Emekli maaşlarındaki artış yıllık enflasyon dikkate alınarak yapılıyor
Asgari ücretteki enflasyon kaybının karşılanmasında da aynı hesaplama yapılıyor. Hükümetler yıllık enflasyona refah payı ekleyerek emeklilere ve işçilere nefes alma olanağı sunuyordu. Bu “gelenek” şimdi tarih oldu.
Yıl içinde gerçekleşen enflasyon kadar ücret ve maaşlarda artış yapılması, bir yıl önceki maaş veya ücrete “eşdeğer” bir rakamı ifade eder. Ülkenin parasının satın alma gücünün düşmesi bunun dışındadır. Onun için refah payı eklenmesi ile kayıplar görece karşılanır. Yani yapılan zam değil, yıl içerisinde ücretli veya emeklinin kendi maaşından karşıladığı paranın bir yıl sonra ödenebilir hale getirilmesidir.
Yapılan atamalarla TÜİK yönetimi, asgari ücreti olabildiğince düşük göstermeye çabaladı. Bir iddiaya göre açıklamadıkları nihai tüketim mağaza, market veya dükkânlara önceden haber verilerek aylık enflasyon için veri toplanırken fiyatlar düşürülüyor ve bu da resmi açıklamalara yansıyor. Bu nedenle de TÜİK ve Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı enflasyon rakamları arasında bariz bir fark oluyor.
2024 yılı enflasyonu için ENAG’ın açıkladığı rakam yüzde 78, TÜİK’inki ise yüzde 46 olacak. TÜİK’i esas alsak bile asgari ücretteki artış yüzde 46 olmak durumunda iken, sonuç farklı oldu, asgari ücrete yüzde 30 zam yapıldı
Evet, 2025 Yılı için asgari ücrete yüzde 30 zam yapıldı. Mühendis olduğum için bir vurgu yapayım: Gerçekte zam oranı yüzde 29,992, yüzde 30’un altında. Her ücretliden 60 kuruş hazineye kalıyor. 15 milyon ücretliden ayda 10 milyon, yılda 120 milyon lira yapar. Oysa matematik hesabında yarıyı geçen küsurat yukarıdaki rakama tamamlanır, yani 60 kuruş geriye uyarlanacağı yerde yukarıya tamamlanmalıydı. Asgari ücret 22 bin 105 lira olmalıydı. Şimdi 120 milyon lira hazineye gitti.
Gelelim Erdoğan’ın açıklamasına. Erdoğan acilen bir sosyal medya paylaşımı yaptı: "Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözüne bir kez daha sadık kaldık." Bu açıklamayı yandaş medyaya talimat olarak kabul etmek daha doğru olacak. Halka “Reis sizi yine enflasyona ezdirmedi” programları yapılacak, izleyeceğiz.
Halkı enflasyona ezdirmemek için zamların gerçekleşen enflasyondan yüksek olması gerekmiyor mu? Sanırım 6 aydır, bu yaz yapılmayan “enflasyon ayarlaması” yerine “beklenen enflasyon” sloganına yapışan yandaşlara bakarsak programların nasıl gelişeceği belli. Uygulamada gerçekleşen enflasyona karşı ücret ve maaşların korunmasını bir yana bırakıp, beklenen enflasyona göre düzenleme yapılacak derseniz, geçmiş kayıpları iç etmiş olursunuz.
Yıllık enflasyon ENAG’a göre yüzde 78, TÜİK’e göre yüzde 46. Ekonomist olmaya gerek yok. Bakkal hesabı yapanlar TÜİK rakamı kadar, yüzde 46 ücret artışının normal olduğunu söyleyecektir.
Bu hesabın yerine yüzde 46 enflasyon karşılığı zam değil, yüzde 30 zam yapılmasının farklı bir hesabının, beklentisinin olması gerekir. Birincisi yoksulluğun derinleşmesi ve yandaşlara sermaye aktarımının sürdürülmesi. İkincisi, seçim atmosferine girmeden önce halka dağıtılması olası bazı kaynakların şimdiden toplanması. Böylece seçim kararı alındığı zaman “sizi hep koruduk, kolladık” demenin bedelini ödeyecek noktaya gelmektir.
Dünya 5’ten büyüktür, Türkiye Türkiye’den büyüktür. Yeni slogan “30, 46’dan büyüktür.”
Yanlış mı? “Faiz sebep, enflasyon sonuç” diyen için 30, 46’dan büyüktür, 78’den de büyüktür.
Allah kabul etsin!