İktidar ve muhalefet farklı gündemler yaratmaya, ülkedeki ve dünyadaki olayları yorumlarken de aralarındaki farklılıkları vurgulamaya özen gösteriyorlar.

Muhalefet genelde Kurtuluş Savaşımız başta olmak üzere, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra geliştirilen değerlerin üzerinde duruyor, örnekler veriyor. Muhalefet partilerinin iktidar uygulaması ise, CHP-MSP hükümetinin 10 aylık icraatı döneminde yapılan Kıbrıs Harekâtı. 

Muhafazakâr iktidarlar için en uygun propaganda dönemi Ramazan ayının başlangıcı ile Kurban Bayramı’na kadar geçen yaklaşık 3 buçuk aylık süredir. 

Siyasal tartışma dönemlerine yıllık döngü açısından bakarsak; yaz aylarında sakin geçen siyasal ortam, sonbahardan yılsonuna dek sürer. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 10 Kasım Atatürk’ü anma gününden sonra, TBMM’de başlayan bütçe görüşmeleri muhalefet partilerine kamuoyuna mesaj verebilme olanağı sağlar. Bütçe görüşmelerine eskiden televizyonlar ve basın fazla yer verirdi. Bu dönemde yandaş basın etkin olmasına karşın, bütçe görüşmelerinde muhalefete sınırlı da olsa zaman ayırıyor. Muhalefet bütçe görüşmeleri sırasında sözlü anlatımın yanında eylem yapma fırsatını da buluyor. Muhalefetin bütçe görüşmelerindeki söylem ve eylemlerinin kamuoyunda ne derecede yansıma bulduğunu zaman gösterecek. Ancak iktidar açısından görünen o ki, Türkiye’deki ve bölgedeki siyaseti iktidar başarıyla yürütüyor görüntüsü var. 

Muhalefet partilerinin halkın sorununu, özellikle ekonomik sıkıntıları, kitlelerin yoksulluğunu, gelecek kaygısını dile getirmesi önemli. Ülkede iş bulma, iş seçme sorunu var. Aileler çocuklarının eğitimi ve geleceği açısından sıkıntılı. Halkın önemli bir kesiminin okula giden çocuklarının gıda yetersizliği yaşadığı da biliniyor.

Medyada yer alan bu konuları gündemde fazla tutmamak için iktidarın elinde büyük imkanlar var. Birincisi iktidarın taşıdığı “tek kişilik tam yetki” gücü. İkincisi de etkin yandaş medya.

Yeni sistemde bir cumhurbaşkanı yardımcısı ile 17 atanmış bakan var. Birçok kurum, kuruluş da Cumhurbaşkanına bağlı. Peki bu durumdan ne çıkar derseniz; sarayda oturan bir ekip her gün 50’ye yakın bakanlık, kurum ve kuruluşların başarılı etkinliklerini anlatan haberleri ile düzenli olarak yandaş medyayı besliyorlar.  Erdoğan’la ilgili ulusal ve uluslararası “liderlik” ve etki haberleri de cabası. Buna “yandaş hocalar, gazeteci ve yazarlar” ile birçok yandaş kuruluşun “dönerli” programlar yaparak kamuoyunun ilgisini yönlendirdiğini de eklersek, iktidar tarafında portföy zengin. 

Böyle bir yapıda muhalefet kendini kitlelere anlatmak için nasıl bir çıkış yolu bulabilir acaba? Belediyelerin gelirlerine “kararnamelerle” el konduğu, bazı belediye yöneticilerinin öyle veya böyle görevden alınarak kayyım ile yönetimin iktidar tarafına geçtiği ortamda siyaseti yürütmek kolay mı? 

Kolay veya değil, fakat ulusal çıkarlar ve geleceğin şekillendirilmesi açısından bakarsak kolay gözüken zor, avantajlı gözüken riskli durumlar var. İktidarın söylemi ne kadar doğru bunu bilemiyoruz. Ülkedeki terörist eylemleri durdurmak hatta yok etmek çok önemli. Teröristlere nefes aldırmamak önemli. Yurt içi ve yurt dışı basın da Suriye’de yüz bin kişilik terörist ordusu var diyor, bazı kaynaklar da150 bin diyor.  Tabii ki hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil, ancak IŞİD de DEAŞ da bazı diğer örgütler de Batılı ülkeler tarafından kuruldu. Bu örgütlerde Taliban’dan tutun, her türlü örgütten adam vardı, Hristiyanlar bile… Örgütler değişiyor “adamlar” aynı…

Şimdi Suriye’nin içerisinde 30 kilometrelik bandı terörden temizledik deniyor ama Amerika’nın kamplarındaki teröristleri kontrol için insansız hava aracı bile kullanamadığımızı, İHA’nin ABD askeri güçleri tarafından düşürüldüğünü anımsıyoruz.

Bugüne gelince, birdenbire 40 bin canımızı, asker, polis, öğretmen, inşaatçı, kadın, bebek demeden alma talimatı veren bir terörist başının şimdi “çözüm” gibi gösterilmesi riskli değil, tehlikeli. 

Sık sık yineliyorum, yine söyleyeyim; ülkemizde barış içinde huzurla yaşamak istiyoruz. Komşularla veya yurt içinde teröre, şiddete olanak verecek siyasi yaklaşımlardan mutlaka kaçınmalıyız.