İmar, bir kültür ve medeniyet işidir.
Turgut Özal hükümetinin plan yapma yetkisini Bayındırlık Bakanlığından alıp yerel yönetimlere vermesi neticesinde, o yıl iş başında olan yerel yönetim, Foça’nın genişlemesinin yolunu açacağını umduğu yeni bir plan yaptırdı. Yeni plan, hali hazır Foça’nın 3-4 katından daha büyük bir alanı kapsıyordu. Fransız Tatil köyünden Denizkent’e, Denizkent’ten Yeni Belediye Yerleşkesine, oradan Çifte Kayalar’a kadar büyümeyi ön görüyordu. Plan muhalefetin 3 karşı oyuna karşın 7 oyla kabul gördü ve yürürlüğe kondu. Foça’nın tamamı bir anda şantiyeye döndü. Yol, su, elektrik, altyapı çalışmaları mantar gibi çoğalan inşaatların hızına yetişemiyordu. Arazi, mera, toprak, bağ, bahçe, dam, ahır, depo ne varsa değerlenmişti. İmarın getirdiği gelişmelerden mülk sahiplerinin ve halkın önemli bir bölümü çok memnundu. Ortada şikâyet edilecek bir durum yoktu. Güya depremde hasar görmüş 130 adet taş ev Ankara’da tescilden düşürülüyor, yıkılıyor ve arsasıyla beraber katlı apartmanlar dikiliyordu. Gelişmeler pek çok insanı sevindiriyor, toprakları değerleniyor, yüzleri gülüyordu. Ortada gözle görülen bir sevinç ve memnuniyet vardı.
Ancak memnuniyet uzun sürmedi. Ne zaman ki biten konutlara yeni komşular yerleşmeye başladı, mahalle kalabalıklaştı. Eskilerin yaşama alanları ve alışkanlıkları daraldı. Mülk sahibi olan pek çok Foçalının tadı kaçtı. Hele bir de Kaynak çeşmelerinin başında kuyruklar arttıkça, otopark sıkıntısı baş gösterince arabalarını uzaklara koymak zorunda kalınca, yaşanan değişiklikler kafalarının karışmasına yol açtı. Herkes birbirine bakmaya, gelişmeleri takip etmeye ve farklı şekillerde yorumlara başladılar.
Eskiden hâl hatırla başlayan sohbetler, yerini karşılıklı suçlamalara bıraktı. Kimine göre, yabancı çoğaldı. Kimine göre arsaları müteahhitlere verenlerin şikâyet etmeye hakları yoktu. Kimine göre bu rantın getirdiği sonuçtu.
Pek çoğuna artık sessizliği bozdurarak sebep ne olursa olsun, “O bildik eski tatlı huzur, yerini mayhoş huzura bıraktı” dedirtiyordu. Rahat yaşama, telaş karıştı. Şehre gürültü patırtı girdi. Düzenleri allak bullak oldu. “Eyvah biz ne yaptık, kendimiz ettik, kendimiz bulduk “diye köşe bucak bir araya gelerek konuşmaya başladılar. Süreç böyle devam ederken görüldü ki, planlama esnasında kentin 3 bin yıllık tarihi dokusu ve doğa zenginliği yeteri kadar göz önünde tutulmamıştı. İçeride durumun farkında olanların sayısı iki elin 10 parmağı kadardı. Böyle devam etmesi halinde çevre yolundan tepelerin zirvelerine kadar konut dolacaktı.
O yıllarda durumun farkında olan birileri elbette vardı. Onlar ise, Sit Kurulu ve yeni kurulmuş olan ÖÇK’dan (Özel Çevre Koruma) başkası değildi. “Gel beri, git öte” diye diye Foça’nın “Koruma Amaçlı İmar Planı” yapılıncaya kadar, var olan uygulama planını önemli ölçüde geçersiz saydılar, kıldılar ve askıya aldılar. Bu süreç de çok sancılı geçti. Bir tarafta Belediye olmak üzere diğer kurumlar karşılıklı ikna çalışmaları için toplantılar yaptı. Vatandaş ise o tarihten bu günlere kadar, yıkılmak üzere olan binasını tamir bile edemedi. Bir banka plansızlık nedeniyle pencere doğramalarını, yüzlerce ev sahibi ise evin kırık kiremitlerini bile değiştiremedi. Değiştiren de kaçak yapmaya zorlandı.
Evin içinde 3-5 değişiklik yaptıktan sonra evini pansiyona dönüştüremedi veya kaçak yaptı ya da yapamadı mağdur oldu. Bu ve benzer örnekleri yüzlerle çarpabiliriz. Sonuç itibariyle plansızlık Foçalıların önemli bir bölümü mağdur etti.
İmar, bir kültür ve medeniyet işidir.
Defalarca plan yapıldıktan sonra nihayet bugüne gelindiğinde, Belediye Başkanı Fatih Gürbüz ile ekibinin gösterdiği gayretler başarıyla sonuçlandı ve plan, Şehircilik ve Çevre Bakanlığı tarafından imzalandı.
Plan hakkında askıya asılmadan, üzerinde yazılı dip notları görmeden yorum yapmak pek doğru olmamakla beraber, genel olarak konu hakkında ne düşündüğüm ile ilgili olarak başta esnafların bir bölümü olmak üzere farklı çevrelerden gelen talep üzerine, ön bilgi mahiyetinde, ancak şunları söyleyebilirim:
Onaylanmış “Koruma Amaçlı İmar Planı”, 30 yıldır birikerek insanları patlama noktasına getiren; Belediye Yönetiminin elini kolunu bağlayıp çaresiz kılan, pek çok insanı mahkeme kapısında süründürerek ceza ödemelerine yol açan tıkanmışlığın önünü açacak ve problemlere çözüm getirecektir.
İş bu plan ağırlıklı olarak Komando Okulu, Çevre Yolu, Eski Mezarlık, Çandede Caddesinin Sevgi Caddesi ile birleştiği noktadan ve Sevgi Caddesinin her iki tarafını içine alarak ilerleyen, Fener dahil Karakum Plajına kadar olan uzantının deniz tarafı kesimi için geçerli olacaktır.
Birinci derece Arkeolojik Sit Alanları (mesela Kale İçi) ve Doğal Sit Alanları (örneğin Yeşil Tepe ve devamında İngiliz Burnu) “Koruma Amaçlı İmar Planı” dışında bırakılmıştır.
Onaylanmış plan dahilinde yapılabilecekleri şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Kentsel Sit Alanlarında bundan böyle tamir, onarım, tadilat, yenileme, güçlendirme, iş yeri açma ve benzer işlemler belediyeden izin aldıktan sonra yasal olarak yapılacaktır.
2. Belediyenin ihtiyaç duyması halinde otopark, yol, yeşil alan, meydan düzenlemesi yapmasının hatta bunun için gerekirse yasal yoldan istimlak edebilmesinin önü açılmıştır. Kamusal Alanların yapılması veya yeniden düzenlenmesi için kurul iznine gerek kalmayacaktır.
3. Uygulama yapılırken vatandaşın mağduriyeti söz konusu olduğunda; ya maddi olarak belediye tarafından tazmin edilecek ya da takas yolu ile mağduriyet giderilecektir.
Örnek; diyelim ki Belediye, meydan genişlemesi veya yol düzenlemesi yapacak ama daha önce şu veya bu şekilde orada bir bina varsa, parasını ödeyerek veya belediyenin varsa takas edeceği bir arsası onu mağdur olan vatandaşa vermek suretiyle vatandaşın mağduriyeti giderilebilecektir.
4. Geçmiş dönemlerde vücut bulan ve kent dokusuna uygun olmayan yapılar, imalatlar, aykırılıklar ya yıkılacak ya da yasal hale getirilmesi için planın emrettiği şekilde yeniden düzenlenebilecektir.
5. Kentsel Sit ve 3. Derece Kentsel Arkeolojik sitlerde var olan boş arsaların sahipleri, istemeleri halinde kazı yaptırma şartını ve masraflarını kabul etmek koşuluyla, eğer kazı sırasında bir tarihi bulguya rastlanmaz ise planın ön gördüğü şekilde inşaatını yapabilecektir.
6. Burada matematiksel bazı zararlar olabilir. Örneğin Belediyenin, var olan bir meydanı büyütecek ya da yol genişletme çalışması yapacak olması halinde, o noktalarda istimlak yapılır. Söz konusu istimlak ya da takas vatandaşın emlak beyanı üzerinden değerlendirilir. Genel de gayri mülkün reel değeri ile beyan değeri birbirinden farklı yürüdüğü görülür. O noktalarda vatandaş matematiksel zarara uğrayabilir.
Dünyanın sayılı güzel kentlerinden biri olan Foça’mıza ve içinde yaşayan insanımıza bu uzun ve meşakkatli sürecin ardından sarraf terazisi ile adaletli olunması, hem kentimizin hem de insanımızın bir kere daha mağdur edilmemesi bakımından çok önemlidir. Lütfen buna hep birlikte özen gösterelim. Foça buna değer.
Unutmayalım “Bir Çift Gözün Görebileceği En Güzel Yerdir Foça...”
“İmar, bir kültür ve medeniyet işidir.” (Mimar Suat Yılmaz)