Artık durum çok net, bu ülkede eğer akp ve mhp yandaşı değilseniz, ‘suçlusunuz’! Hatta can güvenliğiniz bile yok… Durum budur!.. İktidar ortaklarına ‘biat’ etmiyor, ‘bu ülke kötü yönetiliyor, açlık, sefalet, işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk’ diyorsanız; yanına bir de ‘barış istiyorum’ eklerseniz, hele hesap soruyor, sokakta Anayasal gösteri yürüyüş hakkınızı kullanıyorsanız; gerici iktidarın hedefindesiniz demektir.
Artık fetö mü olur, illegal başka örgüt mü olur, onlar tutmazsa ‘vatan haini’ mi olursunuz, kadınsanız ‘fahişe’ erkekseniz ‘tecavüzcü’ mü olursunuz; belli olmaz. Ölüm tehditleri de cabası! Bir hemşire CHP’li belediye başkanından bir tas aşure istedi diye ‘tek cümlede tecavüz ve ölümle’ tehdit edildi.
İktidarın en üst seviyelerinde ‘tehdit dili’ ulu orta kullanılırsa, alttaki mercimek beyinli yandaşlar ne yapar; ‘komutu alan saldırı köpeği’ gibi gereğini yerine getirir. Bir bakan, üstelik ‘güvenliğimizden sorumlu’ bir bakan, ‘tecavüzcüye neden ceza yok’ diyen milletvekilini ‘tecavüzcü’ ilan edip hedef gösteriyor. Komutu alan ‘saldır kurt’ ekibi saatler içinde gereğini yerine getiriyor. Aynı, imam-cemaat ilişkisini ironik olarak anlatan o deyiş gibi, ortalık pislikten geçilmiyor.
Artık İktidar mensuplarının en üst seviyesinde tehdit dili iyice yerleşti. Çünkü tek çareleri ‘korku salmak’ ama unutmayalım bu ülkenin yarıdan fazlası bu iki partiye oy vermiyor. Yani ‘suçlular’ olarak çoğunluktayız. O halde susmayacağız, ve seçim günü ‘suçlular olarak ayağa kalkacağız’; eğer ülkeyi seviyorsak böyle olmalı!
Önlem alınmamış, testi kırılmış, artık çok geç!
Bu köşede elimden geldiğince ceberut iktidardan kurtuluş umudu taşıdığımı, umudumuzu diri tutmamız ve mücadeleden vazgeçmememiz gerektiğini yazmaya çalışırım. Biliyorum ki halkın büyük çoğunluğu da umut beslemeye çalışıyor ama gelip sonunda ‘muhalefet duvarına’ tosluyor. Üzüntüm, isyanım buna!
‘Yine ne oldu’ derseniz, evet günlerdir yazılıp çizildi ama hafta sonu yapılan İzmir CHP İzmir Gençlik Kolu seçimine değinmeden geçemeyeceğim! Bir aday ‘kirli pazarlıklar var’ deyip adaylıktan çekildi, kimse ‘neler döndü arkadaş’ demedi! Biri, diğerinin lehine çekildi, kurultay delegesi oldu! İki adaylı seçim az farkla sonlandı ve sonra kıyamet koptu… Sandalyeler havada uçuştu, gazetecilere saldırıldı her türlü rezalet yaşandı!
Gençlik Kolları seçimi bu! Neyi paylaşamıyorlar, neyin kavgası bu, hangi çıkar beklentisi, güç savaşı bunu yaptırıyor? Particilik olmadığı besbelli, söz konusu kent İzmir ya… Yerel iktidar CHP’de ya! “Eh o zaman burada toplanalım” diyen eşkıya, lümpen, kriminal tiplerin buluşma alanı mı olmuş CHP? Bunları koruyup kollayan başkanlar, Meclis üyeleri mi var? Evet, belli ki öyle! CHP’nin cefakar seçmeni ‘biz bu gençlerle mi, ülkenin işsiz gencinin sorunlarını çözeceğiz, geleceğe umutla bakacağız’ diye düşünmez mi, düşünüyor zaten! İşte bunu sormak için 1 Eylül’de düzenledikleri toplantıya gittim, “neden derine inmiyorsunuz, bir özür, maşa olan üç beş kişiyi ihraçla mı işi kapatacaksınız, kirli işler dönüyor deyip adaylıktan çekilen gence neden kulak vermediniz” mealli bir şeyler söyledim. Çok üzgünlermiş, tahkikat yapacaklarmış! Ne var ki çok geç, testi kırıldı!