Uygar bir devletin ekonomik, sosyal ve yönetsel alanlarda birçok görevi var.

Ancak; bu görevler arasında ‘’OLMAZSA OLMAZ’’ üç temel görev sağlık, eğitim ve güvenlik alanlarındaki görevlerdir. Sağlıklı birey, sağlıklı toplum ve erişilebilir, kapsayıcı, eşitlikçi sağlık hizmeti; çağdaş devletin ÖTELENEMEZ, VAZGEÇİLEMEZ öncelikli görevidir.

Bu bağlamda; ‘’TİCARİLEŞMEYEN’’ kolay erişilebilir nitelikli sağlık sisteminin omurgasını doktorlar, sağlık çalışanları oluşturmaktadır. Bu arada; sağlık sistemimiz içinde AİLE HEKİMLERİNİN özel; önemli ve öncelikli bir yeri var. Ancak; günümüzde uygulanan ve aile hekimlerinin özelliği ve önemiyle çelişen sağlık politikasıyla, yönetmelik düzenlemeleriyle YETKİLERİ SINIRLANDIRILMIŞ, OLANAKLARI KISITLANMIŞ ve buna karşılık; SORUMLULUKLARI GENİŞLETİLMİŞTİR.

Denilebilir ki; sağlık sistemi içinde aile hekimlerimiz ‘’ÖTEKİLEŞTİRİLMİŞ, ADETA KISKACA’’ alınmıştır.

Aile hekimleri, kendileri dışındaki nedenlerden ötürü maddi kayıplara ve adı konmamış bir ‘’CEZA’’ uygulamasına tabi tutulmaktadırlar. Bu arada; yönetmelik düzenlemeleriyle aile hekimlerinin çalışma koşulları zorlaştırılmakta ve bu süreçte İLK KADEME SAĞLIK HİZMETİ ETKİSİZLEŞTİRİLMEKTEDİR. Acaba; aile hekimlerine açıklaması zor, ülke gerçekleriyle de bağdaşmayan bu yaklaşım, bakış açısı neden?

Oysa; ilk KADEME SAĞLIK HİZMETİ bir yandan ikinci ve üçüncü kademe sağlık kuruluşlarının, hastanelerin yükünü hafifletmekte, diğer yandan da yurttaşların sağlık hizmetine erişimlerini kolaylaştırmaktadır.

Gerçek olan şu ki; sağlık hizmetinin kalitesi modern hastane binalarıyla ‘’OTELCİLİK HİZMETİYLE’’ değil; kolay erişimle, doktorların ve sağlık çalışanlarının kalitesiyle ölçülür.

AİLE HEKİMLERİ, ‘’TÜKENİŞ SENDRROMU’’NA SÜRÜKLENİYOR…

Yönetmelik; doktorla hastayı karşı karşıya getirerek şiddet ortamı hazırlıyor, aile hekimlerinin motivasyonunu azaltıyor, verimliliğini düşürüyor, doktoru hastanın denetimine açıyor, hastanın memnuniyet kriteri doktor açısından cezaya ve ücretten kesintiye dönüşüyor, ağır çalışma koşulları ve güvensiz çalışma ortamı ‘’TÜKENİŞ SENDROMU’’na neden oluyor.

Bu zor çalışma koşulları ve iki yılda bir sözleşme yenilenmesi; süresi dolan doktorları emekliliğe, süresi dolmayanları da istifaya mecbur ediyor.

Aile hekimleri ve aile sağlığı merkezleri ile ilgili yönetmelik; özetle yenilikten çok olası sakıncalarıyla tartışılıyor.

Aile hekimleriyle 2 yılda bir sözleşme imzalanıyor.

Doktorların performansı hastaların SÜBJEKTİF değerlendirilmeleriyle oluşan puanlara göre belirleniyor, dolayısıyla aile hekimlerinin alacağı ücretler de bu kriterlere göre şekilleniyor.

  • Hasta 6 ay aile hekimine gelmezse, 7 defadan fazla hastanelere giderse; bu nedenlerden ötürü doktorun puanı kesilerek maddi zarara uğramasına yol açar.
  • Entegre hastanelerde çalışan aile hekimleri için 96 saat nöbet tutma zorunluluğu getiriliyor. Bu haksız ve sürdürülebilir olmayan uygulama; mağduriyet oluşturuyor.
  • İl Sağlık Müdürlerine Aile sağlığı merkezlerinin giderleri için ödenen cari giderlerden %12 kesinti yapma hakkı veriliyor. Bu durum; aile hekimleri için gelir kaybıdır.
  • Aile hekimleri, tüm bu olumsuzlukları dile getirmek için eylem yapıyor, sesleri duyulmaz, problemlerine çözüm getirilmezse; doktorlara gözüken yol: ya emeklilik , ya da istifa…

SONUÇ OLARAK:

Aile hekimleriyle ilgili yönetmelik; doktorla hastayı karşı karşıya getirerek şiddet ortamını hazırlıyor. Ağır ve güvensiz çalışma koşulları doktorların motivasyonunu azaltıyor, verimliliği düşürüyor.

Aile hekimleri, ‘’TÜKENİŞ SENDRROMU’’na sürükleniyor.