Ömer Türkeş, “Avusturya edebiyatının günümüzdeki önemli temsilcileri arasında gösterilen Margit Schreiner, Ev, Kadınlar, Seks romanında karısı tarafından terk edilmiş bir adamın zihninde dolaşıyor” diyor, 26 Mayıs 2023 tarihli “Bir Erkek Konuşuyor” adlı tanıtım yazısında. (Hürriyet, Kitap-Sanat eki)

Yazısının ilerleyen bir bölümünde ise, “…Bu anlamda Avusturya edebiyatının büyük ustası Thomas Bernhard’ın mirasçısı denilebilir. Sıradan hayatların, sıradan ilişkilerin karanlık tarafının tarihçiliğini yapıyor Schreiner. Thomas Bernhard’a benzetilmekle birlikte Margit Schreiner’in -okuduğum- metinlerinde önemli bir fark var. Bernhard’ın iç monologları tabuları yıkıp yakan, hiçbir mizahi unsur barındırmayan, sert, saldırgan bir üslupla yazılmışlardı. Oysa Schreiner’ın kahramanlarının iç monologlarında ironik, kara mizaha yaklaşan bir ton var. Tabuları yıkmaktan ziyade tabuların saçmalıklarını teşhir eden, alaycı -kinik- bir tarz,” diyor.

Şuradan başlayayım: Eğlendirici, eh biraz da düşündürücü bir roman. Romanın kahramanı Franz, “Kadınları hiç anlayamayacağım. Yirmi yıl boyunca susarlar sonra bir anda çekip giderler” diyor. Romanın başka bir yerinde de kendisini terk edip giden karısının arkasından, “Ama siz zaten hep böylesiniz, önce yıllarca susarsınız, sonra aniden herhangi bir hemşire ya da arkadaşınız sizinle aynı fikirde olunca kendinizi güçlü ve sağlam hissedip sizi yalnızca estiğinde inandığınız her şeyi bir anda kusarsınız.”

Serap Gülerçin Karluk’un çok başarılı bir biçimde dilimize kazandırdığı ve Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan bu kitabı cebine dolarları ya da avroları koyup gittiğiniz bir tatil yöresinde gülerek ve bir solukta okuyacağınızdan eminim.

Bakın şu serzenişler kimi gülümsetmez? “Ben sana ocak temizlenmemiş diyorum, sen bana su lekelerinden bahsediyorsun. Ocak temizlendi diyorsun çünkü ocağı temizlemeyi unuttuğunu itiraf edemiyorsun, lekeler kir değil, su lekesi diyorsun. Oysa her şey çok kolay olabilir. Şunu diyebilirsin: Evet, ben ocağı silmeyi unuttum. Bitti. Üzgün olduğunu söylemene gerek yok, senden bunu beklemiyorum, özür beklemiyorum. Sadece dürüstlük bekliyorum. Bir ihtimalin kabullenilmesini bekliyorum çünkü insan bunu duyamayınca adı dırdırcıya çıkıyor, en sonunda canavar oluveriyor. Ama aslında durum tam tersi. Çünkü biri yalan söylüyor, ufacık şeyi ihmal ettiğini itiraf edecek gücü yok. Bin kere söyledim. Kötü olan ihmal değil, bu herkesin başına gelebilir, hepimizin unuttuğu olur, hayat böyle, kötü olan verilen tepki, kendini haklı çıkarma çabası. Ve karşı saldırı.” (…) Franz’ın da çok sağlam olduğunu düşünmeyin lütfen. Mathilda var ve o çok güzel bir kadın. “Bir kadın çok güzelse büyük olasılıkla aptaldır diye düşünüyorlar ilk başta. Dengelemek için. Çünkü insanın her ikisine de sahip olabileceğine inanmıyorlar.”