İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri öncesi geniş kamuoyunun tanıyıp bildiği bir şahsiyet değildi.
Kimileri, ‘yüzde 20. Ekrem’, kimileri günün, zamanın adamı, kimileri kurtarıcı, kimileri büyük Cumhuriyetçi… değerlendirmeleri yaptılar, yapıyorlar.
İstanbul Belediye Başkanlığı 2019 yılı 1. seçimlerinde rakip aday ile arada az oy farkının olması istenilen popülist gündem yakalanamadı mı? Hal böyleyken, ‘şaibeli’ yol alınırsa, ‘Melih Gökçe gibi topluma güven vermez’ algısı oluşmasından mı kaçınıldı? İstanbul Belediyesi Başkanlığı 2. seçim skoru ile istenilen popüler kıvam yakalandı. Sağdan estirilen rüzgâr ile solda İmamoğlu Türkiye lideri lansmanı yapıldı.
Günümüzde bilgiye, yaşama, geçmiş tarihe ulaşmak kolaylaştı. Toplumun genç ve yoksul kesimleri içinde inanç, ulus, milliyet ayrımcılığı körüklenmesi zorlaşıyor. Yeni nesil, milli, dini muhakemesini kendisi, çevresi, ülke ve dünya üzerinden sorguluyor.
Gençliğin iletişim, yazılım ve bilişim çağına özgü yönelimi sermayenin yazılı sözlü medyayı etkisi altına alma gücünü kırıyor. Dolaysı ile sermayenin ideolojik, sosyal, siyasal, kültürel propaganda ile kitleleri etkisi altına alma çabası yer yer boşa çıkıyor.
Bugün sosyalistlerin, komünistlerin yakınıp, dövünmelerine hiç gerek yok. Her koşulda, kitlelere ulaşma, buluşma, kaynaşma olanakları var. Yeter ki, doğru bilgi ve yöntemleri algılama, sevk ve idare etme becerilerini harekete geçirsinler.
Irkçı, gerici, ayrımcı, sömürgeci, iş birlikçi politikalar dünya genelinde çürümeye yüz tutuyor. Balkanlar üzerinden Türkiye’yi etkisi altına alacağı düşünülen sol rüzgâra karşı sağcı yelpaze ile yön verilmek isteniliyor.
Sürekli sorulan soru: Sosyalist, komünist sol bu gücü ile ne yapar?
Ruh hali bozuk insanların kurduğu bu cümle üzerinden analiz yapılması doğru sonuca götürmez. Bu söylem ruhen çökmüş, kendine inanmayan hastaların iradesi dışında bedenlerinden dışa vuran iniltidir.
Bu hastalık: İnsani değerlerini yitirenlerin kendi karanlıklarını aydınlık sanmalarıdır.
Bu bakış: Kendi hastalık hallerinin virüsünü yayma eğilimidir.
Bu söylem: Kendini inkar eden, içsel teslimiyetçi sancısıdır.
Mesele nedir?
Kişilerin kendi yaşam ve yaşam alanları içinde düşündüğü ideallerini hayata geçirmesidir.
Önce, sosyalist, komünist birey olunmalı. Sonra; eş, baba, anne, kardeş, komşu, iş arkadaşı, arkadaş olunmalı. Toplumsal değer yaratma bilinci oluşmalı.
Biraz analiz!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atama ihtimali, Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve İmamoğlu isimlerinin harlanması ile çıkan alevler üzerinde kestane pişirilmesini iyi okumak gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atandığında Millet ittifakı İmamoğlu’nu Türkiye solunun omuzlarına verecek. Solun doğal önderi olarak muhtemelen Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşınacak.
Yeni bir Ecevit, yeni bir Baykal, yeni bir Karayalçın yaratılarak solun kendi kök gelişimi bir kez daha tırpanlanacak.
Çürük toprakta yetişmeyecek hibrit tohum numunesi olarak tescil edilecek. İhtiyaç olduğunda tekrar kullanılmak için nadasa bırakılacak.
- Bu rüzgârı görmeyenlerin gözlerini diktiği bilinç altı kişisel hedefi olmalı.
- Bu karanlığı görmeyenlerin dönüp gidecekleri kürkçü dükkanları olmalı.
- Bu gelişmeleri görmeyenlerin ilericilik ile derdi olmalı.
Ne yapmalı?
Sosyalist, komünist ilke; 2022 yılı Türkiye’si için önce kendi kafalarını değiştirmeliler. Kendi ideolojileri ve gelecek ile ilgili planlarına, stratejilerine güvenerek yerinde izleyecekleri taktiksel çizgi ile Türkiye siyasetini belirlemeliler.
Her inanç, ulus ve milliyetten halkların eşit sosyal, siyasal hakları ve hakça paylaşım için birlikte mücadele ederek kardeşçe yaşamanın önderliğini yapmalılar.
Mesele: Millet ittifakı'nın adayına karşı aday çıkarma değil.
Asıl mesele: Sol, sosyalist, komünist düşünce ve ilkelerini savunarak, ittifak öncüsü olmak ve Türkiye halklarını demokrasi mücadelesini taçlandırmak olmalı.
- Daha ne kadar: Kök salmış bedenlerden yeşeren dallar kesilecek?
- Daha ne kadar: Kar çiçeği direncinde açan çiçekler solacak?
- Daha ne kadar: Coşkun akan suların yatağı değiştirilerek kurutulacak?
- Daha ne kadar: Ayrışma, çatışma, karşıtlık, düşmanlık… yaşanacak?
- Daha ne kadar: Türkiye, ekonomik ve siyasal olarak küresel sermaye ve iş birlikçilerinin hegemonyasında olacak?
Sonuç olarak!
Yazılım ve bilişim çağına uygun parasız özerk eğitim hayata geçirilmeli. Milli, sanayi, tarım ve hayvancılık uygulanmalı. Sosyal, siyasal ve ekonomik olarak bağımsız, Laik Demokratik Cumhuriyet idealleri hayata geçirilmeli. Her düşünceden, inançtan, renkten, milliyetten insanların farklılıklarına hoşgörü göstererek birlikte yaşadığı Türkiye özlemi ertelememeli!
Hadi hayırlısı…