Teknolojiyi kullanmak deyince elinde son model bir telefon, pahalı bir bilgisayar ile başkalarına hava atmayı anlıyoruz. Tabii lüks arabalar bunun bir başka yönü, hele bir de kurşun geçirmez camları olursa…

Oysa teknoloji deyince satın aldığın değil, ürettiğin teknolojiden söz ediyorum. Yıllardır yazarım; teknolojide dünyanın önde gelen ülkeleri arasında olamıyorsan, teknolojide ileri olan ülkelere teslim olmak durumundasın…

TÜİK veri portalından alınan bilgiye göre (16 Kas 2023): Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcaması 2022 yılında bir önceki yıla göre 97 milyar TL artarak 199 milyar TL'ye yükseldi. Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcamasının GSYH içindeki oranı 2021 yılında %1,40 iken, 2022 yılında 15 trilyon 12 milyar TL'lik GSYH içindeki oranı %1,32 oldu.
Görece Ar-Ge harcamamız 2022 yılında düştü. Ancak hükümet programlarında hedefimiz sürekli yüze 3 olarak yer alıyor. Bu hedefe mutlaka ulaşmalıyız, yani Ar-Ge yatırım harcamalarını artırmalıyız. Mümkünse daha fazla yatırım yaparak dünya devleriyle aramızdaki farkın açılmasını önlemeliyiz.

Türkiye 2023 yılındaki 1 trilyon 24 milyar dolarlık GSYH'sı ile dünyanın 17'nci büyük ekonomisidir. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ar-Ge harcaması ise 750 milyar dolar. Yani bizim ulusal bütçemizin yüzde 75’i kadar. Amerika bunun için büyük. Dünyanın en parlak beyinlerine burs vererek onların buluşları ile ileriye gidiyor.
Yaşamsal gösteriye dönersek, aldığımız her bilgisayara yüklediğimiz Microsoft yazılımı için Bill Gates’in cebine para koyuyoruz. Kullandığımız fiyakalı iPhone telefonu için de yine Amerikalıların cebine para koyuyoruz.

Pager denilen çağrı cihazları da Amerikalıların.  Cihazın yapısı, yazılımı da onların.  Düşük profilli teknoloji kullanarak dijital yönden izlenmekten kaçmayı hedefleyen Hizbullah onlardan ürün aldı.  Aldı da ne oldu? Binlerce kişi patlayan çağrı cihazlarından yaralandı, 12 kişi öldü.  Ertesi gün ölenlerin cenazesinde bu kez telsizler patlatıldı, 30 ölü daha. Savaşın şakası yok.  

Demek ki, çağrı cihazları da telsizler de uzaktan ulaşılabilir cihazlar. Kullandığımız cep telefonları bizi dinliyor. Aradığımız ürünlerle ilgili reklamlar anında sosyal medyamızda karşımıza çıkıyor. Üstelik bunu yapay zekâ teknolojisi ile otomatik olarak yapıyorlar, yaptırıyorlar…

Türkiye’nin kurtuluş savaşı sonrası gelişmesi ve mazlum ülkeler için örnek ve önder duruma gelmesinden rahatsız olan Batılı ülkeler “hain” planlarını uygulamaya koydular. Birincisi ülkenin bölünmesi için ayrılıkçıların ortaya çıkarılmasıdır. İkincisi de iç işbirlikçiler.  

Türkiye Cumhuriyeti’nin geri kalması ve parçalanması için “dahili bedhahlar” halkı yalan dini söylemlerle uyutmanın peşinde. Bazı ahmaklar da işbirlikçi olarak, Ay yıldızlı al bayrağımıza ve İstiklal Marşımıza bile karşı. Keşke Yunan kazansaydı diyen Fesli Kadir olarak bilinen gibi devşirme ajanlardan geçilmiyor. Medyada, üniversitelerde böyle insanlar dolu. İşleri güçleri Türkiye’nin ileri gitmesini sağlayacak araştırma, geliştirme, tasarı konularını sekteye uğratacak çabalara girişmek. Ulusal bütünlüğü paramparça edecek senaryoları kitlelerin kafasına sokmak.

İnsanımız gerçekten zeki, çalışkan ve üretici. 1920’lerde uçak yapan Türk insanına engel oldular. İnsanımız bugün İHA, SİHA, uydu, roket gibi birçok teknolojik ürünü yapabiliyor. Teknofest’e ilgi gösteren milyonlarca Türk gencinin yakın gelecekte daha büyük katkısını göreceğiz.
Sanayi casusluğu ve savaşında birçok ASELSAN mühendisinin kaza süsü ile öldürüldüğüne tanık olduk. Benzer bilim adamı suikastı sürüyor.
Ayakta kalmak istiyorsak birbirimize daha sıkı sarılıp, teknolojide çok daha ileriye gitmeliyiz.