Osmanlı coğrafyasının ilk 1 Mayıs’ı bilindiğinin aksine işçi sınıfının merkezi kabul edilen İstanbul değil, İzmir’dir.
2005 1 Mayıs’ı öncesi, yeni adıyla Basmane Altınpark’ta bulunan, 500 yıllı aşkın gövdesiyle tarihe meydan okuyan çınar ağacının altına karanfillerimizi bırakmamızın ardından 13 yıl geçmiş. 100 yıl önce 1906 yılında bu toprakların ilk 1 Mayıs’ı bu alanda o günkü adıyla Amele Meydanı’nda kutlanmıştı.
Basmane’deki Amele Meydanı’ndaki 1 Mayıs Mitingine çağrı bildirisinin görünmeyen iki kalemi Celil Bey ve İsameddin Efendiydi.
1906 tarihi İzmir 1 Mayıs’ında, Rum, Türk, Ermeni, Arap farklı milletlerden işçi ve emekçi tarafından doldurmuştu.
Bugün 1 Mayıs 2018, bu topraklardaki ilk 1 Mayıs’ın üzerinden tam 112 yıl geçti.
1886 yılında Amerika’daki işçi sendikalarının 8 saat çalışma talebiyle 132 yıl önce başlattıkları mücadele bugün hala o günkü güncelliği ile sürüyor. 132 yıl sonra hala işçiler merdiven altı atölyelerde günde 12-14 saat çalışmaya devam ediyor. İşçiler taşeron sistemi ile kadrosuz, güvencesiz çalıştırılarak 2018 yılında kölelik koşullarında yaşıyorlar.
Dünya ölçeğinde işçi sınıfının kazanmış olduğu haklar tek tek geri alınmaya çalışılıyor. İşsizlik, yoksulluk ve yağma dizginsiz bir şekilde almış başını gidiyor. Dünyanın belli başlı ülkelerinde demokrasi ve temel haklar her geçen gün daha fazla geriye gidiyor.
2018 1 Mayıs’ı, tek adam rejiminin kalıcılaştırılması sürecinde işçi ve emekçiler açısından daha da bir önem kazanıyor. 2018 1 Mayıs’ında işçiler, emekçiler kendi hakları kadar, tek adam rejimine karşı demokratik bir ülke taleplerini haykıracaklar.
650 gündür süren daha ne kadar da süreceği belli olamayan KHK rejimi, kalıcılaştırılarak, TBMM’nin baypas edilerek demokratik tüm teamülleri ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Bu dönemde, kadına ve çocuğa yönelen şiddet, devlet yurtları yerine açılan dinci-gerici öğrenci yurtlarında yaşanan toplu taciz ve tecavüzler hızla kapatıldı. Kadına ve çocuğa yönelen istismar genel uygulamaya dönüştü.
Savaş çığırtkanlığı, terörle mücadele adı altında meşru hale getirildi. Seçilmiş milletvekilleri, yerel yöneticiler, gazeteciler, aydınlar cezaevlerine kapatıldılar.
Ekonomide freni patlamış kamyon gibi IMF duvarına çarpan iktidar, çareyi “erken” seçim simidine sarılmakta buldu. Ne kadar bazı aklı evveller “baskın” seçim gibi laflar etse de bu lafların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Bugün toplumun beklentisi, iyi Başkan seçmek değil, 2002’den bu yana iktidarda olan anlayışla hesaplaşılmasıdır. Önümüzdeki seçim kimin seçileceğinden öte kuvvetler ayrılığı başta olmak üzere hukuksuzluklarla hesaplaşması üzerine olmalıdır. Yolsuzluk ve rüşvet çarkının teşhir edilerek parçalanması olmalıdır.
1906 İzmir 1 Mayıs’ından başladığımız 1 Mayıs yolculuğumuz 2018 yılı 1 Mayıs’ına geldik. 54 gün sonra yukarıda saydığım sizin yakından bildiğiniz benim sayamadığım koşullarda bir seçim yapılacak. Bugün 1 Mayıs Alanlarının çok daha farklı yüklemesi var. Birincisi her geçen gün yoksullaşmaksa, ikincisi de her geçen gün yurttaşlığın kulluğa dönüşmesidir.
1 Mayıs sonrası, 24 Haziran seçimine kadar her gün 1 Mayıs’mış gibi siyasal iktidarın baskıcı, tek adam politikaları teşhir edilirse anlamlı olacaktır.
Herkesin 1 Mayıs’ı kutlu olsun...