Bir ortamda okuduğu kitaplardan alıntılar yaparak savunduğu argümanı güçlendiren insanlara hem çok özendim hem de kendime çok kızdım.
Üç oda dolusu kitaplığın var ama okuduğun hiçbir şey aklında kalmamış aptal kadın, diye…
Ama sonra öyle bir an oluyor ki hatırlamadığımı zannettiğim kitaplar ve yazarları aklıma düşüyor. Arayıp buluyorum.
Yine öyle bir an oldu…
***
“Geri toplumların belli başlı özelliklerinden biri, belki de birincisi, o toplumların içerisinde bulunan, ya da dışarıdan gelen asalaklarca sömürülmesine uygunluğudur. Toplumlar ilerledikçe asalakları yakasından atar. Attıkça da ilerler.
Geri toplumların ülkücüleri de azdır. Aydınları dönektir.
Çıkarından başka şeyi zor düşünürler.
Ülkücülükleri ciladır. Halka yutturmadır.
Savundukları ilkelerden kendilerine azıcık zarar geldiğini gördüklerinde hemen ters yüz edip onun tam karşıtı bir düşünceyi aynı güçle savunurlar.
Onun adını da politika koyarlar.
Koyu bir dinsizken dindar, işlerine gelince dindardan dinsiz görünürler.
Yani, uzun sözün kısası, ne kadar okumuş olurlarsa olsunlar, Avrupa görüp kitaplar devirsinler, çıkarlarından başkasını düşünmezler. Bunlara ileri toplumların aydınları gibi aydın denemez.”
***
Yaşar Kemal’in, ‘Ustadır Arı’ kitabından bu alıntı…
Demek ki o kadar da sarışın değilmişim.
Ezberim yok belki ama işin içinden çıkamadığımda hatırladığım yazarlar ve kitapları var.
Bilinçaltım sihirli bir anla çalışıyor ve elim o kitabı, o satırları buluveriyor.
İçim yangın yeri, fiziksel olarak kalbim ağrıyor.
Acımasız bir el sıkıyor.
Sadece kalbimi de değil.
Aklım, vicdanım yok olsun istiyorum.
Hissiz olmak istiyorum.
Bebekler, çocuklar yandı…
Sayı veriyorlar ama sonra diyorlar ki, kayıplar var.
Kayıp dedikleri kömür bile değil kömür tozu olmuş çocuklar, anneleri, babaları.
6 Şubat depremindeki kayıplar gibi…
Toplandılar o gün…
Alkış tuttular…
Coşkuluydular.
Rozet taktılar.
Üzerinde kızarmış piliç resmi olan tıra yanmış çocuklar yüklenirken coşkularını ertelemediler.
Çünkü vardı bir bildikleri…
Ezberleri…
O ezber bozulur ama…
İlla ki bozulur.
Öyle bir ah ki…
Kimsenin yanına kalmaz…
Sultan Süleyman’a kalmayan…