Gemi sökümünün nasıl büyük bir yıkım olduğu bilinmektedir. 5 Yılda 241 ton asbesti solutan tesisler sadece bu suçlarıyla kalsalar iyi de…
Daha neler mi var bizim yaşam alanlarımıza soktukları; ekosistemi yıkan? Kurşun, kadmiyum, arsenik, nikel, demir, mangan, krom, kobalt, molibden, alüminyum, kalay gibi ağır metaller…
Hemen aynı bölgede demir çelik ve rafineri ile petrokimya tesisleri var! Bu da kirlilik yüklerinin oldukça büyümesi demektir!
Bir örnekle yetineyim: Ölçümlere göre, yönetmelikçe belirlenen metreküpte 50 mikrogram partikül madde sınır değeri aşılmaktadır. Daha neler var neler…
Asbest dünyada yasaklandı. Kanser yapıcı olduğu açık seçik ve bilimsel olarak da kanıtlandı.
Bu baş belası tesislerin saçtıkları ölümcül kimyasallar için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce EÜ Ziraat Fakültesi’ne hazırlatılan “Aliağa Bölgesi Toprak ve Bitki Kirliliği Sonuç Raporu” ile TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığı’nın “İzmir İli Aliağa Çevre Durum Tespiti Proje Sonuç Raporu” bilimsel verilerle tehlikenin büyüklüğü ve yıkıcılığı hakkında net bilgiler verilmektedir.
İnanılır gibi değil ama bu tesisler Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporlarından muaftırlar! Neymiş? 1977 yılında çalışmaya başlamışlar ve o zaman Çevre Yasası ve uygulamalarına ilişkin yönetmelikler yokmuş!
Lâf! Söz konusu sermayenin çıkarları olunca gerisi ayrıntıdır! Halkın sağlığından kime ne?
Ancak ülkesini seven, yaşam alanlarımızı savunan güçlü örgütler var. İşte onlar ÇED Raporu konusunda gemi sökümcülere tanınan bu muafiyetlerin kaldırılması için davacı oldular,
Anayasal kuruluşlar olan, kamu kurumu niteliğindeki İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Tabip Odası halkın yanında yer almışlardır.
Gönüllülerin çalıştığı, hep halkın çıkarlarını ve yaşamı savunan Ege Çevre ve Kültür Platformu da kendisini oluşturan tüm çevre ve ekoloji örgütleriyle birlikte onurlu yerini almıştır bu davada.
Bu örgütlerimizi elbette kutluyoruz. Destek olan ekoloji ayrıca önemlidirler.
“Gemi Sökümün” neden olduğu çevresel ve toplumsal felaketlerden kurtulmak istiyorsak bu kadarıyla yetinilmemelidir!
Gemi Söküm Yönetmeliği değiştirilmelidir. Üniversitelerimizin ilgili bölümleri gibi TMMOB ve TBB ile TTB, Veterinerler Odası da görev, yetki ve sorumluluklarla donatılmalıdırlar.
Sökülecek gemiler karasularımıza girmeden önce mutlaka belirttiğim kurumların görevlilerinin de bulunduğu heyetle ve oybirliği aranarak izin alabilmelidirler!
Çin Halk Cumhuriyeti artık ithal gemileri sökmüyor. Sadece kendi ülke bayraklarını taşıyan gemiler sökülebiliyor ÇHC’ de. Bu Türkiye’de de uygulanmalıdır.
Gemi sökümcüler de cami yaptıracaklarına kendi söküm tesislerinde gemilerin sökülebileceği havuzlara yatırıma zorlanmalıdırlar. “Havuzu olmayan gemi sökemez!” denmelidir.
İşte ancak o zaman; Türk bandralı, havuzlarda ve yeni yönetmeliğe göre oluşturulmuş heyetin oybirliğiyle gemilerimizi sökebiliriz.