18 yılı geride bıraktılar!.. Bu süreçte, başta laik demokratik parlamenter sistemi rafa kaldırıp, ülkeyi tek adam rejimine dönüştürmeye kadar varan; onlar için önemli ama ülke için kabus olan nice uygulamaya imza attılar.
Yargıyı kendilerine bağladılar, medyanın yüzde 95’ini yandaşlara teslim ettiler, kendi ihale gruplarını yarattılar, tüm kamu kurumlarında liyakat değil sadakat esaslı örgütlendiler… Ama onlar için çok önemli bir şeyi başaramadılar!.. Üstlendikleri misyona uygun bir nesil yaratamadılar. Yani geleceklerini inşa edemediler, artık ömürleri ilk seçime kadar!..
Misyon neydi, ‘dindar kindar nesil yetiştirmek’… Bu amaçla Milli Eğitim’de 7 bakan değiştirdiler, her yıl ‘eğitim reformu’ diyerek eğitim sistemini yazboz tahtasına çevirdiler. Fen liselerini, meslek liselerini kapatıp İmam Hatiplere abandılar. Sandılar ki İmam Hatiplerden mezun olanlar kendileri gibi olacak, arka bahçeleri çiçek açacak!.. Ama olmadı. Aksine bu okullardan ateistler, deistler çıktı!.. Tarikat, cemaat okulları, kuran kursları da dertlerine deva olmadı!..
Yedi milyon genç seçmen kabusları oldu…
18 yıl sonra gelen itiraf, bu iktidarın geleceğinin olmadığının somut ifadesi oldu. Erdoğan’ın ‘Fikri iktidarımızı tesis edemedik’ itirafı, bunca yıldır, eğitim sistemini delik deşik etmelerine, ideolojik yapılanma amaçlı sözüm ona reformların bir işe yaramadığını gösteriyor.
İlk seçime yedi milyon genç seçmenin dahil olacağı hesaplanıyor. İşte, kabusları bu. Gençler, özgürlük istiyor, demokrasi istiyor. Dayatmadan nefret ediyor. Kendisine parmak sallayan, ne yapıp ne yapmayacağını dikte eden rejimler istemiyor.
İstedikleri kadar ‘eğitime aileden başlayacağız’ desinler, hikaye… O aile ki açlık, yoksulluk, işsizlik ile boğuşuyor. Baba, eve ekmek götürme, ana, çocuklarının önüne aş koyma derdinde!.. Yine eğitimde reform yapacaklarmış, boş işler!.. Her değişiklik bilsinler ki evlerde yeni tepkilere neden oluyor. Bu gençlik, ilk seçimde onların sonunu getirecek…
Göm kafanı kuma, nereye kadar?
‘Vatandaş hiçbir şey bilmesin, öğrenmesin, itiraz olmasın, herkes onlar ne derse ona inansın’... Ne güzel yönetim anlayışı değil mi? Açıklık, şeffaflık, vatandaşın bilgi edinme hakkı filan… Geçiniz..
Artık kimsenin bunların ne yaptığı, nereye ne harcadığı, ihalelerin kaça yapıldığı, müteahhitlere ödenen paralar… gibi temel bilgileri edinemeyecek. Bilgiler gizli, erişim ‘yasayla yasaklandı’… İnanılır gibi değil ama bu da oldu. Düşünün neler dönüyor ki, yaptıkları her şeyi halktan saklama ihtiyacı duyuyorlar. Sayıştay raporlarına bile tahammülleri yok, o kadar yani!..
Ekmek askıdan indi, açlık bitti mi?
MHP’nin muhtaç sahibi insanları teşhir edeceğini hiç düşünmeden ‘büyük kampanya’ diye lanse ettiği sokaklardaki askıda ekmek projesi bitti. Ekmekler askıdan indi. Ne oldu, ahali doydu mu, evine ekmek götürür hale mi geldi? ‘Büyük kampanya’yı eleştirenleri ‘ekmeksizler’ olarak tanımlayan Bahçeli’nin mental durumu artık fena vaziyette anlaşılan. Askıya ekmeği CHP koysa hadi neyse… Ama onlar yapmazlar acaba korkarlar mı?.. Bilemedim!