Gariptir, İzmir şehri tarihi boyunca hiçbir zaman merkezi yönetim tarafından sevilen, el üstünde tutulan bir şehir olmamıştır. Tarihte kendisini yönettiği çok kısıtlı zaman süresi dışında alenen eserleri çalınmış, dalları derilmiş, toprağı haksızca sürülmüştür.
Daha milattan önce, İzmir’in ismi mitolojide Yunan tanrılarından ziyade Kibale’ye saygı duyduğu, için türlü iftiralarla cezalandırılan Tantalos ismiyle var olur. Tarihin adı bilinen neredeyse ilk İzmirlisi, tanrılara karşı gelince ne olacağını anlatan bir isyan kıssasının baş rolündedir.
Daha sonrasında tarih icat olduğunda ve hatta İsa doğduktan sonra, koca Roma İmparatorluğu içinde ilk Hristiyanlığını ilan eden ve bu uğurda ilk şehitleri veren şehir de İzmir’dir. Öyle ki bu durumu İncil’in içinde ayrı bir kitapta geçer Efesliler adıyla.
Daha sonra Müslümanlar gelir. İzmir kaledekiler ve düzdekiler olarak uzun süre birbirine karışmaz, pek de yenişmez iki zümre olarak var olur. Ne Cenova’dan ne Konya’dan müdahil olunur İzmir’e. Timur gelip bu ikiliği sonlandıracak şekilde yok eder şehri ve limanını.
Daha sonrasında Çeşme savaşı olur. Ruslar gelip Çeşme’de gemilerimizi komple yakınca, kaleden inen ve “intikam” diye bağıran Müslümanlar, şehrin düzündeki Gayrimüslimleri linç ederler. Çok büyük bir infial olur dünyada. Osmanlı istemeye istemeye şehri özerk ilan eder böylelikle. Bu olayı da batan gemilerden birinden kaçan Cezayirli Hasan Paşa’nın, yüze yüze, Ayvalık’a varması ve oradaki bir rahibin onu iyileştirmesi karşısında yaptıklarını söylerler. İzmir yine kendi haline bırakılır, kendi yağında kavrulur.
Dünya savaşı sonrasında işler karıştığında, Girit’e tanınan hak İzmir’e tanınamaz. Zira Venizelistler de İzmirlilerin Yunanistan’a bağlanmayı isteyecekleri konusunda şüphelidir. İzmir bir başına bırakılmaz, işgal edilir. En nihayetinde yanar, kül olur.
Ne yazık ki bugün Cumhuriyet ideallerinin en güçlü savunucusu olan İzmir, Cumhuriyeti de pek neşe ile karşılamaz. Yangından önce üniversitesi, Asya’nın en büyük hastanesi, hususi banyosu olan İzmir, ortasındaki kocaman bir yangın alanıyla bir başına bırakılmıştır. Belki de Serbest Fırka mitinglerinin en ateşlilerinden birinin burada gerçekleşmesi, daha sonrasında Menemen olayının gerçekleşmesi bu bir başına bırakılma hissinin getirisidir.
Menderes iktidarına kadar ne üniversite ne hastane görür İzmir. Menderes’i de pek sevmez şehirli açıkçası. Havalimanına ismi ancak Kenan Evren sayesinde, zorla verilir.
Ve nihayetinde AK Parti dönemi gelir. İzmir sevilmemeye, takdir edilmemeye, hakkının verilmemesine alışıktır. Efsanevi Aya Sofya’nın sütunları İzmir’deki Artemis tapınağından nasıl gittiyse, AK Partili illerin güzellikleri de İzmir’den gider. Ülke genelinde toplanan vergilerin 2022 itibari ile 11.43’ünü tek başına karşılayan İzmir şehri, hükümetin illerin ihtiyaçları görülsün, yollar köprüler, metrolar yapsınlar diye illere dağıttığı paranın ancak ve ancak yüzde 2’sini alabilir. Kayseri ve Konya gibi iller ise tam tersidir. Vergide sonlarda olup, devletin parasını en çok alanlar olarak.
Oysa İzmir’in topladığı vergi İzmir’de kalsa, İzmir’e olabileceklerin hayali bile zordur. Bu para olmadığında belediye yönetimi iş yapmaz, proje bilmez gözükür. İzmirlinin parasının alınıp başka şehirlere yatırılması, İzmirliye Türkiye’deki en pahalı su olarak döner.
Bunlar meydana çıkınca yani 2022’den sonra veriler açıklanmaz pek. İktidar bu haksızlığı gözlerin önüne sermek istemez. Ve fakat 2025 olduğunda, gazetelere bir haber düşer “İzmir’e, Halkapınar Otogar metrosu için 3 bin lira ayrıldı” diye. Bir oyuncak tren setinden daha az parayı uygun görmüştür devlet.
İzmir belediyelerinin, İzmir belediye başkanlarının bazı tavırlarına, yaptıklarına ve yapamadıklarına kızmak makul. Ve fakat ortada böyle bir adaletsizliğin olduğu, İzmir’i yönetenlerin işinin neredeyse herkesten zor olduğu aşikar. Bunu kabul ederek, bazı yanlışların bu baskı ile yapıldığını görmek gerek. Ama iktidar da bilsin ki, İzmir’i bu oyunlarla, bu boyun eğdirme metotları ile asla teslim alamayacaklar. İzmir naçar kalacak belki, taşra kalacak ama hiçbir zaman kayzerlerin, sultanların, iktidarların arzusuna uygun davranmayacak. Ne zaman davranmış ki?