Şurada yılbaşı akşamına neredeyse iki hafta kaldı ve şimdiye dek tek bir kişiden bile ‘yılbaşında n’apıyorsun?’ sorusu gelmedi.
Gerçi bana kimse sormaz.
Benim yapacağım belli.
Evimden çıkmam ben, bunu herkes bilir.
Ama en azından eş dosttan planlarını duyar dinlerdik. Bu yıl ilk kez kimseden çıt çıkmıyor.
Her konuda olduğu gibi yeni yıl coşkusu da içimizde patladı sanki.
***
Yine de kendimi zorlayıp Lucie’nin hediye ettiği Noel temalı terliklerimle çarşı pazar geziyorum birkaç gündür.
Dijital platformlarda ne kadar Noel, yılbaşı konulu film varsa izliyorum.
Gerçi hemen hepsi de romantik komedi. İzledikçe iyice ayar oluyorum.
Yıllarca hayal sattılar çünkü bize.
Aşktı meşkti, sevgiydi…
Sevgi neydi, emekti, falan…
At yalanı seveyim inananı.
Yok aşk falan…
Yani artık yok.
İnsanların, daha doğrusu bazı şerefsiz insanların ki sayıları biz enayi sporlardan çok daha fazla, artık başka tenlere, kendileri gibi gevşeklere ulaşma şansları o kadar arttı ki… Ortada ne aşk kaldı ne sevda.
Sadakat kelimesi birkaç nesil sonra unutulup gidecek.
Bir tuşla istediğim tipte kadın, adam kapında…
Aman neyse sevgilisi, karısı, kocası flörtü olanlar düşünsün….
Ben kapattım o defteri.
Bu yaştan sonra kimsenin telefonunun peşinden koşamam.
Takip programı mı yükleyeceğim allasen?
Bir de artık telefonlar bu tavşan kılıklılara yarayan yeni sürümler geliştirip duruyorlar biliyorsunuz.
Her bölüme ayrı şifre koyabiliyorsun artık.
Hatta bazı konuşmaları öyle şifreleyip gizliyorsun ki, telefonunu kurcalayan senin Merve’yle kırıştırdığını görmüyor çünkü Merve’yi komple şifreleyip gizliyorsun.
Aman yahu dediğim gibi hiç uğraşamam artık bu işlerle…
***
Diyeceksin ki bakma, ilgilenme, bir haltlar yiyorsa nasıl olsa düşer önüne… Onu da yapamam.
Güvenmediğin adamla baştan beraber olma demeyin sakın, ben artık adımın Öncel olduğu kadar eminim aldatmayan erkek yok!
İster inanın ister inanmayın. İşinize nasıl gelirse...
Ha bu arada kadınların da erkeklerden kalır yanı yok tabii.
Dedim ya biz enayisporlar, bu tavşansporlar karşısında azınlık kaldık.
Bir de bende erkek ırkına karşı son birkaç yılda bir sıkıntı başladı. Büyük ayarım ben bunlara.
Hiçbir fedakarlığı, şefkati, sevgiyi hak etmeyen küçük oğlan çocukları…
Yaşları kaç olursa olsun, ruhları hep ergen.
Eh pek zeki oldukları da söylenemez. Hiç kusura bakmayın, kadın zekâsı yanında siz kundakta bebe kalıyorsunuz. Bunu aslında siz de biliyorsunuz.
Erkek alerjim o kadar şiddetlenmeye başladı ki, flört etmeye çalışan biri olunca ettiğine edeceğine pişman ediyorum.
Yani ilgi, alaka, iltifat, şımartılma… Bunlara bile tahammülüm yok.
İçimdeki Hikmet abi bir anda dışarı fırlıyor: “Birader bir şey soracağım, sen benimle flört mü ediyorsun bana mı öyle geliyor?” diye direkt soruyorum. Öyle, öküz gibi doğrudan!
İlişkilere, aşka inancım tamamen bitti.
Kapattım o defteri.
Şimdi ölsem hiç de gözüm arkada kalmaz.
Dolu dolu yaşadım aşka, sevdaya dair ne varsa.
İyisiyle, saç baş yolduranıyla…
***
Ben artık ne istiyorum biliyor musunuz?
Para.
Bu kadar net.
Para.
Çünkü artık yolun sonuna geldiğimi söyleyebilirim. Taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyorum, ülkenin çoğunluğu gibi.
Ama artık taşınacak su da bitti.
Geçen gün hayvan gibi yüzde 5 faizle kredi çekmek zorunda kaldım. Onu da zar zor bin bir taklayla verdi banka. İstediğim parayı da vermedi, anca yarısını uygun görüp verdiler.
İhtiyacım olan o diğer yarıyı nereden bulacağım, o bankacı görünümlü tefecilerin parasını nasıl geri ödeyeceğim hiçbir fikrim yok.
Tabii kafam bu işlerle o kadar dolu ki, düzenli yazı da yazamıyorum. Ben size söyleyeyim bu gazeteden de kovulmam eli kulağındadır.
Duyarsanız şaşırmayın.
Bir de ekonomistler demezler mi bu daha iyi günler Türkiye ekonomisi henüz dibi görmedi!
Daha sülalemizin hangi bireylerinin hangi organlarını göreceğiz acaba?
Bir zevkimiz vardı arada eş dost bir araya gelip demlenmek… Onu da elimizden aldılar.
Ben artık yeni yılla gelecek zamlarla içki ve sigarayla vedalaşacağım büyük ihtimalle.
Sahil kasabasına yerleştik, emekli olduk, keyifli günler geliyor derken cehennemin dibinin kapılarını zorlarken bulduk kendimizi.
***
Off içim sıkıldı.
Tamam bitti yazı.