“New York’a taşınma nedenim daha özgür bir ortamda dilediğim gibi çalışmaktı. Yıllarca aklına geleni çeken ve söyleyen bir sanatçı olarak sürekli ‘aykırı’ biri olarak görüldüm ve yıllarca çalışmalarım sansüre uğradı. Bir süre sonra bu tavırdan sıkılıyorsunuz. Ben de dayanamadım 2017 yılında New York'a taşınmaya karar verdim. Daha özgür ve yaratıcı bir ortamda çalışmanın daha özgün işler üretmemi sağlayacağını düşündüm. Özellikle zengin bir sanat atmosferinde beslenmek insanı daha yaratıcı yapıyor.”
Şu anda New York’ta yaşayan Barış Barlas’la internet üzerinden konuşuyoruz. Spor alanında çektiği çarpıcı fotoğraflarla tanınan Barış Barlas yaptığı işlerle ve dünya görüşüyle sıra dışı biri olarak biliniyor. Neden New York’ a taşındınız sorusuyla başlayan sohbetle birlikte spordan, fotoğrafçılıktan ve toplumu bir kanser gibi saran önyargılardan bahsettik. Samimiyetle özgün işler yapmaya çalışan özgür ruhlu, yaratıcı insanların kalıplaşmış değerlere sıkı sıkıya bağlı toplumlarda nasıl engellendiğini gördük.
Barış Barlas en çok toplumdaki tek tipleştirme çabalarına karşı tepkili. Üstelik bunun sanat alanında özellikle fotoğrafçılıkta dolaylı yollardan dayatılmasına karşı çıkıyor.
“Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de fotoğraf anlamında kopyacılık (kopyacıların deyimiyle esinlenme) had safhada. Grup halinde gezmeler, beraberce aynı kareleri çekmeler ve arsızca aynı kareleri kullanmalar had safhada. Bu yüzden ne spor fotoğrafında ne de moda üzerine başlangıçta yıllarca kimseyi takip etmedim ve yalnız çalıştım. Daima farklı konular çalıştım ama bunları farklı olsunlar diye yapmadım. Klasik konular ve herkesin birbirini taklit etmesi ilgimi çekmediği için ilgimi çeken konularda çalıştım hep ve nedense bunlar daima geneli rahatsız etti ve aykırı sanatçı olarak adlandırıldım. Oysa aykırı bir şey yapmıyor herkes gibi fotoğraf çekiyordum.”
Toplumun kalıplaşmış değerleriyle savaşmak yel değirmenlerine saldırmakla eş. Özellikle bunu en çok sanatçılar ve yazarlar bizzat yaşayarak bire bir hissediyor. Yapılan işlerin engellenmesi, sansüre uğramak, çalışma alanlarının daraltılması hatta yok edilmesi sanatçı için hayatı nefes alınamayacak hale getiriyor. Bazen hayat dayanılmayacak hale gelince Barış Barlas gibi özgür ruhlu insanlar başka diyarlara yelken açıyorlar.
“Çektiğim fotoğrafların sansür edilmesi, sergilerin engellenmesi bir sanatçı olarak, insanın yaratıcılığını ve çalışma isteğini de öldürüyor. İnsan yaratıcılığını besleyecek ve yeni bakış açılarını keşfedeceği yerlerde yaşamak istiyor. Bu anlamda dünyanın sanat başkentinde çalışmalar yapmak sanatsal gelişimim adına bana büyük katkı sağlıyor. Yeni sanat akımlarıyla ve sanatçılarla tanışmak insanın görüş ufkunu genişletiyor diye düşünüyorum. Bu konuda haksız da çıkmadım. Geldikten iki hafta sonra kendimi New York Moda haftasında buldum. O zamandan beri moda haftalarında çalışıyorum, moda çekimleri ve ürün fotoğrafçılığı yapıyorum. Çektiğim fotoğraflar şu ana kadar altı, yedi dergide basıldı. Çektiğim fotoğraflardan bir iki tanesi bu ay yayınlandı biri önümüzdeki ay yayınlanıyor.”
Peki bu işler bu kadar kolay mı? Üstelik New York da? “Bütün bunlar ha deyince olmuyor. Daha iyi tasarımcılarla çalışmak ve çektiğiniz fotoğrafların adı olan prestijli dergilerde yayınlanması için çok çalışmak ve inatla çok çabalamak gerekiyor.”
Fotoğraf dünyasının aykırı çocuğu Barış Barlas’ın sergisini internette https://www.facebook.com/barisbarlasphotography ve https://superfine.world/nyc-magick-baris-barlas adreslerinde gezebilirsiniz.