Geçenlerde bir satış için benim kağıt üstündeki ortaklığımla ilgili imzaya ihtiyaç duyuldu.

Bu sayede öğrendim ki ben meğer icralıkmışım!
Bana bunu telefonda bildiren hiç tanımadığım emlakçı dahil, bunu duyan yakın uzak herkese karşı kendimi acayip mahcup hissettim.
Bildiğin utandım.
Hatta ve hatta ağladım!
Emlakçı hanımefendi şahit. Evet biliyorum ben biraz abartıyorum. Ama bir Aslan kadınıyım. Hayatımda dram olmazsa sıkılır bizzat kendim yaratırım.
***
Çeşme Vergi Dairesine nasıl koşturduğumu bilemedim.
Benim bildiğim borcum falan yoktu ve varsa da bu ayıp bir durumdu.
Dediğim gibi hem mahcup olmuş hem de panik yapmıştım.
Birkaç memur masasına top gibi atıldıktan sonra durum anlaşıldı.
Bana oturduğum ev ile ilgili vergiyi yatırdığımı ama kendilerinin bunu sistemden düşmeyi ‘atladıklarını’ söylediler!
Küçük bir meblağ imiş yatırmasam da bu kadar panik yapmamam ve üzülmemem gerek yokmuş, öyle dediler.
Ama üstüne basa basa yazıyorum borcum olduğunu öğrendiğim an çok utandım ve üzüldüm.
***
Sonra eve geldim Dilan Polat’ın stroylerini izledim.
Oh içime bir ferahlık çöktü, dedim ki Öncel boşuna kendini yıprattın. Bak bu vergi borcu dediğin şey hiç de yüz kızartıcı bir suç değilmiş.
Kadın kaldığı yerden aynen devam.
Elinden bir saniye düşürmediği telefonuyla lüks hayatını yine saniye saniye görüntülüyor.
Evin önü yine korumalarla, lüks araçlarla dolu. Evdeki hizmetli sayısı her gün yavaş yavaş artıyor.
Önce tüm pırlantalarımı sattım derken, her gün bir parmağına daha ışıltılı yüzük takıyor.
Alışveriş çılgınlığı da aynen devam.
Ama sorsan o çok hasta ve tüm bu saydıklarımı eşi dostu karşılıyor!
Yersen.
***
Yemiyoruz. Ama adalete olan inancımızın ışığı artık tamamen söndüğü için de gözümüz kararıyor, önümüzü göremiyoruz.
O paylaşımlar içinde beni şahsen en rahatsız eden çocuklarıyla ilgili yaptığı paylaşımlar. Kızları Allah’tan o evdeki en aklı başında insan. Israrla annesinin onu görüntülemesine karşı çıkıyor.
Ama küçük olan garibim her haliyle ortada.
Kadın bir çok şeyi bilmediği gibi akran zorbalığı denen kavramı da bilmiyor.
O kadar kendine odaklı yaşıyor ki çocuklarının yarın öbür gün bu paylaşımlarla ilgili arkadaş çevresinde yaşayacağı alaylardan, zulümlerden haberi yok.
En son lüks evlerini hamamında yıkanırken çekti attı çocuğun videosunu. Ama artık çüş be kardeşim!
***
Bir de iki yeni şarkı daha çıkaracakmış onların demolarını dinletip duruyor.
Size sözlerini yazıyorum. Okurken sinirlerinize hakim olun:
“Keyfimi bozamaz üç beş hokkabaz
Asilin halinden, olmayan anlamaz
Enerji tavan yerimde havam.
Susarım kalitemden ağzımı bozamam.
İçimi biliyor Yüce Yaradan.”
***
Bu, önümüzdeki günlerde tv ekranlarından bol bol duyacağınız ilk şaheserin sözleri.
Şimdi de diğer muhteşem eserin güftesi:
“Bu oda bir felaket
F tipi nezaret
Her gün için çektim duvarına bir işaret
Tıka basa kasvet
Ben suçsuzum anne ne olur beni affet.”
***
Bu şarkıları kim yapıyor derseniz o konuda da şöyle bir duyum aldım.
Özellikle gençlerin çok sevdiği isimlerden biri yüklü bir ücret karşılığı yapmış bu şarkıları.
Ama anlaşmaları şöyle imiş, isminin gizli tutulmasını istiyormuş.
O da utanıyor zaar. Ama işte ekmek kapısı, onu da anlıyorum.
Yani bu ülkede utanma duygusu olan bir avuç insan olarak kaldık öyle baş başa.
Özellikle devlete karşı işlenen suçlardan çekinen.
Oysa ki kadın bas bas anlatıyor işte…
Yaşadığımız ülkede:
Vergi kaçırmanın cezası yok.
Sahte fatura kesmenin cezası yok.
İkinci hesap tutmanın, soğuk cüzdana para aktarmanın cezası yok.
Yakalanırsan da ödersin para cezasını, sonuçta utanması yok.
Pardon kimdi hokkabaz?