Çok uzun süredir ‘Kazanamaz, kazanmayacağı seçime girmez, son anda sürpriz yapar’ diyenlere rağmen;

13. Cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu,

kazanacak adayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu,

kazanmasının hayırlı olacak adayın Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu,

gösterilenin aksine 6’lı masanın da güvendiği tek ismin Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu anlatıyorum.

Bunu daha çok konuşuruz ama şükür ki konunun anlaşılma durumu 1 yıl öncesine göre daha iyi seviyede…

***

Yine yaklaşık 1 yıldır (Özellikle de İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Başkanvekilliği seçimlerinden bu yana) yerel siyasetin genel merkez tarafından yönlendirilme şekli ve pasif siyasi kitlenin gelişmeler karşısında göstereceği reaksiyonların kırılma noktalarının değiştiğini  “Müzik değişince dans da değişir” diyerek vurguluyorum. 

Başlarda anlamayanlar ve kendilerince yorumlarımı ‘küstahça’ bulanlar, tahmin ediyorum ki özellikle Grup Başkanvekilliği sürecinden sonra, bir kez daha düşünmeyi denemişlerdir.

Evet; gazetecilik biraz egolu bir iş, kabul ediyorum. Ama hatırlatmak isterim ki; bir önceki genel seçimlerde İzmir’den genel seçim notları’ yazı dizimde, Cumhurbaşkanı adayının Muharrem İnce olacağını da tüm Türkiye’de yazan ilk isim olmuştum. Merak edenler dönüp arşivden bakabilir.

Dönelim İzmir’in güncel gündemine…

Yaklaşık 2-3 hafta sonra, İzmir’in en güçlü partisi CHP’nin yeni il başkanı belirlenecek.

Tekrar etmemde fayda var: Müstakbel iktidar partisinin kendisini kurgulaması bakımından paradigma değişti. Çünkü artık CHP’den bahsederken, ‘muhalefet partisi’ yerine ‘müstakbel iktidar partisi’ ifadesini kullanıyor ya da düşünüyor kitleler.

CHP yöneticilerinde de iktidar olunacağına dair duygu, geçmiş yıllara nazaran büyüdü.

Eskiden; büyükşehirler (bizim özelimizde İzmir) kurgulanırken, CHP Genel Merkezi; çelişkilerin dengesini gözetirdi. Ancak gelinen noktada, hem ülke için hem de hâlihazırda CHP’yi yönetenler için bu yöntem makul bir yöntem değil.

Hem darboğazda olan milyonlarca yurttaş, hem de değişim sürecinde koçbaşı olan liderler bu seçimlere ‘final maçı’ olarak bakıyor.  Hal böyle olunca, bu kez çelişkilerin dengesi değil, en etkinlerin uyum ve birlikteliği göz önünde tutulacaktır.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, adaylaşma sürecinde, ne yazık ki kendisinin Büyükşehir Belediye Başkan adayı yaptığı isimlerden gerekli desteği göremedi. Hatta bir tık ileriye gidersek; ‘Kılıçdaroğlu kazanamaz’ şeklindeki yanlış algının kırılmasının önündeki engel haline gelen Büyükşehir Belediye Başkanları oldu. 3 Büyükşehir Belediye Başkanı içerisinde sadece Tunç Soyer, bu algının kırılması için başından bu yana dik bir duruş sergiledi ve genel başkanının yanında durdu.

20 yıllık iktidar partisi AKP, kurulduğu günden bu yana ilk defa bir seçime 3 Büyükşehir Belediyesi elinde olmadan girecek. 3 buçuk yıl önce daha net şekilde konuşulduğunu hatırlarsınız: Bu seçimlerin sonucunu biraz da başta Büyükşehirler olmak üzere CHP’li belediyeler belirleyecek.

Son örneği not düşmem gerekir…

‘Vizyon Toplantısı’nda Ekrem İmamoğlu üzerinden oluşan ‘gerginlik, uyumsuzluk’ görüntüsünün müsebbibi maalesef İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın kendisi…  Oysaki hem iktidar değişikliği arzulayan milyonlar hem de CHP’yi yönetenler, ‘uyum’ ile bu sürecin tamamlanması gerektiğini düşünüyor/hissediyor. Kaldı ki İmamoğlu, Karadeniz gezisinde yurttaşlardan tam da bu nedenlerle ‘sarı kart’ görmüştü.

***

“Çelişkilerin dengesi değil, en etkinlerin uyum ve birlikteliği” demiştik.

İzmir İl Başkanı’nın belirlenme süreci için aslında yukarıdaki cümleye uygun bir süreç uzun süredir işliyor.

Kent siyasetindeki ‘merkez boşluğu’nu dolduran ve İzmir’e siyasi anlamda da önderlik eden Tunç Soyer, yeni İl Başkanı’nın belirlenme sürecinde en etkin isim olacaktır. Başkan Soyer, özelikle son 1 yılda kent siyasetini bir merkezde topluyor. Burada şehrin en tecrübeli Belediye Başkanı Abdül Batur’u da ayrıca tebrik etmek gerekir.

Paradigma değişti demiştik.

Yeni paradigma şu: En güçlülerden çekim merkezi nasıl oluşturulur. En güçlü kampanya nasıl yapılır! En çok oy nasıl alınır! Nasıl iktidar olunur!

Tunç Soyer ve ekibinin önderliğinde, Abdül Batur ve ekibinin kararlı duruşuyla oluşan ve milletvekilleri ve belediye başkanlarının tavır netleştirmesiyle devam eden birliktelik İzmir siyasetinin en güçlü çekim merkezidir.

Yeni il başkanı da bu çekim merkezi ve Genel Merkez ile belirlenecektir.

Tahminimce, yeni il başkanı yeni yönetimiyle görevi üstlenecektir.

Nazarımca; aksine çabalar, genel merkezde de kitlelerde de ‘çıkıntılık yapmak, süreci değil kendi ikbalini düşünmek’ olarak algılanır ve başka da bir işe yaramaz.

Önümüzdeki haftalar ve aylar; CHP içerisinde kimlerin iktidar değişikliği mücadelesine girip, kimlerin kurultay hesapları yaptığını da yavaştan yavaştan gösterecektir. 

BİR SONRAKİ YAZI: Fulya Alçay’ı neden tebrik etmeli?