Seçim güvenliği… Bu konu SADAT ile yeniden gündeme geldi. Uzun zamandan beri kamuoyunda “bunlar iktidarı vermezler” diye haberler dolaşıyordu. Millet ittifakı buna seçimi kaybeden, görevi teslim etmek zorundadır ve edecektir diye kararlı bir duruş sergiledi. Bu duruş Millet İttifakına olan güveni artırdı.
SADAT’ın dışarıda ne yaptığı belli. İçeride de devlet sırlarının konuşulduğu masada yer alması tartışılıyor. Onlar da devlette askeri komuta yönetiminin pozisyonunu biz değiştirdik, harp okullarına alınacak öğrencilerle bir görüşme (mülakat) yaptık diye övündüler. Kimi ne kriterle, hangi görevle seçtiler bunu zaman gösterecek. Demek ki askeriyede bir yapılaşmaya gidiliyor. Sonuç neye göre alınır, kolay bir örgütleme işi değil. Görevi yaptılar ve geri çekildiler.
Bu tür, “yap, vur, geri çekil, ortalarda görülme” taktikleri okyanusun ötesinden gelen talimatlarla olur.
“Bunlar seçimi almak için her şeyi yaparlar” söylemi önemli. Bazı iddialar dolaşıyor, bunlardan birisini Barış Pehlivan aktardı. Bir hâkim bir yerden bir yere atandığı zaman yeni göreve başlayıncaya dek aradan bir süre geçiyor. Bu süre bazen 15 günü buluyor. Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) yaz aylarında çok kapsamlı bir kararname ile “istenmeyen hâkimlerin” yeri değiştirilecek diyor. Barış Pehlivan durum tespiti yapıyor; “O sırada hâkim ne mevcut bulunduğu ne de yeni atandığı ilin veya ilçenin yargı mensubu oluyor. Arafta kalıyor.” Ve sorusunu soruyor: Seçim kurullarında görev almaması istenen hâkimler için bir oyun planı mı var? Yaz Kararnamesi’yle yerleri değiştirilip yapılacak kuraya girmeleri mi engellenecek?
Kanımca bu senaryo, olası senaryoların en yumuşağı. Sandık seçim tutanaklarından mühürlü oy pusulası ve mühürlü zarf sayılarının çıkarılması üzerine odaklansak, birçok senaryo yazılır. Örneğin, sandıktaki tüm oylar tulum olarak bir partiye yazılabilir.
Bunu zaten yapıyorlar.
Başta İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediye seçimleri olmak üzere AKP-MHP ittifakına oy kaybettiren en önemli eylem, sandık sayım tutanaklarının ıslak imzalı olarak muhalefet partilerince beklenip alınmasıdır.
Bu konu bir şekilde aşılır. Oy pusulaları, zarflar ve tutanakları içeren çuvallar, onları seçim kuruluna götüren güvenlik aracının içinde değiştirilir. Tutanak yiyen ıslak imzalı fakat itiraz halinde yeniden sayıma gidildiğinde, durum değişir. Yeniden yapılan sayımla önceki sayım sonuçları “pert” olur, yani güme gider.
Diyeceğim o ki, sandığa sahip çık, oyları tam saydır, imzayı bas, seçim kuruluna gelen çuvalların yanında yat. Geçen seçimde başarının sırrı buradaydı. Ama yeni seçimde gel gör ki, üzerinde yattığın çuvalların içinin oraya gelen aracın içinde değiştirildiğini nereden bileceksin. Hazırlanan yeni çuvalla o aracın içinde olabilir ve mühürlerin de yedeği var olabilir.
Mühürsüz zarflar ve pusulalar geçerli sayılır diyen “seçim kurulu” bakalım bu sefer nasıl destek verecek?
Seçmene baskı yapma eylemi önceki seçimlerde, diyelim ki güney doğuda devlet güçleriyle yapılıyor, bazı köyler oy vermeye gidemiyor filan diyorlardı.
Bu kez, SADAT tipi silahlı yapılar, sandık da basarlar, aracın önünü de keserler, suçu da muhalefete atarlar ve tüm pusulalar iptal de olabilir.
Seçimi kazanmak için her şeyi yapacak olanlar yasa dışına çıkmadan hiçbir şey yapamazlar.
FETÖ’yü öne atıp geri çekenler, daha önceleri Hizbullah’ı da ileri sürdüler, geri çektiler, cezaevlerinden de saldılar. SADAT, TÜGVA ve Ensar gibi yeni “paraleller” dikkatle izlenmeli, sanıyorum tam da ışıldağın önündeler.