Geçen haftaki yazımda, CHP 37. Kurultayının ülkemiz ekonomisi açısından önemli olduğunu, seçilen yeni yönetimin olası bir erken seçimde veya gelecek kurultayın bir yıl ertelenmesi ile 2023 genel seçimlerinde izlenecek seçim politikalarını, aday belirleme yöntemlerini, ittifakları, ve süreci en hassas bir şekilde nasıl yöneteceği ve bu doğrultuda alacağı kararlar yönünden değerlendirildiğinde, hele hele cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağımız yılda, her bir PM üyesinin omuzlarına çok büyük bir yük ve sorumluluk bindirmiştir.
Yine; olası bir CHP önderliğinde Millet ittifakı şeklinde bir oluşum ve geçen seçimde olduğu gibi dışardan desteklerle kurtuluş ve olağan döneme geçiş iktidarı kurulduğunda, normalleşme yönünde iyimser beklentiler EKONOMİYE nefes aldıracak, yabancı yatırımları yeniden ülkemize çekecektir. Bu nedenle ekonomimiz açısından bu kurultay çok büyük önem taşımaktaydı. Mart ayında yapılması planlanan fakat pandemi nedeni ile ertelenen ve 25-26 Temmuz 2020 tarihlerinde yapılan Cumhuriyet Halk Partisinin 37. Olağan Kurultayı Ankara Bilkent Odeon’da bir-iki nokta hariç başarılı geçmiştir.
CHP, bu virüs ortamında aldığı her türlü tedbirler ve alan düzenlemesi ile başarılı bir kurultayın yapılacağını tüm ülkeye göstermiştir. Yaklaşık 2000-2500 civarında partilinin katılım sağladığı kurultayda, salonda oturma düzeni sağlık bakanlığı düzenlemelerine göre sadece delegeler ve basın için yeterliydi. Onur üyeleri kurultay önceci her üye gibi kurultaya katılmak ve o heyecanı yaşamak için orada olmak ise de virüs ortamında bunun mümkün olmayacağı açıktı. Bu konuda onur üyelerine ayrı bir yer tahsis edilmiş, konuşmak isteyenlere de söz hakkı verilmiştir.
Görsel basın için ayrılan yerde de aynı ince düşünce tercih edilmiş, basın ve medya mensupları çok rahat bir şekilde yayınlarını gerçekleştirmiştir. Aday olmak isteyenlerin başvuruları ve alan çalışmaları hususunda tüm tedbirler sağlıklı bir şekilde alındığı görülmüştür. Kısaca, CHP virüs ortamında sağlıklı bir genel kurul yapılacağını tüm dünyaya ispatlamıştır.
Yazılı ve görsel basın çalışmalarını çok sağlıklı ve rahat bir ortamda yürüttü.
CUMHURİYETİN 2. YÜZYILINA ÇAĞRI
Partinin 19. Olağanüstü kurultayında divan da başarılı bir performans sergileyen Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun bu kurultayda divan başkanı seçilmesi kurultay için en ideal seçim olmuştur. Bunlardan daha da önemlisi, CHP genel başkanı sayın Kılıçdaroğlu’nun yaklaşık bir saat kürsüde kalarak yaptığı konuşmada 2. Yüzyıla yaptığı çağrı ve 13 maddelik iktidar kurultayı manifestosu idi. Herkesin içinde kendisine yer bulacağı bu maddenin en belirgin olanları demokratik bir anayasa, daha fazla sosyal devlet, eğitim, yolsuzluklarla mücadele, planlı kalkınma dönemleri ve güçlü, üniter devlet yapısı söylemleri önümüzdeki süreçte herkesin özlem duyduğu maddelerdi. Bunu ancak DOSTLARIMIZLA YAPACAĞIZ demesi yine bu 13 madde çevresinde oluşacak ittifaklarla sağlanacağının mesajını vererek açıklığa kavuşturdu.
Kılıçdaroğlu’nun 13 maddelik “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi”
1-Yeni anayasa ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilecek. Geniş toplumsal mutabakat sağlanacak, darbe hukukundan arınmış, yeni bir anayasa yapılacaktır. Bu ülkeye bugünü kadar anayasalar vesayetçi kurumların baskısıyla oluşturuldu. Darbe hukukundan arınmış yeni bir anayasa. Bu anayasada cumhurbaşkanının tarafsız olması sağlanacak. Kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı sağlanacak.
2-Düşünceyi ifade, örgütlenme ve basın özgürlüğü sağlanacak. Medya özgürlüğü evrensel ölçülerde güvence altına alınacak. Bir devlet hukukun üstünlüğünden vazgeçerse bir süre sonra organize suç örgütü haline döner. Bir kişini talepleriyle bir devlet yönetilemez. Türkiye’nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacak. Başta Kürt sorunu olmaz üzere tüm sorunlar Meclis önünde çözülecek. Türkiye’nin tam bağımsızlığı ve üniter yapısı güçlendirilecek.
Kadın, erkek fırsat eşitliği sağlanacak, kadına yönelik şiddetin önlenmesi devlet politikası haline getirilecek. Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm terör örgütleri ve yer altı suç örgütleriyle mücadele sürdürülecek.
3-Devlet yönetimi ve toplumsa sistemde liyakat sistemi hayata geçirilecek. Devlet hizmetlerinin çıkar amaçlı yapılmasına engel olunacak. Hizmet yandaşa değil vatandaşa verilecek. İşi ehline vermek devlet politikası olacak. Bu anlayışla güreşçiden banka yönetim kurulu olmayacak.
4-Seçim yasası değişecek, milletvekilini milletin kendisi seçecektir. 12 Eylül darbecilerinin ürünü olan seçim barajı kaldırılacak. Milletin vekilini genel başkanlar değil milletin kendisi seçecek. Seçim yasası değişikliğiyle cinsiyet kotası getirilecek ve kadınların parlamentoda temsili yasal güvenceye alınacak.
5-Siyasi ahlak yasası çıkarılacak. Parayla iş takipçiliği azaltılacak, vatandaş ile siyasetçi arasındaki güven yeniden sağlanacak.
6- Kamu ihale kanunu rekabet ve şeffaflığı sağlamak üzere yeniden düzenlenecek. Kayırmacılıktan uzak şeffaf bir anlayışla yapılması sağlanacak. Kamu özel iş birliği ile yapılan bütün yatırımları devletleştireceğiz.
7- Sayıştay gerçek işlevine kavuşturulacak. Ulusal vergi konseyi ve TBMM’de kesin hesap komisyonu kurulacak. TBMM adına ödenen bütün vergilerin denetimini Sayıştay yapıyor. Bunların bütün hepsini milletin önüne getireceğiz. “Kesin hesap komisyonunun başkanı iktidar partisinden değil muhalefet partisinden olacak.
8- Güçlü stratejik planlama teşkilatı kurulacak. Katma değeri yüksek üretime öncelik veren bir plan yapılacak. Üretim ve hakça paylaşım ana hedef olacak. Kimse aç ve açık kalmayacak. Tarım stratejik sektör olacak.
9-Eğitim sistemi bileşenleriyle yeniden yapılandırılacak. Fikri vicdanı hür nesiller yetiştirilecek. Üniversitelerimizde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Darbecilerin getirdiği YÖK Kaldırılacak.
10- Gelecek nesiller için ekosistem hakkı kurulacak. Bunu Türkiye’de ilk kez bir siyasal parti olarak biz söylüyoruz. Üzerimize düşün soruluğun bilincindeyiz. Sağlıklı işleyen bir ekosisteme sahip, henüz doğmamış nesillerin de hakkıdır.
11- Güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak aile destekleri sigortası kurulacak. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Vatandaş devlet yardımlarını lütuf olarak değil hakkı olarak görecek.
12- Yeni bir merkez yerel dengesi kurulacak. Reformların başarısı için devletin tüm kapasitesi kullanılacak. Merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin halk doğrudan ulaşabilme kapasitesi birleştirilecek. Hizmetin halka ulaşması sağlanacak. Kayyum uygulamalarını son verilecek, seçimle gelen belediye başkanları seçim ile gidecek.
13- Orta doğu barış işbirliği teşkilatı kurulacak. Akılcı, barışçıl ve gerçekçilikten sapmayan uluslar arası hukuka önem veren dış politika izlenecek. Ayrıca bölge merkezli dış politika yaklaşımından yola çıkarak, kurucu üyelerinin Irak, İran ve Suriye’nin olacağı orta doğu barış işbirliği teşkilatı kurulacak, orta doğuya huzuru getireceğiz.
Kılıçdaroğlu, tek aday olarak girdiği yarışta oy kullanan 1.318 delegenin 1. 251 oyunu alarak 6. defa genel başkanlık koltuğuna oturdu. Başka adaylar da vardı ama yeterli imzayı toplayamadı. Tüm aday olmak isteyenler kürsüye çıkıp konuştular. 31 Mart ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinde elde edilen başarı ile genel başkan kurultaya çok güçlü girmişti.
KAZANAN KURULTAY DELEGELERİ OLDU
Bu kurultayda, en önemli seçim ikinci gün yapılan Parti Meclisi seçimleri idi. Kurultay delegeleri ülkenin gidişatını da göz önüne alarak önümüzdeki dönemde partiyi kimler yönetsin konusunda hazırlıklı gelmişler ve tercihlerine de bu yansımıştır. Son zamanlarda İstanbul Sözleşmesi ile gündeme gelen kadın haklarını savunacak birçok değerli kadın partiliye PM de görev vermiştir. Yine, başta genç milletvekillerimiz olmak üzere yüzyıla uygun yeni siyasiler yaratacak tercihler yapmıştır. Z kuşağını temsilen 20 yaşındaki bir Bilkent üniversitesi öğrencisi Ahmet Hakan Uyanık’ı, inanç özgürlüğü açısından Sevgi kılıç, doğu, güneydoğu illeri Siirt, Bitlis, Tunceli, Adıyaman, Malatya, Sivas gibi illerden temsilcileri, Artvin’den Avukat Aysu Bankoğlu gibi 21 kadın ve 7 genç partiliyi Parti üst yönetimine taşıdılar.
Parti yönetiminin oluşmasında genel başkan, 80 kişilik bir liste sunarak delegelerin iradesine olan güvenini bir kez daha ortaya atmıştır. Asıl hedefi Erdoğan’a karşı kazanmak olan genel başkan, “Ben her partilimle çalışırım ülkenin dört bir yanından seçilerek gelen delege belirlesin parti üst yönetimini” mesajını vermiştir.
Birçok değerli isim kadın ve gençlik kotaları nedeni ile anahtar listede olmasına rağmen liste dışı kalmıştır. Genel başkanın listesinde olmamasına rağmen listeyi delerek PM ye giren partililere de bu dönem görev verilmesi delege iradesine gösterilen saygının ifadesi olacaktır. Özellikle, yıllardır Milletvekili çıkaramadığımız Elazığ’dan vekil olarak meclise gelen ve kurultayda, listede olmamasına rağmen 834 oy alan Gürsel Erol, üç dönem üst üste PM ye giren Eren Erdem, Atatürkçü sorgulaması yapılan Aylin Nazlıaka gibi partililer delegelerin gözünden kaçmamış, onlara hak ettiği değeri ve oyu vermiştir. 982 oy ile en yüksek tercihi alan parti sözcüsü Faik Öztrak delegenin fazlası ile takdirini kazanmıştır.
İSTENMEYENLER DE YAŞANDI
CHP kurultayları heyecan ve demokrasi kokar, pandemisiz bir kurultay olsaydı, adaylar, tanıtım için alanda bir yerden bir gitmek, propaganda yapmak için alanda zor yürüyebilecekti. Fakat 37. Kurultayda bu yaşanmadı ama yine virüs kuralları zaman zaman çiğnendi. Seçim heyecanı bazen bu kuralları dikkate almadı. Oylama saatleri yaklaşırken virüs unutuldu.
Genel başkan adaylığı için çalışmalarda bulunan PM eski üyesi İlhan Cihaner’in yapmış olduğu konuşma bir ilçe kongresinde bile konuşulmayacak konulardı.
Bir de üstüne üstlük İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun bir-iki PM adayı niçin adının çizilmesi yönünde aleni çalışma yapması iddiası, çalışma yapmasını normal karşılayalım desekte basında bu hususun açıkça izah edilmesi doğru bir söylem ve yaklaşım olmamış, ulusal basın ve AKP’nin ağzına sakız olmuştur.
İZMİR DAHA FAZLA TEMSİL EDİLMELİYDİ
1919 Milli mücadelemizin son durağı, şimdiki zamanın son kalesi ve CHP açısından Anadolu’dan bakıldığında herkesin örnek aldığı, İzmir, Parti yönetiminde daha fazla temsil edilmeliydi. Kurultayda 848 oy ile en yüksek dördüncü oyu alan İzmir İl Eski Başkanı Rıfat Nalbantoğlu siyasi birikim ve tecrübesi ile örgüte vermiş olduğu emeğin karşılığını almış oldu.
Hatırlarsanız, Rıfat Nalbantoğlu’nun il başkanlığı döneminde 2009 yerel seçimlerinde 29 ilçe kazanılmış Bayındır ilçesinde de % 34 oy ve % 0,2 gibi çok az bir oy farkı ile bu ilçe AKP ye kaptırılmıştı. Tayfur Çiçek başkanlığında Tire chp ye geçecektir. Nalbantoğlu’nun 1999 seçimlerinde DSP’den milletvekili adaylığı, YTP Genel Başkan Yardımcısı, 2007 Milletvekili adaylığı, 2011 Yılı milletvekili aday adaylığı (Listeye Giremedi), iki defa CHP İzmir İl başkanlığı, Parti meclisi Üyeliği ve uzun yıllar TURMOB yöneticiliği yapmış tecrübeli bir isimdir. Bu kurultayda da en yüksek oy alanlar arasında dördüncü sırada yerini bulmuştur. Bu başarıda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Tunç Soyer’in çok büyük katkısı olduğu konuşulmaktadır.
Diğer bir PM üyesi İzmir Milletvekili Ednan Arslan ise sözün gelişi ile kadın kolları hariç partinin tüm kademelerinde görev alarak dişi ile tırnağı ile kazıya kazıya bu başarının altına imza atmıştır. Ednan Arslan yapmış olduğu gençlik kolları ilçe ve il başkanlığı, il yöneticiliği, ilçe başkanlığı, il başkan yardımcılığı, milletvekilliği, CHP PM grup yönetimi ve Türkiye’nin birçok ilinde almış olduğu görevler ile PM yi fazlası ile hak etmiş iken onun bu göreve gelmesinde Konak Belediye Başkanı Abdül Batur’un da desteği olduğu söylenmektedir.
2018 Genel seçimlerinde milletvekili adayı olan PM üyesi Devrim Barış Çelik, İzmir Milletvekili PM üyesi Selin Sayek Böke ve YDK seçimlerinde en yüksek oyu alan İzmir Milletvekili Mahir Polat önümüzdeki süreçte İzmir adında parti üst yönetiminde üzerlerine düşen sorumluluklar en iyi şekilde yerine getireceklerdir. Bu dönemde İzmirli kadın ve gençlerimiz arasından bir-iki kişi daha parti yönetiminde görev alması çok daha iyi olacaktı.
İzmir için biraz özele girdiğimizde; asıl hedefin iktidar, kurultayında iktidar kurultayı olduğu, 2019 yerel seçimlerinde elde edilen başarıların paydaşları düşünüldüğünde ve onlara ve seçmenlerine karşı duyulan büyük sorumluluk neticesinde, parti içi yaşanan yarış ve süreçlerin kişisel hırs ve hedeflerden başka pek anlamı olmadığı açıktır.
İzmir; Anadolu’yu aydınlatır, Anadolu İzmir’den ışık ve umut bekler. İzmir onlara örnek olmalıdır. Kurultaya giderken yaşanan kongre süreçlerinde mahalle delegeliğinden başlayarak, ilçe seçimleri ve il kongresinde yaşanan parti içi yarışın kazananları ve kaybedenlerinin bugün iktidar yolunda hiçbir önemi olmadığı, asıl olanın CHP iktidarı olduğu açıkça anlaşılması gerekmektedir.
Husumetin her alanda iyi bir şey olmadığı gibi siyasette de hiç olmaması gerekir. 2023 yılına, yani Genel Başkanın 13 maddelik 2. Yüzyıla çağrı bildirgesini açıkladığı bu süreçte gerçek ve tam, amasız ve fakatsız yol arkadaşlığı yapmak zorunlu hale gelmiştir. Geçmişte yapılan ama isteyerek veya istemeyerek yapılan eksiklikleri, yanlışlıkları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getirmek, sadece İKTİDAR HEDEFİ YOLUNDA zaman ve enerji kaybettirir.
KADIN KOLLARI GENEL BAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Dün yapılan (10.08.2020 Pazar) CHP Kadın Kolları genel Başkanlığı seçimlerinde, Korona virüsü nedeniyle daha önce iki kez ertelenen kurultay, pandemi koşulları nedeniyle 37. Olağan kurultayın yapıldığı Bilkent Odeonda açık havada ve seyircisiz olarak yapıldı.
Kurultaya, Türkiye’nin çeşitli illerinden 650 kadın delege katıldı. Mevcut Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse’nin karşısına, daha önce CHP’den ihraç edildikten sonra affedilerek partiye geri dönen ve PM üyesi seçilen eski Milletvekili Aylin Nazlıaka ile İzmir’den Sibel Parmaksız rakip olarak çıktı. Daha önce aday olacağını açıklayan İzmir’den Ayten Gülsever, Nazlıaka lehine yarıştan çekilme kararı almıştı.
Fatma Köse'nin İstanbul İ Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na getirdiği eleştiri konuşmasında; “Az evvel İstanbul il başkanımız burada emekten bahsetti. Örgütlü mücadeleden bahsetti. Birlikte yol yürümekten bahsetti. Bu partide kadın gücünden bahsetti. Dört gündür tüm illeri arayarak tüm il başkanlarını devreye sokarak delegasyonun iradesine ipotek koymak sayın il başkanım ne kadar doğru acaba. Bunu size sormak istiyorum. Ne kadar doğru? *Bu partide Kadın Kolları Kurultayı’nı yapıyoruz. Birbirimizle kavga etmek için burada değiliz. Bu kurultay kadınları ikiye, üçe dörde, beşe böldü. Bunu özellikle anlamanızı istiyorum. İstanbul İl Başkanı’nın buraya çıkıp, ‘Değerli delegeler, kendi iradenizi kullanın” demesini beklerdim, delegenin iradesine ipotek koymasını beklemezdim. Kadın olduğun için saygı duyuyoruz, erkek siyaseti yapsın diye değil” şeklinde devam etti.
Sonuç olarak, yapılan seçim neticesinde, Aylin Nazlıaka delegenin 308 oyunu alarak 14. Kurultayın galibi ve kadın kollarının yeni genel başkanı oldu. Fatma Köse ise 206 oy alarak 4 yıl yürüttüğü genel başkanlık koltuğunu PM üyesi Aylin Nazlıaka’ya devretti. Burada Fatma Köse’nin iddia ettiği hususlar ve bu çalışmanın hangi gerekçelerle neden yapıldığının en iyi göstergesi önümüzdeki süreçte daha da net anlaşılacaktır.
Son zamanlarda kongrelerde ve kurultaylarda, parti disiplini dışında, bu tür çalışmalar normal olsa da seçimlerde farklı kültür ve alışkanlıklar oluşturmaya başlanmış, önümüzdeki seçimlerde de bu tür alışkanlıkların şiddetini artırarak edinilen bu kültürün yeni gelecekler tarafından da kullanılacağı ve çoğaltılacağı gözükmektedir. Aylin Nazlıaka’nın seçime iki gün kala aday olması da ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
AÇIKLANAN MYK ÜYELERİ
Dün sabah CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu tarafından partinin MYK’sı yani yeni dönem çalışma arkadaşları açıklandı. Bu açıklamanın şifrelerine baktığımızda, Genel Başkan hiçbir MYK üyesini anahtar listesinin dışında bırakmayarak anahtar listesine dahil edip, seleksiyonu 37. Kurultayda delegenin vicdanına bırakmıştır. PM seçimlerinde genel başkanın anahtar listesine ve başka aday olmamasına rağmen birçok liste çıkartılmıştır. Bunlardan en önemlisi ve etkin olanı İstanbul’un listesidir. Bunu İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu yaptığı açıklamalarında da 2 MYK üyesinin PM’ye girmemesi için çalışma yaptığını ifade etmiş ve bunda da başarılı olmuştur. Bu çalışmanın ürününü de almıştır. İstanbul 6 MYK üyesi ile başı çektiği listede, Ankara, 2 üye ile değerlendirilirken, Değerli ekonomi hocamız Selin Sayek Böke, İzmir adına Ankara menşeli olarak MYK’ya girmiştir. Yani İzmir yeni MYK’da hiç dikkate alınmamıştır.
Genel Başkan, 2019 yerel seçimlerde gösterilen başarılar nedeni ile takım arkadaşları üzerinde çok fazla değişikliğe gitmeden yeni MYK’yı oluşturmuştur. Burada dikkat çeken BKSP’de 1021 oy ile en yüksek oyu alan Yunus Emre hocanın MYK dışında kalması beklentilerin dışında gerçekleşmiştir. Yine Orhan Sarıbal’ın Bursa örgütünün önerileri çerçevesinde değerlendirilmemesi, 4 Genel Başkan Yardımcısının PM’ye giremeyerek liste dışı kalması, Kahramanmaraş’ta muhafazakâr yapının da sempatisini kazanarak çalışmaları ile ülkenin tamamında beğenisi ve PM seçimlerinde 855 oy ile en yüksek 3. Oyu alan Ali Öztunç’un, Yine aday gösterilseydi (İyi Partiye verilmişti) Balıkesir Büyükşehir belediye Başkanlığını rahatlıkla kazanacak olan ve 791 oy alan Ahmet Akın ile İzmir adına daha önceki kurultaylarda en yüksek oyu alan ve bu kurultayda da Genel başkanın listesinde yer bulan Selin Sayek Böke’nin MYK’da yer alması delegede ve CHP seçmeninde doğru bir adım olarak kabul görmüştür.
DAHA İYİ DEĞERLENDİRME YAPILABİLİRDİ
Yapılacak ilk seçimlerde, kurultaya isim veren “HEDEF İKTİDAR” politikalarına uygun olarak mutlaka genel merkez kendilerine ulaşan bilgiler çerçevesinde sağlıklı bir değerlendirme yaparak MYK’yı oluşturmuştur. Boş kalan veya ihtiyaç olan bazı koltukların önümüzdeki süre içerisinde yine sağlıklı bir şekilde değerlendirilerek gereken görevlendirmelerin yapılacağının ucu açık bırakılmıştır.
PM seçimleri sonrası birçok isim yeni kurulacak kadroda görev beklediler. Rıfat Nalbantoğlu, Erdoğan Toprak, Tekin Bingöl, Hakkı Süha Okay, Gürsel Erol, Deniz Demir, Ednan Arslan, Zeynel emre, Murat Emir, Bülent Tezcan, Gaye Usluer ve Gökhan Günaydın önümüzdeki süreçte büyük katkılar sunacak tecrübeleri ve uzmanlık alanlarında görev alacak bilgi ve birikimlere sahip isimler CHP kurultay delegeleri iradesinde ve seçmenlerinde olumlu değerlendirilmesine rağmen kendilerine yer bulamamıştır.
Delege iradesi ve tercihine saygı ve nezaket gösterme çerçevesinde, CHP İzmir’de iki kez il başkanlığı yapmış 848 oy alan Rıfat Nalbantoğlu, Onlarca yıldır Elazığ’da vekil çıkarmayan partinin ilk defa bir milletvekili çıkararak büyük bir başarının altına imza atan ve genel başkanın anahtar listesinde olmadan delegenin 814 oyunu alarak parti delegelerinin kabul yönünde büyük itibar gören Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’a, örgüt yönetiminde etkin görev verilmemesi, Koronolu günlerde Türkiye’nin ekonomi sonrası en ilk önceliği olan sağlık konusunda, enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Gaye Usluer’in genel başkanın listesinde olmamasına rağmen listeyi delerek PM’ye girmesi ve ona halkın en önemli gündemi olan sağlık konusunda bir halk sağlığından sorumlu genel başkan yardımcılığı kadrosu açılarak değerlendirilmemesi, Yine Tarım politikaları çerçevesinde Orhan Sarıbal’dan boşalan koltuğun Gökhan Günaydın gibi, milletvekilliği, ziraat odası genel başkanlığı ve partinin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı yapmış bir tecrübe ve bilgi birikimine sahip değerli üyesi tarafından doldurulmaması “Ben Bilmem Merkez Bilir” söyleminde olduğu gibi yaşanmıştır. Sağlık politikaları ve tarım politikaları ihmal edilmemeli, bu konularda sorumlu birer kişinin atanması halkın sesine kulak vermektir. Çünkü delege, bu isimler, genel başkanın anahtar listesinde olmamasına rağmen listeyi delerek yüksek oy oranı ile parti yönetimine seçilmişlerdir.
GERÇEKTEN MERKEZ BİLİR Mİ?
CHP uzun süreden beri denge siyaseti politikası uygulamaktadır. Sayın genel başkan bu konularda oldukça hassas dinamikleri değerlendirerek en son yerel seçimlerde verimli sonuçlarını almıştır. Hatırlarsanız Aziz Kocaoğlu- Kâmil Okyay Sındır sürecinde, Bornova Belediye Başkanı Kâmil Okyay Sındır yerine Olgun Atilla Belediye Başkan Adayı gösterilmişti. Genel merkez bilir ve denge siyaseti gereği değerli Kâmil hocamızı partinin genel sekreteri yapmıştı. Benzeri bir durum bugün açıklanan Tuncay Özkan’ın genel başkan yardımcılığı yürüttüğü koltuğun boş bırakılarak aynı görevle genel başkan başdanışmanı olarak atanması denge siyasetinin geliştirdiği bir politika gereği olduğu anlaşılmaktadır. İşin Türkçesi “Dur, yerini bil, partiyi biz yönetiyoruz, sen PM seçimlerinde ismini çizdirsen de bunun benim nazarımda hükmü yok” anlamı taşımaktadır.
Diğer bir husus, Adana, Mersin, Antalya belediye başkanlıkları dostların desteği ile alındı. Hatay, Muğla, Aydın büyükşehir belediye başkanlıklarının da yerleri korundu. Dikkat ederseniz Hatay’dan başlayıp İstanbul’a kadar uzanan buna İzmir dahil, sahil şeridi ve ağırlıklı CHP oylarının olduğu bölgelerden yeni oluşturulan MYK listesinde bir isim dahi yok. Bunun yanında alınmayan Balıkesir, Çanakkale, Ordu ve Bursa Büyükşehir belediye başkanlıklarından temsilciler var. İstanbul’dan 6 MYK üyesinin olması ve partiye büyük oy kazandıran 11 büyükşehirden içerisinden, 7 büyükşehirde MYK’da bir temsilci olmaması “Biri Yer Biri Bakar Kıyamet Ondan Kopar” atasözü’nde olduğu gibi ne tür sonuçlar getirir, önümüzdeki süreçte göreceğiz. Genel Merkezin şu an tercih ettiği kadrolarda geçmişte ve geçen yerel seçimde büyük başarıların altına imza atmıştır. Buradaki ana düşünce şu olmalıdır. Bir görevi yürüten başarılı ise neden değiştirilsin veya ondan daha iyi yapabilecek biri varsa neden değiştirilmesin sorularına verilecek en verimli cevap, parti adına en sağlıklı yönetimi oluşturmasında önemli katkı sağlar.
Önümüzdeki süreçte, iktidar hedefi olan partinin her üyesinin neden ben olmadım, niçin bizim şehrimizden bir temsilci yok düşüncesini tamamen gündeminden çıkartarak seçilen kadrolara en üst seviyede destek vererek dostlarla iktidar olmayı hedeflemesi gerekmektedir. Gerek 37. Kurultayda İlhan Cihaner’in Yaptığı konuşma, gerek ise kadın kollarının 14. Kurultayında Fatma Köse’nin yaptığı konuşma partinin yapacağı kapalı danışma toplantılarında yapılması gereken eleştiri ve söylemler olması gerekirdi.
Son birkaç günde ülke gündemine sıkıştırılmaya çalışılan Muharrem İnce çıkışları ve bu çıkışların şifreleri perşembe günü Muharrem İnce’nin Ankara’da yapacağı açıklamalar ile biraz daha netlik kazanacaktır. Basından da elde edilen bilgiler çerçevesinde, CHP’yi hedef alan ve karıştırmak isteyen AKP’nin eline dolaylı veya direkt olarak bir koz vermiştir. En son açıklanan sonar anketinin gerçekleri ne kadar yansıttığı veya arkasında nelerin olduğu önümüzdeki süreçte daha da iyi anlaşılacaktır.
Adam berber koltuğuna oturmuş.
- Berber Efendi... Söyle bakalım... Saçlarım siyah mı, beyaz mı?
Berber yanıt vermemiş.
Adam üstelemiş:
- Saçımdaki beyazlar artmış mı?
Berber "Acele etme beyim" demiş:
- Az sonra önüne dökülünce görürsün... Saçın ak mı, kara mı?
Bu konu da böyle,
En son SONAR anketinde Muharrem İnce daha Parti kurmadan, kurarsa sorusu ile % 15,8 gibi oldukça yüksek bir karşılık bulmuştur. Çoğu çevrece bu değerlerin inandırıcılığı konusunda tereddütler oluştuğu anlayışı daha güçlü duruyor. Burada % 15,8 den daha fazla dikkate edilmesi gereken ve Muharrem İnce’yi istemeyen % 72 civarında bir seçmen yapısı gözüküyor, tabi ki ankete göre…
Temizlik, Maske, Mesafe ile…
Sağlıklı kalın
Halk, hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; hükümet, halkından korktuğu zaman özgürlük vardır.
Thomas Jefferson