Eylül 1889’da yazdığı mektupta şöyle der. “Krizlerde acı çekmeye başlamadan önce, kendimi bir korkak gibi hissediyorum. Şimdi kendimi toparlayınca da tıpkı intihar etmek için atladığı suyu çok soğuk bulup yeniden kıyıya ulaşmaya çalışan bir adam gibi iyileşmeye çalışıyorum.” 29 Temmuz 1890’da öldüğü zaman kardeşi Theo’ya yazdığı son mektup yarım kalmış halde üzerinde bulundu. “Ah, eserlerim yaşamımı onlar için tehlikeye atıyorum…” Hayat bazılarına ağır gelir. Acılardan azade kuş gibi özgür olmak isterler. Sürekli dışlanmak, çevreleri tarafından yanlış anlaşılmak, kendini doğru ifade edememek, sevdikleri tarafından terk edilmek bazılarına çok ağır gelir. Kaldıramazlar. Çaresizlik, değersiz hissetme (hissettirilme) ve umutsuzlukla baş edilemeyince tek çare ölüm gibi görünür. “Loving Vincent” (Vincent’ı Sevmek) Bipolar hastalığıyla mücadele eden bir sanatçının dünyayı kendi bakış açısıyla nasıl resmettiğinin hikayesini anlatır.
****
Bipolar hastalığının tanımı, tedavisi ve bu hastalıktan acı çeken insanları anlayabilmek ve bir farkındalık oluşturabilmek için 30 Mart Dünya Bipolar Günü olarak kutlanıyor. Vincent Van Gogh’un doğum günü olan 30 Mart’ta hem hayatı boyunca haksızlığa uğramış, sürekli yanlış anlaşılmış, çaresiz bırakılmış sanatçıyı anmak istedik. Öte yandan artık bir tedavisi olan bu hastalığa yakalanan kişiler için hayatı kolaylaştırmak, alay ve aşağılama yerine bir dost eli uzatmak istedik. Vincent van Gogh’un son mektubunda yazdığı “Gerçeği tablolarımızdan başka bir yerde söyleyemeyiz” sözünden yola çıkılarak hazırlanan film tam bir görsel şölen. Sanatçının yaptığı yağlıboya tabloların animasyon tekniğiyle bir araya getirilerek hazırlandığı film için 115 ressam çalıştı. Van Gogh’un kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplardan yola çıkılarak hikayeleştirilen filmde ressamın ölümünden hemen önceki dönemi anlatılır. Ay Çiçekleri”, “Yıldızlı Gece”, “Teras Kafe” gibi tablolarıyla bilinen ressamın “şüpheli ölümü” onu tanıyanların ağzından hikaye edilerek yansıtılır. Ressamı tüketen Bipolar hastalığı, büyük umutlarla beklediği ve çok sevdiği ressam arkadaşı Gaugen’le olan kavgaları, terk edilişi, kulağını kesmesi, akıl hastanesinde geçen günler, sürekli yanlış anlaşılmalar sonucunda gelen dışlanma ve yalnız bırakılmanın verdiği acı Vincent’ı adım adım kaçınılmaz sona doğru sürükler. Bipolar kişilerle yaşamak aileleri ve yakınları için çok zor olabiliyor. Hatta bazen hayat bir cehenneme dönüyor.
***
İlhan Vardar’ın kitabında yer alan araştırmalara bakarak bunun nasıl bir deneyim olduğunu sorduk. İlhan Vardar’a göre, “Bipolar bozukluğu olan kişilerle yaşamak oldukça zor bir durum. Bu kişiler için olduğu kadar bakım verenler, arkadaşlar ve aile üyeleri için de aynı zorlayıcı şartlar mevcut. Bu duygu durum bozukluğunda, yoğun mutsuzluktan enerji dolu taşkınlığa geçişler yaşanır. Aynı anda çaresizlik hisleriyle birlikte kıpır kıpır ve enerjik olduğu karma duygu durumuna varan ciddi değişiklikler yaşanır. Bu duygu durumlarındaki dalgalanmalar uzun haftalar ve aylar boyunca sürebilir, ‘normal’ olarak değerlendirilebilecek duygu durum dalgalanmalarının ötesine de geçebilir. Sıklıkla geçimsiz davranışlar, bozulmuş ilişkiler ve okul ya da iş performansında ciddi kısıtlılıklarla sonuçlanır. Ne yazık ki bu bozukluk adil olmayan ayrımcılığa ve dışlanmaya yol açabilecek bir damgalama taşır. Tüm bunlar yaşam kalitesini belirgin bir şekilde düşürür. İyi olan tarafı, bipolar bozukluğun tanısı bir kez konulduğunda, tüm bu negatif sonuçlardan kurtulmak mümkündür. Duygu durumdaki şiddetli dalgalanmalar etkin tedavilerle kontrol altına alınabilir. Böylece hastalar ve etrafındakiler hayatlarını geri kazanmaya başlayabilirler.”
***
Virginia Woolf, Ernest Hemingway, Sylvia Plath, Robin Williams hayatlarına son verdiler. Bu olağanüstü insanların kendilerini “değersiz hissettiğine” insan inanmak istemiyor. Yalnız bırakılmak, sürekli yanlış anlaşılmalar, dışlanma, sevdikleri tarafından terk edilme ve yorucu duygusal gelgitler bazen hayatı dayanılmaz biçimde yorucu hale getiriyor. İşte bu noktada, insan bir dost eline, anlayışlı bir gülümsemeye, “üzülme bunlar da geçecek” diyen sıcak bir insan sesine ihtiyaç duyuyor. İçinizdeki sevgi dolu insancıllığın ve yardımseverliğin hep canlı kalması dileğiyle 30 Mart “Dünya Bipolar Gününüz” kutlu olsun….