Türkiye tehdit atlında dedi, bir hafta sonra pamuk eller cebe dedi.
Özgür Özel Erdoğan’a yanıt verdi. Önce tehdit filan yok, halkımız rahat dedi. Sonraki pamuk eller cebe çağrısı için de damat için para topluyorsun gibi bir tepki gösterdi.
Halka savunma sanayi fonu için getirilen vergiler tepki çekti. İktidar bu vergilere iktidar katkı payı diyor. Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz nerede ise yemin ederek, bu paralar bütçeye değil fona gidecek diye haykırdı. Vatandaş buna inandı mı, sanmam.
Peki, neden vergi değil de fon katkısı şeklinde para toplanıyor? Vergi olunca Sayıştay denetçileriyle raporlanacak ve meclis denetimi uygulanacak. Fon olursa denetim dışı. Fonlar bir de Varlık Fonuna aktarılırsa tek sahibi Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Fonda biriken paralar savunma sanayiine destek olunacak. Kimlere? Tabii ki öncelik Özgür Özel’in tarif ettiği kişilere muhtemelen.
Kanun teklifine göre kredi kart limiti 100 bin lira ve üstü olan kişilerden Ocak ayının 5’inde 750 lira alınacak. Vatandaş buna büyük tepki gösterdi. Kredi kartı limiti yüksek olanlar kart limitini 99 bin 999 TL’ye düşürmek için bankalara başvurmaya başladı.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici daha önce kanun teklifini eleştirenleri suçlayıp "Bunlar Türkiye ile Yunanistan karşı karşıya geldiğinde Yunanistan’ı savunurlar, Batı’yı savunurlar, Ermenistan’ı savunurlar" demişti. Limit düşürülme girişimine de bu kişilerin kartları iptal edilsin diye ortaya atladı.
Ne diyelim? Ne deseler batıyorlar, komik duruma düşüyorlar. Sonuçta karttan para almak teklifini geri çektiler. Göz diktikleri kartlaradan bir başka yöntemle para almaya çalışacaklar.
Sosyal medyada paylaşılan şu mesaj anlamlı: “Savunma sanayisine destek olmak istiyorsanız 300 araç 500 koruma ile camiye, 5 uçakla yurtdışına gitmeyeceksiniz.”
Mizahi bir yaklaşım ama, bir hafta önce tehlike var deyip, bir hafta sonra para toplamakla savunma sanayi güçlenmez. Uzun dönemli politika ve destekle bu sektörde ilerlemek mümkün. Kuşkusuz savunma sanayii güçlü olan ülkeler uluslararası arenada yarışabilirler. Ancak bunu yapmak için sadece silah almak, üretmek değil, yeni teknolojilere yatırım yapmak da gerekir. Güçlü teknoloji sahibi ülkelerle de ortak yatırım yaparak bu alanda daha hızlı yol almak olası. İkili ilişkilerde başarı sağlamak ise ayrı bir incelik konusu.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa’nın 3. maddesinin değiştirilmesi önerisi ilginçti. Hüda-Par önerisine destek gibi göründü. Sonra “yanlış anlaşıldık” diye yan çizdi.
Halkın gösterdiği tepki nedeniyle mi önerinin yanlış algılandığını söyledi yoksa yeniden gündeme getirmek için rafa mı kaldırıldı? Burası muamma. Ancak muamma olmayan bir konu var ki, Türkiye’yi bölmek isteyenlerin geldiği bu aşamada Anayasa değişikliği ile sistemin işlemez hale getirilmesi ve iç çatışmalara altyapı hazırlanması gibi bir kaygıyı taşıdığımı söylemeliyim.
Bir kadının sokak röportajında söylediği sözleri anımsayacaksınız: eskiden doktordan randevu alamıyorduk, şimdi doktor dövüyoruz diye övünmüştü.
Daha önceleri gözbebeğimiz olan güvenlik güçlerimize saygıda kusur etmeyen kitlelerin yerine, polis amirine hakaret eden iktidar partisi yöneticileri, bugün polislere ateş eden onları öldüren, bıçaklayan psikopatlarla dolu bir ortama geçtik. Gelecek günlerimizde daha dikkatli olmalıyız. Güvenlik güçlerimiz ülkemizin temel direklerinden birisi.
Erdoğan yine sıkıştı diyoruz ama iktidarda ne oyun biter ne de gündem değiştirme metotları.
Türkiye üretim konusunda, özellikle sanayi ve tarım konusunda üretim alışkanlığını geliştirmedikçe, gittikçe daha teslimiyetçi bir döneme doğru gideceğiz.