23 Ekim 2024’te Tusaş’a canlı bomba ve terör saldırısı düzenlendi. Terör grubu gasp ettikleri şoförü öldürüp aracın bagajına koyuyor.

Tusaş giriş kapılarının birine gelince araçtan inen ilk terörist bir tarafa yürüyor, biraz sonra büyük bir gürültüyle patlıyor. Ya kendi kendini patlatıyor ya da diğer iki teröristten birisi. Kalan iki kişi güvenlik elemanları o tarafa yönelince camlı giriş kapısından içeri girip, bu kez içeriden dışarıya ateş ediyorlar. Tam Hollywood polisiye dizisinden bir bölüm gibi.

Sonra güvenlik güçlerimiz geliyor, çatışmalar şehitlerimiz, yaralılarımız var, teröristler de ölü ele geçirildi.

Televizyon başında haber almaya çalışırken, yayın yasağı geldi, sosyal medya kapatıldı. Depremde yaşadığımızdan daha sıkı bir uygulama. Dezenformasyondan sorumlu kişi Erdoğan’ın yanında Kazan’daki Brics toplantısında Putin ile yapılan toplantıda dikkat çekmek için öne, yana eğilirken sosyal medya kapatma kararını kim verdi? Neden bunu söylüyorum, çünkü bazı televizyonlar olayla ilgili bir gelişmeye ulaşamıyor. Yorumcu ne diyor? İkiden fazla terörist var, rehinelerden söz ediliyor deyince içimiz sızlıyor.

Tek başına bando. Bakanlar olay yerine gidiyor, bedelini misliyle ödeteceğiz diyor, ancak ne oldu, kim öldü, kim yakalandı bilgisi yok.
Bu konuya olay ve çevresinin dışına çıkarak bakmak gerek.
Şöyle bir kronolojik yaklaşım yapalım:
9 Ekim 1998'de Öcalan Suriye’den sınır dışı edildi. (12 Eylül 1980’den kısa bir süre önce Suriye’ye giden Öcalan, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in tepkisi ve Silahlı Kuvvetlerimizin kararlı hareketi ile, Hafız Esad'ın kararıyla Suriye’den yollandı)  
16 Şubat 1999 Öcalan Türkiye’ye getirildi.
Türkiye Öcalan’ı konuşurken Fethullah Gülen 21 Mart 1999’da yani yaklaşık bir ay sonra tedavi olmak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti.

Aradan 25 yıl geçti.
20 Ekim 2024’te Fethullah Gülen vefat etti.
22 Ekim’de Devlet Bahçeli Öcalan’ı TBMM’de DEM Partisinin grubunda konuşmaya davet etti. (Devlet Bahçeli 15 Ekim’deki MHP grup toplantısında İmralı Cezaevi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a seslenmiş "Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin" çağrısında bulunmuş ama kamuoyunda gereken ilgiyi bulamamıştı.)

23 Ekim’de Tusaş’a terörist saldırı yapıldı. Bu arada Erdoğan Rusya’nın Kazan kentinde Brics toplantısındaydı.
Özetle 25 yıl önce Öcalan gündemde ön plana çıktı, Fethullah Gülen kaçtı.

25 Yıl sonra Fethullan Gülen öldü, konuşulmasına fırsat verilemeden Öcal yeniden gündeme geldi.
Türkiye Fethullah Gülen’i şimdi konuşmuyor.  

Amerikan iç istihbarat örgütü FBI kendi resmî sitesinde açık açık Fethullah Gülen Örgütü ile beraber çalıştıklarını açıklamış, daha sonra bu bilgi siteden kaldırılmıştı. Fetö okullarının orta Asya ülkelerinin CIA  ajanlarına çalışma olanağı sağladığı ve eleman temininde kullanıldığı biliniyor.

Saddam gibi bir CIA tetikçisinin Suriye’den sonra Irak devlet başkanlığına getirilmesi ve 25 yıl sonra asılması olayı gibi bir senaryoyu yaşadık. MİT ile başlayan serüveni ile “ayrılıkçı” politikaları ile ön plana çıkan ve şimdi CIA ile ilişkisi olan Öcalan için senaryonun yeni aşamasındayız.

Burada “figüranlar” kimler, Türkiye Cumhuriyeti’nin  bağımsız ve üniter devlet olma ideallerinden sapmayan insanlarımız kimler?  Bunları izleyeceğiz.