Öyle ya, tüm dünya denizlerinde Fransız emperyalizminin çıkarlarını savunmuş. Cibuti’den, Yemen’den, Libya’ya kadar katılmadığı savaş kalmamış. Fransız donanmasındaki adı FS Foch! Aliağa’da sökülmek istenen FS Foch’un yıllar itibarıyla görevlerine bir göz atalım:
1966: Foch, Alfa Force (French: Force Alfa) ile Pasifik'teki Fransız nükleer deney kampanyasında görevlendirilmiştir.
1978: Cibuti Bağımsızlığı sırasında, Foch Kızıldeniz'de Saphir II Operasyonunda konuşlandırıldı.
1983: Foch, Fransızların desteğine katıldı. Birliği, Olifant Operasyonu misyonlarının kadrosu içinde Lübnan'da konuşlandırıldı.
1984: Ekim’inde Fransa, Sidra Körfezi'ndeki gerilime yanıt olarak Libya kıyılarına Mirmillon Operasyonu için Foch'u gönderdi.
1993 - 1999: Foch, Fransa'nın Adriyatik Denizi'ndeki Balbuzard, Salamandre ve Trident Operasyonlarında düzenli olarak çalışmıştır. Yugoslavya FORPRONU ve SFOR ve KFOR kadrosu içinde yer alarak, konuşlandırılan Fransız unsurlarının güvenliğini sağlamıştır.
Yugoslav Savaşları Temmuz ve Ağustos 1993 arasında, Şubat ve Mart 1994'te ve Şubat ve Mayıs-Temmuz 1994'te BM operasyonlarını desteklemek için. Ayrıca 1999'da Super Étendards'ın Sırbistan üzerindeki saldırı misyonlarına uçan NATO'nun Müttefik Kuvvetleri operasyonlarının bir parçasıydı.
Fransız emperyalizmi kullanıp işini bitirince, bu nükleer silâh yüklü, nükleer silâh denemelerinde de kullandığı FS Foch’ u Brezilya’ya satar. Fransız FS Foch olur Brezilyalı SÂe Sao Paulo!
Bu tip gemilerin sökümünü Hindistan bile kabul etmezken, Brezilya’da da sökülmeyen gemi Türkiye’ye getirilerek sökülmek istenir. Öyle ya AB ülkelerinin tüm savaş gemileri Türkiye’de sökülmektedir zaten. Gemi söküm sanayicileri de hedeflerine savaş gemilerini sökmeyi koymuşlardır. AB Savunma Bakanlarıyla anlaşmalar yaparak Avrupa’nın ne kadar savaş gemisi varsa Türkiye’de sökmüşler ve sökmek istemektedirler. İngiltere, Yunanistan, İtalya, Fransa, Almanya’nın savaş gemileri söküldüğü gibi Ukrayna, Mısır’la birlikte diğer Arap ülkelerinin de gemileri sökülmüştür!
Aliağa’da sökülmek istenen SÂe Sao Paulo, Brezilya’dan getirilecek ilk savaş gemisi değildir. EX NDD RIO DE JENARIO isimli gemi daha önce Brezilya’dan getirilerek sökülmüş bir gemidir.
Bölgenin en güçlü gazetesi olduğunu iddia eden Yeni Asır Gazetesi, yıllar önceden sürmanşetiyle uyarmıştı: “Gemi Sökümcüler Aliağa’yı Nükleer Çöplük Yapacaklar!” diye.
Peki gemi söküm sanayicileri bu güçlerini bu kural tanımazlıklarını nereden alıyorlar? OTOPAN’da yaşandığı gibi bildirilenin 77,4 katı asbest olan gemiyi nasıl “temiz ve asbestten arındırılmış” olarak beyan edebildiler? Kuito gibi Afrika’nın batısında yüzer rafineri olarak kullanılmış bir gemiyi nasıl temizlediler, radyoaktivite ölçümünü sağlıklı yaptılar mı?
Şimdi bu nükleer silâh donanımlı, nükleer silâh denemelerinde kullanılmış gemiyi Aliağa’da sökmek istiyorlar. Şu Türkiye ortalamasının dört katı kanser olayının yaşandığı eskinin deniz ve turizm beldesi Aliağa’da...
Evet, tekrar soralım: Bu gücü nereden alıyorlar?
Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım’ın bir gemi söküm firmasının gizli ortağı olduğu ve aynı süreçte GEMİSANDER Başkanı Âdem Şimşek’le görüştüğü iddiaları medyada gündeme getirilmişti. Fotoğrafı hatırlarsanız, Singapur’un en lüks otellerinden olan Marina Sands Bay Hotel’in Casinosunda Erkan Yıldırım rulet oynarken yanında Şimşekler Gemi Söküm firmasının yönetim kurulu başkanı Âdem Şimşek vardı. İddialar bir ölçüde kanıtlanmıştı böylece.
1 Kasım 2015 seçimleri sonrasında yeni kabinede Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olan Binali Yıldırım için, GEMİSANDER Yönetim Kurulu Başkanı Âdem Şimşek şu açıklamayı yapmıştı:
“Sayın Binali Yıldırım’ın 12 yıl aralıksız süren bakanlığı döneminde sektörümüz altın çağını yaşamıştır. Bunun içindir ki bir kez daha ‘Haydi Bismillah’ diyen Sayın Bakanımızla birlikte bizler de ‘nerede kalmıştık’ diyoruz.”
Âdem Şimşek “abi” dediği Bakan için sevinci bu kadarla mı kaldı? Elbette hayır! Binali Yıldırım’ ın Ulaştırma Bakanı olduğunun gecesi Aliağa’yı şerefine, büyük bir sevinçle atılan havaî fişekler aydınlatıyordu!
Neden bu kadar sevindiler diye merak ediyorsanız, Gemi Söküm Yönetmeliğine bakarsanız, Gemi Sökümü denetleyen devlet kurumunun Ulaştırma Bakanlığı olduğunu öğrenirsiniz. Tabii, gemi sökümü o kadar da başıboş değildir. Ayrıca gemi söküm sanayicilerinin birleşip kurdukları Gemi Söküm Sanayicileri Derneği (GEMİSANDER) de çok sıkı denetimler yapmaktadır. Ne kadar Polisiklik aromatik hidro karbonlar, Poliklorlu bifeniller, Tributiltinler, ağır yağlar, ağır metaller, gemilerden çıkan tonlarca kablodan bakır gibi kıymetli metallerin alınması için yakılan PVC’lerin neden olduğu dioksinler... Ne kadar tehlikeli kimyasal atık varsa hepsini denetlerler...
Evet, ülkemiz ve yerleşik olduğu Aliağa için gemi söküm gerçekten büyük tehlikedir. “Dünyada birçok ülkede gemi sökümü var” diyor gemi sökümcüleri. Evet, Avrupa’da da 16 ülkede gemi sökümü yapılıyor. Ama hangi gemiler sökülüyor ve hangi yöntemlerle? Küçük körfez vapurları gibi tekneleri ISO 30000 standardına uygun olarak, havuzlarda söküyorlar. Aliağa’daki gibi baştankara yapıp denizin içinde tüm tehlikeli atıkları ekosisteme atarak değil! Zaten bu nedenledir Avrupa’nın gemi söküm üssü olmamız! Yıkılan ekosistem, köleleştirilmiş emek, yok sayılan işçi sağlığı, göz ardı edilmiş halk sağlığı...
Bu nedenlerle Fransız emperyalizminin ekonomik, politik çıkarları ve egemenliği için dünya denizlerinde savaşmış, baskı uygulamış bu gemi ülkemizde değil kendisinden yararlanmış ve sorumlu olan Fransa’da sökülmelidir! Türkiye Avrupa’nın nükleer ve tehlikeli atık çöplüğü değildir. Savaş gemisini mutlaka durdurmalıyız.