Sokak röportajında internet yasağı ve sokak hayvanları düzenlemesi ile ilgili uygulamaları eleştiren Dilruba Kayserilioğlu, 12 Ağustos'ta gözaltına alındı, 29 Ağustos'ta serbest bırakıldı.

Yapılan suçlamalar 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' ve 'cumhurbaşkanına hakaret'. Kamuoyu olaya sahip çıktı. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Armağan Çağlayan'ın Ekol TV'de yayınlanan 'Sorgusuz Sualsiz' programında “'Dilruba bence tutuksuz yargılansın. Muhtemel ki ilk duruşmada serbest kalacak” dedi.

Özlem Zengin, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1990 yılı mezunu, avukatlık mesleği nedeniyle yasalar konusunda bilgi sahibi. 25 Ağustos’ta Dilruba’nın tutuksuz yargılanması beyanından 4 gün sonra Özgür Özel Dilruba’yı Şakran cezaevinde ziyaret etti.  O akşam, yani 29 Ağustos gece yarısına doğru Dilruba serbest bırakıldı.

Özgür Özel, Dilruba Kayserilioğlu’nu ertesi gün, 20 Ağustos 2024’te İzmir Enternasyonal Fuarının açılış töreninde yanında oturttu.  Bu da AKP’yi sinirlendirdi.

Erdoğan "Millete hakaret edenleri kahramanlaştıranları millet asla affetmez" dedi. Derken Özlem Zengin, 31 Ağustos’ta CNN Türk’te “Hakan Çelik ile Hafta Sonu” programında Dilruba için tutuksuz yargılama yapılması gerektiğini savundu, ancak eklemesi şöyle oldu: “Kullandığı ifadeler nezaketsiz ve yakışıksız. Çıktıktan sonra söylediği daha rahatsız edici, 'hiç pişman değilim' dedi. Ben pişman olmasını beklerdim. Yargılama devam edecek. Bence bir ceza yaptırımı olacak.” dedi.

“Bence bir ceza yaptırımı olacak” demekler ne kastedildi acaba?

3 Eylül’de mahkeme kararını verdi. Dilruba 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı, hükmün açıklanması da ertelendi.  Hükmün cezasının ertelenmesi Dilruba’nın 5 yıl boyunca aynı suçu işlememesi gerektiği anlamına geliyor. Aynı suçun işlenmesi durumunda, 7 ay 15 gün hapis cezası yeni hükmün üzerine eklenecek.

Kısacası bir ceza yaptırımı gelmiş oldu.

Konu böylece kapandı mı? Hayır.  Dilruba “halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan beraat etti, ancak "halkı aşağılama" suçundan hapis cezası aldı.

Şimdi yeni bir dava daha açılıyor: Bu kez suçlama "Cumhurbaşkanına hakaret". İle Kayserilioğlu'nun 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapisle cezalandırılmasını isteniyor. Dilruba Kayserlioğlu bu davadan hüküm giyerse, açıklanması ertelenen ceza da alacağı cezaya eklenecek.

Kısacası Dilruba davası özgür ifade beyanlarının savunulması yerine birilerine haddini bildirmeye dönüşüyor gibi.

Gözden kaçmaması gereken bir noktayı vurgulayayım: Toplam cezası iki yılın altında olabilecek bir soruşturmada zanlının tutuklanmasının uygun olmadığı yargının prensip olarak kabul ettiği bir yaklaşım.

Türkiye ile Batılı demokrasi arasında yargılamada bir fark var: Batı’da kanıt, tanık olmadan tutuklama yok. Bizde önce tutuklanıyor, hakkında idam isteniyor, yüzyıllarca hapis cezası isteniyor. Bir bakmışsınız sanık beraat etmiş veya az bir ceza almış, yattığı günleri dikkate alarak serbest bırakılmış. Bu konu adil yargılama uygulamasında dikkate alınabilirse iyi olacak. Zaten kanıt, tanık olmadan da yargıç kanaatine göre bir hüküm verebiliyor ve hükmün açıklanmasını erteliyor.

Hukukçuların bunları iyice tartışmasında yarar var.

Özgürlük başkalarının özgürlüğüne müdahale değildir.  Bu güzel ülkede kin ve nefretten arınıp barış ve kardeşliğe önem vermeliyiz.