Seçimlerin 14 Mayıs’ta olacağı söyleniyor. Henüz resmi olarak ilan edilmiş bir seçim tarihi yok. Millet İttifakı’nın aday belirleme süreci tartışılırken, AKP’de çatlaklar da derinleşiyor.
AKP kadrolarında güven kaybı artıyor. “Seçimi kaybedersek ne yapacağız?” sorusuna cevap arayanlar, yeni fikirlerle ortaya çıkıyor veya yeni fikirlerin etrafında buluşuyor. Erdoğan için, “kaleyi boş görürse gol atar” diyerek seçim tarihine işaret eden bazı AKP kadroları, “Erdoğan kaybedeceği seçimlere katılmaz” yorumunu yaparken bazı AKP kadrolarıysa, “AKP kuruluş kodlarına artık dönemez. Metal yorgunluk ancak bayrak değişimiyle aşılabilir. Selçuk Bayraktar, Hakan Fidan gibi yeni yüzlerin seçime katılması gerekiyor” biçiminde tartışmalar sürdürüyor. Erdoğan’ın yerine olası lider arayışları sesli biçimde olmasa da AKP kadrolarının içerisinde tartışıldığı gözlenebiliyor. Muhaliflerin, “sağ merkez partiler lider odaklı partiler olmuştur. Lider giderse partiler hep dağılmıştır, yine dağılacaktır” biçiminde yaptığı tespiti elbette AKP’li bazı kadrolar da düşünüyor ve buna çözüm arıyor. MHP ve Doğu Perinçek’le ittifaktan-zorunluluktan rahatsız olanlar da var. “Erdoğan muhalefet olmaya karar verirse, seçimi kaybettirecek bir ismi öne atarak, yem edecektir” iddiasına inanlar da az değil.
DİŞE DİŞ MÜCADELE
Muhalif olanlar ise, “Kazanma şansı azaldığına göre seçimleri yaptırmayacak veya tanımayacak” biçiminde tartışmaları gündeme getiriyor. Belediyelerin kayyum eliyle gaspı, siyasi yasaklar ve yeni operasyon sinyalleri de bu iddiayı güçlendiriyor. “Milli irade” sloganının demagoji olduğu, 100’e yakın HDP’li belediyeye atanan kayyumlarla kendisini gösteriyor. HDP’nin kapatılma davasının ertelemesi üzerine yaptığı başvurunun kabul edilmeyişi, hazine yardımının gaspı, sırada bekleyen fezlekeler dişe diş bir mücadele olacağını da gösteriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atama hazırlığı içinde olduğu açık biçimde görülüyor.
Emek ve özgürlük güçlerine dünü ve bugünüyle istikrarlı saldırıların yapılıyor olması hasebiyle yeni saldırılara da artık şaşırılmıyor. Ancak düzen partilerinin ittifakı olan Millet İttifakı’nın da düzen aygıtlarınca saldırılarla karşı karşıya bırakılması, sistemin krizinin ne kadar derin ve sarsıcı olduğunu bir kez daha gösteriyor, “şaşırtıyor” Durum böyle olmasına rağmen “az kaldı gidecekler” denilebiliyor hatta gidişin “tüm sorunların çözümü” olacağına da inandırılmaya çalışılıyor. Çözüm olarak sunulanlar ise köklü sorunların ne yazık ki yanından geçmiyor. Millet İttifakı’nın sorunlara yama niyetine vaat ettiği hamleleri AKP rejimi, “EYT düzenlemesi”, “vergi affı ve ücretlerdeki kısmi iyileştirme” gibi seçim rüşvetleriyle halkın karşısına çıkarak göğüslemeye çalışıyor.
PENCERE MESELESİ
Enflasyon sorununun yakın zamanda çözülemeyeceği biliniyor. Çok katmanlı bir krizle karşı karşıya kalan kapitalizm; savaş, ırkçı-faşist güçlerin palazlanması, giderek derinleşen eşitsizlik, çevrenin tahribatı, işsizlik ve artan yoksullukla tıkanmış durumda. Dünya genelinde kapitalist sistemin yaşadığı kriz dinamikleri; AKP ve MHP rejimin uygulamalarıyla Türkiye’de devasa sorunların, geri dönülmesi zor yolların açılmasına neden oluyor. Yaşanan sorunları kapitalist sistemden bağımsız, AKP ve MHP icraatlarına indirgemek ne kadar yanlışsa; kapitalist sistemin çelişkilerini AKP ve MHP’nin icraatları ile katmerleştirdiğini görmemek de bir o kadar hatalıdır. Soruna böylesi bir pencereden bakılmadığında, AKP ve MHP’nin gidişinin büyük çözümler getireceğine olan inanç, sandıkla çözülebileceğine olan umutla birlikte geniş kitlelerin ruh haline dönüşebiliyor. Oysa yaşanan sorunlar yapısaldır ve kısa süreli müdahalelerle çözülemeyecektir. Alt üst oluş dışında ani bir değişimin, sıçramanın da beklenmesi hayalci olacaktır.
Cumhur ve Millet İttifakı içerisindeki çatışmalar ve güç kavgaları yeni dengeleri ve planlamaları ortaya çıkarmaya devam ediyor, edecektir. Çift kale maç gibi görünen bu çekişmede, Emek Ve Özgürlük İttifakı’nı seyirci yapmak isteyenler; demokrasi güçlerinin maça kart göstererek bile müdahil olmasından rahatsız olduklarını attığı adımlarla göstermiştir. Unutulmamalıdır ki, sahaya Emek Ve Özgürlük İttifakı inmektedir -ki her zaman sahada idiler- İşçiler eylemleriyle irili ufaklı kazanımlar elde ediyor, saldırıların böylesi katmerli olduğu zamanlarda grev yasağı gibi çeşitli saldırılar geri püskürtülebiliyor. Tek adam rejiminin yıkılması önemlidir ve ilk hedeftir. Ancak tüm bunlara karşılık bir umut yeşerecekse hiç kuşkusuz verilen bu mücadele zemininde gerçekleşecektir.