıkılacak, yeniden inşa edilecek, İsrail’in topraklarına katılacak.
Hamas saldırı ile İsrail’den toprak alamayacağını bilmiyor mu? Hamas silahlarla bir intihar hareketi yaptı. Hamas liderleri sığınakta iken, gençler saldırdılar, öldürdüler ve öldüler.
Barış içinde yaşama ortamı yapılamadığı, sağlanamadığı için bir insanlık dramına tanık oluyoruz. Bu dram yıllarca sürecek.