İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN tarafından koronavirüs salgını ile mücadele eden sağlık çalışanları için Kahramanlar ve Balçova’da kalacak yer kiralanması meselesi siyaset üstü bir mesele olmalıydı. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı durumda bulunan İZELMAN; sağlık çalışanları için iki aylığına Balçova’da yurt, Kahramanlar’da ise otel kiraladı.

Konunun siyaset üstü kalmamasında ısrar eden ise Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü oldu. Rektörlükten yapılan açıklamada “Büyükşehir Belediyesi dahil hiçbir kurumdan konaklama talebimiz olmamıştır” denildi. Peki ama neden böyle bir açıklamaya gerek duyuldu?

İçişleri Bakanlığı Cumhuriyet Halk Partili İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında yürüttüğü bağış kampanyasını engelledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin bağış kampanyalarını “Devlet içerisinde devlet” olarak niteledi. IBAN siyasetinin gereği bunu gerektiriyordu. Aynı gereklilik İzmir’de de işliyordu aslına bakarsanız.

Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar, AKP’nin eski İzmir Milletvekili. Erdoğan ile siyasi yol arkadaşlığı ise 2002 Genel Seçimleri’ne kadar gidiyor. Hotar’ın; yapıcı olmayan, koronavirüs gibi ölümcül bir salgında dahi konuya “siyasi hamle” olarak eğilmesi olsa olsa siyasi yol arkadaşının başarısız IBAN siyasetinin kötü bir kopyası olması ile açıklanabilir.

***

Ancak Dokuz Eylül Üniversitesi denilince akıllara bunlar gelmiyor sadece. Sadece aşağıda saydıklarım bu hafta içerisinde gerçekleşti:

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Pandemi Servisi Sorumlusu Doç Dr. Yusuf Savran, youtube kanalına bir video yükledi. Savran videoda “Vaka ve ölü sayımız İtalya’dan ileride. Türkiye bu işin ciddiyetinin farkında değil. Lütfen evde kalın” diyordu. Birkaç gün sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü’nden yapılan açıklama yapıldı. Ardından Savran bir video daha yükledi ve özür diledi.

Hemen hemen bu sürecin yaşandığı günlerde Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Çetin, aralarında gazetemizin de bulunduğu bazı gazetelere demeç verdi. Dekanlık’tan yapılan açıklamada Barbaros Çetin hakkında yasal sürecin başlatıldığı belirtiliyordu. Dekanlık’tan yapılan açıklama bir bilim insanına yöneltilen suçlamalar ile doluydu. Peki ne demişti Barbaros Çetin? Çetin; koronavirüs salgının aynı zamanda küresel bir olay olduğunu ve süreçte biyologların da sözünün dinlenmesi gerektiğini, koronavirüs gibi yarasadan insana geçmiş olan SARS’a karşı bilim insanlarının 20 yıldır aşı bulamadığını koronavirüse karşı aşı bulmanın da neredeyse imkansız olduğunu ve bu sürecin dünya genelinde bir milyar kişiyi etkileyeceğini anlatmıştı.

Yani bir bilim insanının söylemesi gereken şeyleri... Ayrıca Barbaros Çetin’in söylediklerini Dünya Sağlık Örgütü de söylüyordu.

***

Koronavirüs vakaları sebebiyle can kayıpları yaşanmaya devam ediyor. Böylesi olağanüstü dönemler toplum olarak ders çıkarma fırsatlarıdır aynı zamanda. Salgın bir gün sona erecek elbette. Bizler de yeniden sokaklarda yerimizi alacağız. Ancak o günlerde bilimin dediklerini esas alan üniversiteleri istemek kadar daha özgür bir ülkeyi de istemek hakkımız ve hayalimiz.