Son açıklanan veriler; işsizliğin arttığını, sanayi üretiminin daraldığını ve istihdam oranının gerilediğini gösteriyor.
TUIK’ in verilerine göre; haziran ayında işsizlik oranı 13 ayın zirvesine çıktı. Sanayi üretimi ise yıllık bazda yüzde 4.7 oranında daralırken son 16 ayın en büyük düşüşünü kaydetti. İstihdam oranı da aynı seviyede geriledi. Hem işsizlik hem de sanayi üretimi verileri; ekonomide gidişin ‘’ENDİŞE VERİCİ’’ olduğunu gösteriyor.
Bu göstergeler; ekonominin ‘’DURGUNLUK İÇİNDE YÜKSEK ENFLASYON’’ sürecinde seyrettiğini anlatıyor. Görülüyor ki; üretim düşüyor, işsizlik yükseliyor, istihdam daralıyor. Bunun anlamı; ekonomi iktisadi tanımlamayla ‘’STAGFLASYONA’’ durgunluk içinde yüksek enflasyona gidiyor.
Diyebiliriz ki; ekonomide ‘’ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR’’ önlem alınmaz ise; işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, beslenme ve barınma krizi giderek daha da derinleşecek.
Vatandaşın bu tablo karşısında ‘’KARAMSAR’’ olduğu görülüyor.
Vatandaşın ekonomi yönetimine güveni azalıyor
Son göstergeler, vatandaşın uygulanan ekonomi programına, dolayısıyla da ekonomi yönetimine güveninin giderek azaldığına işaret ediyor.
Ekonomide enflasyon yüksek seyrederken ve sanayide çarklar yavaşlıyor ve üretim düşerken işsizlik de hızla artıyor.
Son gelen sanayi üretimi, işsizlik ve kredi kartı verileri ekonomide belirgin bir yavaşlama sürecine girildiğini gösteriyor. TUIK’ in verilerine göre; haziranda imalat sanayi üretimi yüzde 6.9 oranında gerilerken genel istihdamda 341 bin azaldı. Bu arada; haziranda ‘’GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK’’ 3.8 puan artışla yüzde 29.2’ ye yükseldi. Bunun anlamı; işsizlik artıyor, 3 kişiden biri işsiz ve her evde bir işsiz var.
‘’Geniş tanımlı’’ işsiz sayısı bir ayda 1 milyon 718 bin artışla 11 milyon 810 bin kişiye yükseldi. Bu bağlamda; ücretlerin enflasyon karşısında erimesi, işsizliğin artması, çiftçiye düşük alım fiyatı verilmesi, ihracatın düşüş eğilimine girmesi, sanayi üretiminin azalması ve vergi artışları; toplumda hükümetin ekonomi politikasına güveni azalıyor, memnuniyetsizliği artırıyor.
Ekonomistler ne diyor?
Ekonomistler; 2024’ ün ikinci yarısından itibaren 2025 yılı ortalarına kadar bir ‘’DURGUNLUK’’ sürecinin bizi beklediğini öngörüyorlar.
Ekonomideki ivme kaybı istihdam piyasasına yansıyarak, önümüzdeki aylarda işsizlik oranlarında önemli bir artış olacak. Mevcut ekonomi proğramına olan güven giderek azalacak. Öte yandan; TL’deki reel değerleme nedeniyle ihracat şirketleri üzerindeki ‘’REKABET’’ baskısı artacak.
Krediye erişim sorunu yaşayan şirketler ‘’ nakit akışı’’ nı yönetmekte zorlanacak. Bu arada; mevcut ekonomi yönetimi de faizleri artırarak, harcamaları kısarak, gelirler üzerinde baskı oluşturarak iç talebi azaltmayı amaçlıyor. Öte yandan; yılın ikinci yarısında büyümede ve talepteki düşüş daha fazla hissedilecek. Denilebilir ki; ekonomideki ve sanayinin çarklarındaki yavaşlama, işsizlik ve yoksulluktaki artış, önümüzdeki aylarda daha çok hissedilecek. İşsizlik, yüksek enflasyon ve durgunluk birlikte yaşanacak.
Sonuç olarak
Ekonomide ALARM ZİLLERİ çalıyor.
Vatandaşın ekonomi yönetimine güveni azalıyor.
Ekonomistler geleceğe dönük ‘’KARAMSAR ‘’tablo çiziyorlar.